İsrailli gibi konuşan Türkler!
İsrailli gibi konuşan Türkler!
Birisi Suriye kökenli gazeteci...
Türk gibi konuşuyor.
Diğeri Türk kökenli gazeteci(!)..
İsrailli gibi konuşuyor.
İsrailli gibi konuşan Türk gazeteci suçluyor: “Burada Suriyeli gibi konuşma!”
Ama kendisi, İsrailli gibi konuşuyor!
Suriyeli gibi konuşmakla suçlanan, Türk halkı ile paralel yorumlar yapıyor..
“Suriyeli gibi konuşma” diyerek, muhatabını tahkir etmek isteyen ise; Türk halkı ile değil, İsrail hükümeti ile paralel yorum yapıyor!
Daha üç gün önce, Milliyet gazetesindeki köşesinde, PKK’nn son saldırısını, İsrail’e giden gemilerle irtibatlandırıp, “çalma kapımı çalarlar kapını” diyerek mazur göstermeye kalkışıyor!
Aynı adam.. O; “İsrailli gibi konuşan” adam!
Hayır, tırnak içinde de vereceğim, 1995’te PKK’nın kaçırıp(!) 26 gün elinde tuttuğu Fransa Basın Ajansı muhabiri olan, “Türk” kimliği ile İsrail hükümetinin sözcülüğüne soyunan bu adamın yazdıklarını..
Aynen şöyle diyor, PKK saldırısı ile Gazze gemilerini yorumlarken:
“AKP Türkiye’sinin HAMAS’la muhabbeti ve eylemci yakınlaşması derinleştikçe, İsrail’in de Kandil’e, ya da örgütün içindeki bazı daha aşırı unsurlara olan ilgisi artacaktır. Ve buna en çok sevinen de bu unsurlar olacaktır. Zira mesele, ‘Çalma kapımı, çalarlar kapını’ meselesidir.”
İskenderun’da 6 askerimizin şehid olmasını, “çalarlar kapını” diyerek normalmiş gibi gösteren, mazur görmeye kalkışan, meşrulaştıran yoruma imza atan bu adama ne denir?!
O şehidlerin ailelerinin gözünün içine baka baka, bu rezil cümleleri sarfeden adama ne denir?!
Böyle tersyüz oldu gerçekler..
Allak bullak oldu kafalar..
Kim Türk, kim İsrail adına konuşuyor, belli değil..
Bir başka örnek..
Mesela; Pakosu ile ünlü olan hayvansever adam!
Bakın dün ne yazmış:
“İsrail kurşunu ile vurulmuş gibi başımı-yüzümü sarayım...
Başbakan’ın gideceği hastaneye girip yatayım...
Başbakan gelince bir gözümü kapatıp, öbürünü açayım... Sanki puromu hemşire almış gibi iki parmağımı havaya ‘V’ yapıp zafer işareti salayım...”
Gazze yaralıları ile alay ediyor adam.. Hiçbir dünyalık menfaati olmadığı halde, canları pahasına o gemilere binen insanlarımız üzerinden komikliğe soyunuyor!
Komik ne varsa ortada!
Sadece Gazze’de yaralanan insanlarımızla değil. Gazze yolunda şehid olan insanlarımızla da alay ediyor:
“- Adın ne?...
- Ebu Hasan el Cengiz..
Başbakan’ın medyaya dönerek şöyle elediğini duyayım: ‘Hasan Abi ile bizim Cengiz’in ortalaması gibi yani... Kardeşimiz ikisinin karışmışı bir nevi...’
Devamını tek gözümü açarak dinleyeyim:
‘Bu değerli kardeşimiz, İsrail’in Gazze zulmü karşısında gemiye binerek gitmiş, bildiğiniz gibi uluslararası suda, şunu da belirteyim beyaz bayrak çekilmiş durumda, eşkıyalığa hedef olmuştur... Demek ki sen devlet olamamışsın...’ ”
Bu insanlık fukarası utanmazın alaya almak istediği iki Cengiz var, Gazze yolundaki gemide şehid olan..
Birisi Cengiz Akyüz.. Adli Tıp raporlarında şöyle deniliyor Cengiz Akyüz için:
“Cengiz Akyüz (42): Başının arkasında, yüzünün sağ kısmında, sırtında ve sol bacağında dört kurşun yarası..”
Bir Cengiz daha var, gemide şehid olan.. Onun da Adli Tıp raporunda şunlar yazılı: “Cengiz Songür (47): Boynun ön kısmında tek kurşun yarası.”
Şehidlerin ailelerine bir başsağlığı dileneceğine, şu utanmazca yazılanlara bakın!
Sonra da, insan sevgisinden bahseder bu adamlar...
Kedilerine, köpeklerine sayfalarca yer ayırır, insanlığın hayvan sevgisi ile paralelliğini anlatırlar!
İşte Gazzeli ilaçsız insanlara, hasta çocuklara verdikleri değeri gördük..
Onlara yardım götürürken gazi olanlara, şehid olanlara verdikleri değeri gördük..
İkiyüzlülüklerine şahit olduk!
Ali İhsan Karahasanoğlu-VAKİT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.