Karakaya’ya dava açın!

28 Şubat sürecinde darbe heveslisi komutan­ların yargı mensuplarına brifing vermekle ye­tinmedikleri, gazetecileri susturmak amacıy­la dava açılması için yargıya emir verdikleri ortaya çıktı.

“KARAKAYA HAKKINDA DAVA AÇIN”

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu bün­yesinde kurulan 28 Şubat Alt Komisyonu’na önemli belgeler ulaşıyor. Belgeler arasından gazetemiz Genel Yayın Koordinatörü ve yaza­rımız Hasan Karakaya hakkında dava açılması için yargıya verilen emir yazısı çıktı. Döne­min Genelkurmay 2’nci Başkanı Çevik Bir im­zalı, 20 Ağustos 1997 tarihli ve “Gizli” damga­lı belgede, Karakaya hakkında Türk Ceza Ka­nunu’nun (TCK) 159’ncu maddesi uyarınca da­va açılması ve 3 yıl hapis cezası alması emre­diliyor.

“SONUCUNDAN HABERDAR EDİN”

Genelkurmay Başkanlığı Basın ve Halkla ilişkiler Dairesi tarafından takip edilen Karakaya’nın 1 Ağustos 1997 tarihli “Ben değil, “komutan” böööle diyo!” başlıklı köşe yazısının eklendiği belgede, Karaka­ya’nın köşe yazılarında “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıprattığı ve manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif etti­ği” iddia ediliyor. Yazıda, Karakaya hakkında savcılıktan “yasal işlem yapılması ve sonucundan Genel­kurmay Başkanlığı’na bilgi verilmesi” isteniyor.




İŞTE BİR’İ RAHATSIZ EDEN O YAZI

Dava gerekçesi olarak Karakaya’nın yazısında şu ifadeler delil gösteriliyor: “...1 milyon kişi Meclis’e yü­rüsün. Bunu diyen kim?... Bir ‘komutan’... ‘Komutan’ın adı da Engin Yurddaş... ...Hürriyet; 30 Temmuz 1997 tarihli 1 sayfasında ne diyor peki: “-Tehlikeli tahrik’. Yani, ‘Komutanın arzu ettiği 1 milyon kişinin Meclis’e yürüyüp bahçesine oturması, ‘sivil tepki’ oluyor, ama 50-60 bin kişinin ‘hak arama’ yürüyüşü ‘tehlikeli tahrik’ oluyor. Öyle mi?... Ne diyeyim ben şimdi bu ‘kafa’ya?... Yani; bu ülkede ‘yürümek’ bu ülkede ‘eylem’ yapmak, bu ülkede ‘bağırmak’ sadece ‘birilerinin’ hakkı mı? Tükürürüm böyle mantığın içine!... ...Bu ‘tahrik’ler, Anadolu’nun tamamını dökerse Ankara’ya, bunun ‘bedel’ini acaba kim öder?... ‘Komutan’lara da bir çift sözüm var: Niye öfkeleniyorsunuz? Niye rahatsızlık duyuyorsunuz?....”