"Mısır'ın amacı HAMAS'ı bitirmek"

"Mısır'ın amacı HAMAS'ı bitirmek"
Arap dünyasının en nüfuzlu gazetelerinden merkezi Londra’daki El Kuds El Arabi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atwan, Vakit’e çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

MEHMET NEDİM ASLAN/LONDRA

El Kuds El Arabi Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Abdelbari Atwan, ABD’deki Georgetown Üniversitesi tarafından açıklanan "Dünyanın En Etkili 500 Müslümanı" listesinde yer alıyor. Atwan, geçtiğimiz yıl açıklanan ‘Arap Dünyasının En Etkili 100 İsmi” arasında da yer aldı. Filistin’in Gazze Şeridi’ndeki bir mülteci kampında 1950 yılında dünyaya gelmiş olan Atwan, El Kaide lideri Usame bin Laden ile görüşen en son Batılı gazeteci. Merkezi Londra’da bulunan El Kuds El Arabi, Arap dünyasının en etkili gazetelerinden.

MISIR VE SUUDİLER TARAFINDAN YASAKLI
Arap rejimlerinin baskısının hissedilmediği Londra’da Atwan, bu rejimleri çok sert bir şekilde eleştiriyor. 1989 yılında kurulan El Kuds el Arabi’nin 21 yıldır başında bulunuyor. Batılı ve İslam dünyasındaki birçok medya kuruluşunun sık sık görüşlerine başvurduğu Atwan’ın Suudi Arabistan ve Mısır’a gitmesi yasak. Atwan, bu durumu şöyle açıklıyor: “Eğer o ülkelere gidersem hemen tutuklarlar. Çünkü Arap rejimleri kendilerini eleştirenleri sevmezler. Bir de nüfuzlular listesinde yer alıyorsam, bana yapacaklarını siz düşünün.”

Londra’da El Kuds El Arabi Gazetesinin merkez ofisinde görüştüğümüz Abdulbari Atwan, Filistin sorunundan, Arap rejimlerine, İran’ın nükleer çalışmalarından, El Kaide’ye, ABD ve İsrail’den Türkiye’ye kadar birçok konuda sorularımızı cevapladı. İlk olarak Mısır’ı soruyoruz. Gazze Konvoyu’na neden zorluk çıkardı Mısır ve Mısır’ı nasıl görüyor Atwan?

“HÜSNÜ MÜBAREK’İN MÜSLÜMANLIĞINI SORGULUYORUM”
“Mısır’ın Gazze Konvoyu’na engel çıkarması benim için sürpriz olmadı” diyen Atwan, Hüsnü Mübarek’in ayaklarına bakan bir lider olduğunu söylüyor: “Bir ülkenin, hele Müslüman bir ülkenin, böyle insanlık dışı bir harekette bulunması çok acı. Hüsnü Mübarek’in bundan haberi var mı bilmiyorum. Acaba İslam’ın Müslümanlığın prensiplerine inanıyor mu bilmiyorum. Bunu çok açık bir şekilde sorguluyorum bugün. Mısır 7000 yıllık bir medeniyete sahip ama bu rejim bu medeniyeti marjinalleştirdi. İşgal altındaki, abluka altındaki bir halka acı çektirerek bölgesel güç olduğunu düşünüyor. Hüsnü Mübarek ayaklarına bakıyor ama İran bugün uzaya uydu gönderiyor. Mısır ise Filistinlilere acı çektiriyor.”

“MISIR’IN AMACI HAMAS’I BİTİRMEK”

“HAMAS’ın kontrol ettiği Gazze’ye ambargo uygulayan Mısır aynı zamanda neden HAMAS ve El Fetih arasında arabuluculuk yapıyor?” sorusunu şöyle cevaplıyor Atwan: “Mısır, HAMAS ve El Fetih arabuluculuk yaparken bile gerçekçi değil. Bunu yaparken bile akıllarında HAMAS’ı İsrail’e teslim etmek var. HAMAS Filistin’in direnişini simgeliyor. Mısır bunu istemiyor, direnişi öldürmek istiyor. HAMAS’ın Abbas’a bağlanmasını istiyorlar.

“EL FETİH VE HAMAS SU İLE YAĞ GİBİ, UZLAŞAMAZ”
“Bu şekilde Filistinlilerin onuruyla oynuyorlar, küçük düşürüyorlar. Filistin’deki farklı görüşü, direnişi öldürmek istiyorlar. Mesela bugün Türkiye’de laik partiler, muhafazakar partiler, hatta Kürt partisi bile var, farklı görüşler var. Filistin’de neden olmasın böyle bir şey. Ama onlar istemiyor. Bugün HAMAS ve El Fetih su ve yağ gibi. Birbirine karışamaz, uzlaşamaz. Uzlaşma olacaksa o zaman El Fetih başarısız olduğunu kabul etsin.”

“ARAP DİKTATÖRLÜKLERİNİ İSRAİL AYAKTA TUTUYOR”
“Peki Filistin’deki drama karşı sessiz kalan Mısır ve diğer Arap diktatörlükleri daha ne kadar yaşayacak?” Atwan’a göre bu diktatörlükler varlıklarını İsrail ve ABD’ye bağlı ama artık güçlerini kaybediyorlar: “Arap diktatörlükleri İsrail nedeniyle ayaktalar. İsrail onları ayakta tutuyor. Onları ayakta tutan İsrail’in gücü değil. Çünkü Amerika ve İsrail için çalışıyorlar. Eğer Arap diktatörlükleri Irak ve Afganistan işgallerini desteklemeseydi, ayakta duramazlardı çünkü ABD desteğini çekecekti. Bu rejimler halkları tarafından nefret ediliyor. Hepsi ABD’den finansal destek alıyor. Suudi Krallığı ABD’nin desteğiyle ayakta duruyor. Eğer İsrail’e karşı çıksalar ABD desteğini çekecek. Ama bu şekilde gidemez. Şimdi daha farklı bir evreye girildi. Arap halkları daha dünyadan daha fazla haberdar. Eskiden bu diktatörlüklerin verdiği bilgilerle yetiniliyordu ama şimdi halk daha fazla bilgiye ulaşabiliyor.”

“ABD EGEMENLİĞİ 2010’DA SON BULACAK”
Atwan, Amerika’nın Arapların direncini kırmak için Bağdat-Şam-Kahire üçgenini ortadan kaldırdığını söylüyor. “Ama bu durum 2010 yılında ABD’nin aleyhine değişecek” diyor Atwan: “ABD, Kahire’yi finansal olarak kendisine bağladı, Bağdat’ı işgal etti, Şam’ı ise kuşattı. Bu şekilde tüm Arap dünyası felç oldu. İsrail’in yaşaması için ABD bunu yaptı. Mısır, Arapların direnişini ortadan kaldırmak için bir araç olarak kullanıldı. Ama 2010 yılı Ortadoğu’da çok önemli gelişmelerin olacağı, ABD egemenliğinin biteceği bir yıl olacak. İran’ın nükleer programı ve El Kaide ABD için büyük tehdit. Eğer ABD İsrail’i İran’a saldırtırsa, İran da karşılık verecektir. Böyle bir durumda Ortadoğu’daki karanlık bir dönem son bulabilir. ABD ve İsrail, İran ve Türkiye’nin nükleer güç olarak olmasını istemiyor. İsrail’in bölgede tek nükleer güç olarak kalmasını istiyor ABD. İran bundan vazgeçmeyecektir.”

“İRAN’DA REFORMCULAR İYİ NİYETLİ OLABİLİR AMA KULLANILIYORLAR”
“ABD ve İsrail İran’ı vurmak yerine, İran’daki muhalefeti destekleyerek istediği sonucu alamaz mı?” Atwan bu soruyu farklı bir bakış açısıyla cevaplıyor: “Aslında İran’daki muhalefet öyle sanıldığı güçlü değil. Bu muhalefet Batı medyasında güçlü. Bu tamamen ABD’nin oyunu. Genel olarak İran halkı Ahmedinejad’ın arkasında. ABD İran’ı içerden çökertmek istiyor ama bunu yapması çok zor. İran’a karşı geliştirilen ‘insan hakları ihlallerinde bulunuyor’ söylemi inandırıcı değil. Suudi Arabistan ve Mısır’daki insan hakları ihlallerinin haddi hesabı yok ama ABD bunlara ses çıkarmıyor. Çünkü bu ülkeler ABD’nin çıkarlarını koruyor. İran’daki reformcular belki iyi niyetli olabilirler ama ABD ve İsrail tarafından kullanılıyor.”

“EL KAİDE 11 EYLÜL’DEN DAHA GÜÇLÜ DURUMDA”
2010 yılında ABD’nin Ortadoğu’daki egemenliğinin sona ereceği tahmininde bulunan Atwan, ABD’nin bu egemenliğinin sona ermesindeki ikinci unsuru ise El Kaide olarak görüyor: “ABD’ye karşı daha güçlü bir El Kaide var. El Kaide bugün 11 Eylül’den daha güçlü. Önceden sadece Tora Bora’da (Afganistan’da dağlık bir bölge) vardı. Ama şimdi El Kaide Somali’de, Yemen’de, Afganistan’da, Irak’ta da var. Bunlar birbirinden bağımsız olarak hareket ediyor ama El Kaide bir ideoloji oldu bugün. ABD ve İsrail’in bölgedeki politikaları El Kaide’yi besliyor. Radikalizm bu şekilde ortaya çıkıyor.

“ABD EL KAİDE’Yİ KULLANDI AMA TERS TEPTİ”
Atwan’ın bu sözlerine karşılık “ABD, Ortadoğu’daki işgalleri gerçekleştirmek için El Kaide’yi bir bahane olarak kullanmıyor mu? ABD neden rahatsız olsun ki El Kaide’den? sorusunu soruyorum. “Ben bunu söylerken El Kaide’yi desteklediğim anlamı çıkmasın. Bir durum tespiti yapıyorum. Sevelim ya da sevmeyelim El Kaide ABD’nin Ortadoğu’daki politikaları sonucu ortaya çıkmıştır. El Kaide bugün ABD’ye Sovyetler’den daha fazla zarar verdi. ABD, El Kaide’yi kullanarak Irak ve Afganistan’ı işgal etmiş olsa bile bu ters tepti. Bugün ABD, Irak ve Afganistan’dan çıkamıyor. Irak’ı işgal etti ama Irak’ta yeni bir İran kuruldu. Afganistan’da Taliban geri geliyor. Yani ABD’nin El Kaide’yi kullanması çalışmadı” diye cevaplıyor.

VAKİT

RÖPORTAJIN DEVAMI YARIN:

“MOSSAD, MISIR’DA SİNANOG YAKTI”
“BATILILAR İSRAİL’DEN KURTULMAK İSTİYOR”
“ARAFAT ZEHİRLENEREK ÖLDÜRÜLDÜ”
“ORTADOĞULU OLMAK UTANÇ DUYULACAK BİRŞEY DEĞİL”
“ERDOĞAN, ARAP LİDERLERDEN DAHA POPÜLER”
“TÜRKİYE’NİN ARAPLARI YÖNETMESİNDEN GOCUNMAM”
“TÜRKİYE, SEKÜLER ARAPLARLA DA İRTİBATA GEÇMELİ”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.