Müzakere İsteği ABD'den mi Geldi?

Müzakere İsteği ABD'den mi Geldi?
Kim doğru söylüyorsa onun doğrulayıcısı olmayı, yanlış kimden gelirse gelsin ona da karşı olmayı şiar edinmeliyiz. Unutmamak gerekir ki doğru bir tanedir ve kimden gelirse gelsin doğruyu tastik etmek en büyük vazifedir.

Hükümet terörle mücadele konusunda çelişkili hareketlerde bulundu. 12 Eylül referandumu öncesi örgütle Oslo'da müzakere edilmediğini üstüne basa basa söyleyen hükümet şimdilerde birinci Oslo'yu kabul ettiği gibi ikincisinin de olabileceğini söylüyor.

Dikkât ettiniz mi bilmiyorum? Müzakere lafı her yıl sonbaharda gündeme getirilir. Çünkü örgüt kış mevsiminde eylem yapamayacağı için diplomasi ile savaşmayı dener. Bunun için de müzakere konusunu gündeme getirir. Devlet de hemen balıklama atlar.

Geçtiğimiz haftalarda USA Genelkurmay Başkanı ve CIA Başkanı Türkiye'ye sürpriz ziyaretler yapmışlardı. Hâlden anlayanlar bu ziyaretlerin sebebini tahmin ederken tam tersi yönde yorum yapan arkadaşlarımız olmuştu. Özellikle örgütün lider kadrosunun USA tarafından paketlenerek devlete teslim edilebileceği yönündeki yorumlar cidden son derece komikti.

Oysa o zaman yapılan ve çok az kişinin dile getirdiği bu ziyaret sebebiyle ilgili yorumlar son gelişmelerle birlikte daha tutarlı hâle geldi. O hâlde çok az stratejist tarafından dile getirilen bu yorum neydi?

O dönemde üzerinde bile durulmayan, fakat bugün ortaya çıkan tabloda değeri bir kat daha artan yorum ise, bu ziyaretlerin sebeb-i âlîsini izah ediyordu. Buna göre CIA Başkanı ve USA Genelkurmay Başkanı, son yapılan başarılı operasyonlarla bitme noktasına gelen örgüte destek kabilinden, müzakere sürecinin yeniden başlatılmasını istediler.

Şimdi o süreci yaşıyoruz. Örgüte can simidi olan müzakere yeniden başlayacak. Hem de eli silahlı olmayan örgütçülerle değil de eli silahlı olan örgüt ile başlayacak olan bu müzakerelerle bir çelişki daha kendisini gösterdi. "Terörle mücadele, onun siyasi kanadı ile müzakere" olarak lanse edilen düşünce tarzı da tam tersi bir yönde hayatiyet bulacak. Buna göre "örgütle müzakere edilirken onun siyasî uzantısı olanlarla da mücadele edilecek."

Hattizatında örgtün siyasî kanadı olmak da suç sayılıyorken şimdiki zamanda toplum böyle bir suçun masumluğuna da inandırıldı. Buna göre örgütün kendisi olmak suç, onun siyasî destekçisi olmak ise suç değil.

Tabii ki pozitif ayrımcılık sadece solculara yönelik olarak yapılıyor. Örgüt de solcu bir örgüt olduğu için onları destekleyen solcular da siyasî kanat olarak iltifat görüyor.

Buna karşılık gerçek bir silahı yakından bile görmemiş olan ve 28 Şubat darbecilerinin hışmına uğrayan Metin Kaplan ve Salih Mirzabeyoğlu, terörist muamelesi görerek müebbet hapse çarptırılıyor. Bu adaletsizliği Avrupa ülkelerinde bile göremezsiniz.

Mustafa DURDU - Habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum