TBB'nin maskesi düştü!

TBB'nin maskesi düştü!
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) “Tam Gün Yasası”nı iptal ettirerek, yüksek yargıdan jet hızıyla “Sağlık Bakanlığı’nın uygulaması hukuka aykırıdır” kararı çıkartıp, bütün hekimlerin özel muayenehane açmasına ilişkin viz

ALİ EYVAZ'ın haberi

Bugün TTB’nin yönetiminde bulunan isimler, 1970’li yıllarda Türkiye’deki tıp fakültelerinde Fransız diplomat ve sosyalist bakanlardan Alain Peyrefitte’in “Çin’de halkçı sağlık politikaları” konulu broşür ve kitaplarını dağıtıyorlardı. Ünlü şair Cemal Süreya’nın çevirisiyle basılan “Çin Uyanınca Yer Yerinden Oynar” adlı kitabında Alain Peyrefitte, 1970’lerin başında Çin’deki izlenimlerini anlatıyor ve “halkçı sağlık politikaları” konusundaki gözlemlerini aktarıyordu. 

ELEŞTİRDİKLERİ ŞEYİ BUGÜN KENDİLERİ YAPIYOR
Bir zamanlar TTB yönetimindekilerin başucu kitabı durumunda olan bu kitapta, şöyle deniliyordu: “Çin’de yapılan sağlık reformlarına Çin Hekimler Birliği direndi. Tıp bilimini tümden özel mülkiyetlerinde gören, buna göre eğitim almış ve tamamen burjuva kültürü ve açgözlülüğü ile yetişmiş olan bu hekimler, Pekin dışına hiç çıkmıyor, kentli zenginlerden başka hiç kimsenin sağlık hizmeti almayı hak ettiğine inanmıyorlardı. İnsani hizmetleri sadece kendileri için kabul eden ve bilimi dahi tekellerine almış bulunan bu birlik, hekimlerin Pekin dışında da çalıştırılmasına ve birer ticarethaneye dönüştürdükleri hususi muayenehanelerini kapatmaya yanaşmıyorlardı.”

KİTAPTAN ÖNEMLİ SATIR BAŞLARI
“Başkan Mao, 1965’te mevcut sağlık politikalarını sert deyimlerle eleştirmiş ve onu ‘kentlilerin sağlığı için çalışan bir bakanlık’ olmakla suçlamıştı. Bize anlatıldığına göre 1960’ta 48 bin 474 diplomalı hekim varmış. Bunların tamamı kent bölgelerindeymiş. Kent hastanelerindeki 467 bin yatağa karşılık kırsal bölgelerdeki yatak sayısı 150 bin kadarmış. Böylece Çin halkının kentlerde yaşayan yüzde 15’ine hastanelerdeki yatakların yüzde 75’i düşüyormuş. 1965’ten sonra Mao’nun etkisiyle kentlerde çalışan hekim ve hemşirelerin bir kısmı köylere yerleştirmek için bir devinime geçilmiş. Kent sağlık merkezlerine alınan gezgin hekimler dağa yollanmış. Yapılan itirazlar ve bu yeni uygulamaya Çin Hekimler Birliği’nin direnişi ancak baskıyla engellenebilmiş.”

EKABİR DOKTORLARA ÇARE “YALINAYAK HEKİMLER”
“Kültür Devriminin etkisiyle Çinli ve Batılı hekimlerin kaynaştırılması yolundaki ilerlemelerin gerçekleşmesi orduda ve kırda yeni yönetimlerin hızla halka mal edilmesine imkân sağlamış. Yüz binleri bulan yalınayak hekimler, hızlı bir çıraklık eğitimi geçirmişler. Bunlar ‘beşyüzler’ yöntemine göre eğitim görmüşler. Yüz günde akupunkturdaki yüz noktayı yüz hastalıkta önleme, teşhis ve bakım biçimlerine, yüz otun ya da ilacın özelliklerini ve kullanım usullerini, yüz çeşit cerrahi müdahalenin nasıl yapılacağını öğrenmişler. En basit olanları söz gelimi bademcik alınması, burundan polip alınması, yağ uru, çiban, erkekte idrar yollarının tıkanması, çocuk düşürme ve kürtaj, basit ya da forseps yoluyla doğumlar, kırıklar, alçıya koyma, mermi çıkarılması, fıtık, dikişler ve benzeri. Daha ciddi müdahaleleri gerektiren olaylarda hastalar bir ya da birkaç diplomalı hekimin bulunduğu bir hastaneye sevk ediliyormuş.”

“YALINAYAK HEKİMLER” NASIL YETİŞTİRİLİYORDU?
“O yalınayak hekimler nasıl seçiliyor? Halka hizmet etmek isteyen köylüler, işçiler, aile anaları ve askerlerdir bunlar. Ne özel ne de genel bir eğitim görmüş bu kimseler, Batı’da uzun yıllar süren bir tıp öğrenimi sonunda bile öğretilmeyen müdahaleleri onların üç ayda kavramaları nasıl açıklanıyor? Bilindiği gibi Afrika’da apandisit ameliyatı yapan çok sayıda hasta bakıcı vardır. Büyücülük filan da araya girmiyor; ama kuşkusuz problem teşhisi doğru olarak koyabilmektir. Gerekli müdahalelerin hiç yapılmaması sonucu komplikasyonlara yol açmaktansa kaba bir müdahalenin yapılması daha iyidir; fakat kıra gönderilen hekimler ve cerrahlar sadece yalınayak hekimleri eğitmiş de değiller. Kendileri de köylüler, askerler ve işçiler tarafından yeniden eğitilmişlerdir. Sınıf bilinçleri değişmiştir. Böylece her tarafa dal budak salan bir sağlık ağı kurulmuş, her kolda bir revir, her köyde bir dispanser, her halk komününde küçük bir kır hastanesi.”

“TIBBI ÖZEL MÜLKİYETLERİNE ALMIŞLAR”
“Binlerce yıldan beri sömürücü sınıflar tıbbı kendi özel mülkiyetleri altına almışlardı. Eskiden Tıpta, tıpkı ülkeyi yöneten bürokratik hiyerarşidekine paralel bir hiyerarşi kurulmuştu. Piramidin en tepesinde en ünlü hekimler çok para kazanıyorlar ve kendilerinden çok söz ettiriyorlardı. Kültür devrimine kadar bu sistem toptan muhafaza edilmişti. Patronlar bir bilgi tekeli ile öğrencilerine diploma ve mevki verip, vermemek gibi bir hak tekelini ellerinde tutuyorlardı. Böylece kendi bencil işgallerini sağlamak için kullandıkları bir durum rantları oluşturmuşlardı.”
Vakit

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.