Osmanlıyı Kendi Ecdadı İle Karıştırdı
1985 yılında, aylık yayınlanan “Kadınca” dergisinin Eylül sayısı için açıklamalarda bulunan Altan, “Ensest ilişkiyi onayladığını, hayvanlarla cinselliği normal karşıladığını ve bütün kadınlarda bir fahişe eğilimi olması gerektiğini” söylüyor.
Hayatında cinayet işlemek istediği dönemler olduğunu ifade eden Altan, ayrıca yaşlı kadınlardan hoşlandığını dile getiriyor.
Yöneltilen sorular ve Altan'ın cevapları şöyle:
SADO-MAZO İLİŞKİYE DESTEK VERİYOR
Kendi hayatını anlattı sözlerinin yanı sıra romanlarınızda seksi, şiddeti ve ölümü öne çıkarmanız da ilgi ile karşılanıyor. Gerçekten niçin bu konular öne fırlıyor.
-Bence seks, şiddet ve ölüm yaşamı oluşturan öğelerden bazıları. Ve insanlar seksle, şiddetle ilgimi çekiyor.
Kahramanlarınız sevişirken acı çekmeyi ve çektirmeyi seviyorlar. Kadın ve erkekleri sado - mazohist mi görüyorsunuz ki böyle anlatıyorsunuz ?
- Zannediyorum herkeste sado - mazohist eğilimler var. Bu derece derece ortaya çıkabiliyor... Ben sevişmenin, hayatın bir çok rengini içinde taşıdığını zannediyorum.
Örneğin neler ? Hangi renkler ?
-Böyle bir sevişmede vahşet olabilir, kardeşlik olabilir, öfke olabilir... Ben sevişmeyi böyle algılıyorum, onun için de sado mazohist eğilimler ortaya çıkabilir. Bu bana çok aykırı gelmiyor...
AİLE İÇİ İLİŞKİ OLABİLİR SINIR TANIMIYORUM
Kadınla erkek arasında bir fark gözetmiyorsunuz ama aşkla etsel çekimi ayırıyorsunuz... Romanınızda aşıkken insanlar müthiş ışıklarla sevişiyorlar. Etsel çekimli sevişmelerse ışıksız... Niçin böyle ?
- Zaman ve mekan kavramları değiştiği zaman zengin duygular sevişmeler olabilir....
Neler olabilir peki o zaman ? Tabular, yasaklar kalkar mı ?
- Aslında kalkmalı. Eski kültürlerde var aslında. İki kardeş arasındaki cinsel ilişki Mısır'da, Roma'da var.
Veya anne - oğul, baba - kız arasında olan ilişkiler...
- Tabii... Bunlar yeni teoriler değil. Bu benim fikrim değil. Özellikle araştırmacılar Amerika'da bunu araştırıyor. Birbirini bu kadar seven iki insanın mesela bir erkek kardeşle kız kardeşin, bir anne ile oğlun, bir baba ile kızın... Birbirini bu kadar çok seven insanların, kadınla erkek arasındaki sevginin son noktası olan sevişmeye ulaşmamalarında bir yanlışlık olduğunu iddia ediyorlar. Doğru olabilir...
Katılıyor musunuz buna ?
- Benim cesaretimi mi deniyorsunuz. Sekste sınıra inanmıyorum. Evet... İki insan da istiyorsa her şey olabilir.
O zaman hayvanlarla da seks doğal...
- Eğer insan istiyorsa... Eğer insan istediğini yaşamıyorsa çok acıklı.
‘Eşcinsellik bence doğal'
Normal şartlarda anormal diye adlandırılan ilişkiler yaşanıyor ama...
- Olabilir... Yani adam eşcinselse bu onun seçimi. Demek ki bundan zevk alıyor.
Bazı uzmanlar eşcinselliği sizin gibi karşılamıyor... Eşcinselliğin tedavi edilebilir bir sapma olduğunu iddia ediyorlar. Doğal görmüyorlar eşcinselliği.
- Hayır. Bence doğallığı yasaklar ortadan kaldırıyor. Andre Gide de tam tersine eşcinselliğin çok normal olduğunu anlatmış. Zannediyorum doğada kedilerde var. Ama bu işin uzmanı değilim. Beni de eşcinsellik çok fazla ilgilendirmiyor.
KADINDA FAHİŞELİK EĞİLİMİ OLMALI
Gündüz Güzeli filmi... Oradaki kadın gizlice fahişelik yapan evli bir kadın olduğuna göre kadınların içlerinde fahişelik yapma isteği taşıması gerektiğine mi inanıyorsunuz kötü ve çekici olabilmeleri için.
- Evet. Böyle bir eğilim olması gerektiğine inanıyorum. Ama fahişelik derken para ile yatmak değil. Bazen kadınlar bunu da özleyebilirler. Mesela eski Roma'da Aristokrat kadınlar kölelerle yatarlardı. Böyle bir düşmüşlük özlemi olabilir kadınların içinde.
Niçin böyle bir düşmüşlüğün özlemini çekiyorlar peki ?
- Şu veya bu nedene bağlarken çok dikkatli olmak gerekli. Belki bilmediğimiz nedenleri vardır. Kadın ve erkek ilişkisinde çekiciliklerin nerede saklı olduğunu tam bilemeyiz.
Kadın da, erkek de cinsellikten uzak yetişiyor. Hele kadın... “Cinselliğin yok deniyor. Dürtülerini bastır deniyor. Aşk başka cinsellik başka. Cinsellik kirlenmedir deniyor.” Ve sonuçta da bölünüyor. Eğer böyle bir düşüklük özlemini çekiyorsa bu yüzden çekiyordur bence.
- Evet kadın bölünüyor ama. Bizim gibi baskılı toplumlarda bu böyledir.
Ama batı toplumu da sınırsız özgürlüğe sahip değil ki. Orada da kadınların bizimle çakışan evrensel sorunları var.
- Var tabii. Mutlaka bunda toplumsalın büyük bir payı vardır. Ama benim söylediğim bir çok şeyin de payı vardır. Yani yasağın, ayıbın, aşağılanmanın çekiciliği vardır.
Aşağılanmanın çekiciliği mazoşistliği akla getiriyor. İnsan bu kadar mazoşist değildir. En azından doğuştan. Mesela siz aşağılansanız zevk alır mısınız ? Alırsanız nasıl bir zevk?
- Ben aşağılanmaktan zevk almam. Zevkler genel şeyler değildir. Böyle ortak parçaları vardır ama aynı şey değildir. Ben cinsellikte sağlıksızlığın, insanın isteğini yapamamasından kaynaklandığına inanıyorum. Cinsel hayatta yasakların çok acı olduğuna inanıyorum. İnsanın kısa bir ömrü vardır. Bir şeyler yapmak istiyorsun. Üstelik bunun kimseye zararı yok ama yaptırmıyorlar.
YAŞLI KADINLARDAN HOŞLANIRIM
Kaç yaşındasınız onu öğrenmek istiyorum.
- 35
Romanlarınızdaki kahramanlar da takriben sizin yaşınızda. Kahramanlarınız özellikle baştakiler yaşlı kadınları çekici buluyor. Niçin böyle ?
- Burada benle ilgili bir şey ortaya çıkıyor. Evet, ben yaşlı kadınlardan hoşlanırım.
Niçin ?
-Orasını bilmiyorum, kendimi çözmeye çalışmadım.
Yaşlı kadınlara duyduğunuz çekimde şefkatin etkisi olabilir mi?
- Belki böyle bir şey vardır., tam bilemiyorum. Belki benim çocukluğumdan kalan bir şeydir. Ama yaşlı kadın derken anneanne kadar yaşlı kadınlardan hoşlanmam.
Ama psikolojiye göre yaşlılara duyulan ilgilerde Oedipus ve Elektra kompleksi vardır...
- Ben bu kadar kolay çözümlemenin doğru olacağını sanmıyorum. Bu çok basit bir mekanizma, bizde çok geçerli olan bir sokak psikolojisi vardır. Ben insanların bu kadar kalıplara gireceğini zannetmiyorum.
Yaşlılara duyulan bu ilgi hiç mi böyle gerçeklik taşımaz...
- Belki bir gerçeklik payı vardır ama ben hemen insana bakıp gözünden anlamaya inanmıyorum. Şap diye iğnenin deliğinde Hindistan'ı görmek. Büyük erkekten hoşlanıyor, tamam babasını arıyor... bence bu kadar basit değil... Belki yaşlı kadınlarda beni çeken onların o dünyayı bilir halleridir.
GÜNDE 8-10 KİŞİYİ ÖLDÜRMEK İSTEYEBİLİRİM
Cinsellikten başka romanlarınızda ölüm ve cinayetler önemli. Cinayetler çekiyor, niçin?
- Bir şeyi geri dönülmez bir şekilde yok etmenin, bu kadar kesin ve geri dönülmez bir şeyi yapmanın nasıl bir duygu uyandıracağı beni ilgilendiriyor... Çok küçük bir eylemle bu kadar büyük bir sonuca ulaşan işlemi yapmak ilginç.
Cinayet ilginizi çekiyor işlemek ister miydiniz?
- Cinayet işlemek ister miydim, belki... Ama bazı şeyler sadece fikir olarak çekici gelir. Cinayet işlemek istediğim zamanlar da olmuştur. Somut bir kişiye karşı değil sadece. Günde 8 - 10 kişiyi öldürmek isteyebilirim. Böyle bir vahşet var insanların içinde. Benim de vahşete bir yakınlığım var. Ama somut bir cinayet bana çirkin gelebilir. Kanlar akacak, adam yıkılacak, düdükler çalacak, polis gelecek... Uzun iş...Ama soyutta cinayet çekici benim için.
ZEHİRLE DEĞİL SİLAHLA HALLETMEK DAHA İYİ
Peki nasıl bir cinayet işlerdiniz ?
- Tabii silahı tercih ederdim. Zehir işin dehşetine pek uygun düşmüyor. Fazla sinsice.
Ölümden çok söz etmeniz akla ölüm korkusunu getiriyor.
- A, evet ölümden korkuyorum. Belki biraz da seviyorum. Belki beni korkuttuğu için seviyorum. Ama ben insanların ölüm korkuları olabileceği gibi yaşamaktan da korkuları olacağına inanıyorum. Çünkü yaşamın tehlikeleri karar verme zorunlulukları, eyleme geçme zorunlulukları, bütün bunlar var.
Yani yaşamak ölümden daha zor.
- Bazıları için... Oscar Wilde'nin güzel bir sözü vardır. İnsanların yüzde 90'ı yaşamazlar, sadece vardırlar. Bence de bir çok insan yaşamın tehlikelerini göze almaktansa yaşama taklidi yaparak ölmeyi bekliyorlar.
Habervaktim.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.