Başbakan'dan şok açıklamalar

Başbakan'dan şok açıklamalar
Başbakan Erdoğan, partisinin Güngören İlçe Kongresinde yaptığı konuşmada, son dönemlerde AK Parti ve kendi aleylindeki kampanyalara cevap verdi. İşte Başbakan'ın Aydın Doğan ve Deniz Baykal'a verdiği cevaplar:

ERDOĞAN'IN AYDIN DOĞAN HAKKINDAKİ ŞOK KONUŞMASINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, adının Almanya'daki Deniz Feneri davasına karıştırılmasına sert tepki gösterdi. Aydın Doğan'ı suçlayan Erdoğan, "Başbakan Erdoğan Deniz Feneri'nden para mı almıştır? Eğer bunu ispat edemezseniz ahlaki değerler noktasında nasibini almamış birisisiniz." dedi.  

Erdoğan, Aydın Doğan'ın Hilton Oteli konusunda kendisinden ve belediye başkanından isteklerde bulunduğunu, bu isteklerin yerine getirilmemesi üzerine iftira kampanyası başlattığını söyledi.

Partisinin Güngören İlçe Kongresi'ne katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kendisi ve partisi hakkında medyada çıkan haberlere sert tepki gösterdi. AK Parti hakkında karalama Doğan Grubu'nun CHP ile birlikte karalama kampanyası yürüttüğünü söyleyen Erdoğan, "Son zamanlarda AK Partiyi yaralayamayanlar, AK Parti'yi geriletemeyenler AK Parti üzerinde yalan yanlış iftira kampanyalarıyla bir şeyler yapmanın gayreti içerisine girdiler. Şu ana kadar bunu sessizlikle takip ettim, hala da sessizlikle takip ediyorum. Ama artık yetti! Bunu görüldüğü gibi bir medya grubu- Doğan Medya Grubu- yani açık söylüyorum Aydın Doğan Grubu üstlenmiş vaziyette. Cumhuriyet Halk Partisi ile beraber bu kampanyayı sürdürüyor. Ben bu kadar açık söyledikten sonra diyecek ki; 'Başbakan bene hedef gösterdi' veya 'Başbakan benim grubumu hedef gösterdi.' Sen AK Parti'yi hedef göstereceksin olacak, Başbakan partisine saldıran bu gazeteyi hedef gösterdiği zaman olmayacak. Bal gibi de olur. Kimse AK Parti'ye yolsuzluk çamurunu atamaz. Yolsuzluk çamurunu atanlar kendileri o çamurun içinde boğulurlar. Bugüne kadar atanlar da aynen bu şekilde boğulmuşlardır. Şu anda iki gündür Gaziantep ile uğraşıyor Doğan Grubu. Gaziantep'te yolsuzluklar varmış. Bizzat kendim inceledim. İncelemelerim neticesinde olayın hiç de kendi gazetelerinde anlatıldığı gibi olmadığını belgeleriyle belediye başkanımdan aldım." şeklinde konuştu.

"AYDIN DOĞAN, BİZDEN İSTEDİĞİNİ ALAMADIĞI İÇİN HAKKIMIZDA İFTİRA KAMPANYASI YÜRÜTÜYOR"

Başbakan Erdoğan, Aydın Doğan ile ilgili eleştirilerini şöyle sürdürdü; "Bir taraftan bana iyi niyet elçileri göndereceksin, 'görüşelim, barışalım' diyeceksin, ondan sonra da her türlü iftiralarını gazetelerinde televizyonlarında şahsıma, aileme ve partime yapacaksın. Kusura bakma! Ondan sonra da 'Tayyip Erdoğan çok sinirli, asabi' diyeceksin. Bu kervan yola aynı kararlılıkla yürür. Açık ve net bir şekilde söylüyorum; AK Parti bundan önceki alışılmış siyasi partilerden değildir. Tayyip Erdoğan da o alışılmış Başbakanlardan biri değil. Onlar Aydın Doğan ile pazarlığa oturmuş olabilirler, ama Tayyip Erdoğan'ı bu pazarlığa oturtamadığın için bu çılgınlıkları yapıyorsun. Şu ana kadar olan bütün kampanyalarının arkasında yatan gerçek budur. Açık söylüyorum şimdi; Hilton'dur. Hilton Oteli'nde istediği plan tadilatlarını bana ve belediye başkanıma yaptıramadığı için bu adımları atmaktadır. Bizzat bana bunu teklif etmiştir, bizzat belediye başkanıma bunu teklif etmiştir. İstediğini alamadığı için de bu kampanyaları sürdürmektedir. Sadece bu değil, daha önce desteklediği gazeteleri hangi metod ile destekliyor? onları da duyacaksınız. Ve onda sonra o gazeteler ileride nasıl kendisine tetikçilik yapıyor? onları da duyacaksınız. Bundan sonra artık 'saygılı götürelim, gizli götürelim' yok. Her şeyi açık bir şekilde millete duyuracağız.

Erdoğan, Deniz Feneri Derneği davasına ilişkin kendisi ve AK Parti hakkında çıkan iddiaları da, "Başbakan Erdoğan Deniz Feneri'nden para mı almıştır? Eğer bunu ispat edemezseniz ahlaki değerler noktasında nasibini almamış birisisiniz. Tayyip Erdoğan ne böyle bir para almıştır, ne böyle bir paranın sahibiyle tanışmıştır. Asla! Tusunami alakalı Tayyip Erdoğan'ın eli akçeli paraya dokunmamıştır. Başbakanlığın hesabı vardır, Başbakanlığın hesabına paralarını yatırmak isteyenler paralarını yatırmışlardır. Ve oradan da Kızılay'a gitmiştir, Kızılay eliyle yardım Açe'ye ulaştırılmıştır." şeklinde cevapladı.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan'a gitmesiyle ilgili CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın eleştirilerine ilişkin, ''Baykal'ın cemaziyel evvelini çok iyi biliriz ve cemaziyel evvelini de çok iyi bildiğimiz için yıllar yılı bu ülkede özellikle sözde soykırıma karşı mücadele vermiş olan Cumhurbaşkanımıza karşı böyle bir yakıştırmayı yapmasını tasvip edemeyiz'' dedi.

Erdoğan, partisinin, Güngören Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen Güngören İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, dış politikada Türkiye'nin çok büyük bir görev icra ettiğini söyledi.

Balkanlar ve Kafkaslar'da icra edilen görevin ses getirmeye başladığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Dış politikada Türkiye, görüldüğü gibi çok büyük bir görev icra ediyor. Balkanlar'da, Kafkaslar'da icra etmekte olduğu bu görev, hamd olsun ses getirmeye başladı. En son Kafkaslar İstikrar ve İşbirliği Platformu'nu teklif etmek suretiyle yeni bir dönemin başlamasına vesile olacak bir adım atalım istedik. Rusya'yı, Gürcistan'ı, Azerbaycan'ı ziyaret ettik. Ardından bu ülkelerin dışişleri bakanları, dışişleri bakanımla İstanbul'da bir araya geldiler.''

Erdoğan, bugün de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile Türkiye Ermenistan milli maçı dolayısıyla Ermenistan Cumhurbaşkanı'nın davetiyle bu ülkeye gittiğini anımsatarak, sözlerine şöyle devam etti:

''Orada bu konuyu Ermenistan yetkilileri ile de görüşecekler. Onlar bakalım bu konuya ne diyor. Evet mi, hayır mı? Eğer onlar da bizim bu teklifimize 'evet' diyorlarsa, coğrafi esaslı olarak oluşturulacak Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu'nun alt yapı çalışmalarını başlatmış olacağız.''

-CUMHURBAŞKANI'NA YAPILAN ELEŞTİRİLER-

Cumhurbaşkanı Gül'ün Ermenistan'a gidişi dolayısıyla CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın çok çirkin yaklaşımları olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Hele hele, 'soykırım anıtına gitsin çelenk koysun'' ifadesi, çok çok çirkindi. Bu tabii Sayın Baykal'ın karakterini, kimliğini gösteriyor'' değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Erdoğan, Baykal'ın bu ifadesini doğru bulmalarına imkan olmadığını dile getirerek, şunları söyledi:

''Kendi ülkesinin cumhurbaşkanının nereye çelenk koyacağını, nereye koymayacağını çok iyi bildiği halde, böyle bir ifadeyi kullanmasını bizim doğru bulmamız, sessiz kalmamız mümkün değil. Bunların geçmişini de çünkü yaşadık ama Baykal'ın cemaziyel evvelini çok iyi biliriz ve cemaziyel evvelini de çok iyi bildiğimiz için yıllar yılı bu ülkede özellikle sözde soykırıma karşı mücadele vermiş olan Cumhurbaşkanımıza karşı böyle bir yakıştırmayı yapmasını tasvip edemeyiz. Bu çok çirkin bir şeydir ama herhalde aynaya bakıyor kendisi, aynaya bakarak böyle konuşuyor.

Cumhurbaşkanımız nereye çelenk koyacağını, nereye koymayacağını en az Baykal kadar çok iyi bilir. Onun için onun tavsiyesine ihtiyaç yok ve bu ülkede, ülke diye, millet diye de dertleri yok''

Başbakan Erdoğan, CHP'yi de eleştirerek, ''Atmak istediğimiz adımlarda, ülkenin çıkarına olan adımlarda CHP'nin özellikle takoz olduğunu gördük ve görüyoruz. Ülkenin gelişmesi ve kalkınması... Böyle bir derdi yok; geçmişten beri de olmamış zaten. Her zaman diyorum ya, dikili ağaçları yok bu ülkede'' dedi. Erdoğan, bu ülkeye gönül veren insanların gayreti, fedakarlığı ve azmiyle gurur duyduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Siz bu ülkenin kara bahtını bir gül bahçesine çevirdiniz. Siz sönen umutları yeniden yeşerttiniz ve milyonların umutlarını tazelediniz. Bu ülke sizin siyasete el koymanız sayesinde karanlık tünelleri geride bıraktı. Bu ülke bu kadro sayesinde, sizin sayenizde kirlenen siyaseti temizledi ve ayağa kalktı. Bu ülke sizin iradeniz sayesinde gücüne güç kattı ve bugünlere geldi. Size layık olmaktan daha büyük arzumuz yoktur. Sizin tutuşturduğunuz meşale ile bu ülkenin her köşesini aydınlatacağız.''

Erdoğan, yakın bir zaman önce yaşanan çok acı bir olayın, sadece Güngören'e değil, bu ülkenin huzur ve istikrarına yapılan haince saldırının ardından, vatandaşların Türkiye için umut ve heyecanının hiç eksilmediğini görmekten büyük mutluluk duyduğunu söyledi.

Güngören'e, Türkiye'ye, millete yakışan tavrın bu olduğunu dile getiren Erdoğan ''Güngören, elbette nice güzel günler görecektir. Ama Güngören'e o büyük acıyı yaşatanlar bunun utancıyla yaşayacaklardır'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Güngören'deki saldırıda hayatını kaybedenleri rahmet ve minnetle andığını, Türk halkına o büyük acıyı yaşatan teröristleri de bir kez daha lanetlediğini ifade etti.

-''MİLLET OLARAK BU OYUNLARI ÇOK GÖRDÜK''-

''Masumiyete kastedenlerden, masumiyete uzak duranlardan daha zararlı kim olabilir'' diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bugün burada bir kere daha görüyoruz ki, Türkiye üstüne oynanan oyunlar ne kadar kirli, bu oyunu oynayanlar ne kadar gözü dönmüş, ne kadar cani olursa olsun, bizim insanımızın medeniyet aşkı ve kalkınma heyecanı asla sarsılmıyor. Masum insanların, yaşlıların, çocukların canlarına kasteden o menfur girişimler, bu ülkenin değişim iradesinde en ufak bir zafiyet noktası oluşturamıyor. Çünkü milletimiz bombaların asıl hedefinin bu ülkenin huzur ve istikrarı, insanlarımızın birlik ve beraberliği, ülkemizin kalkınma kararlılığı olduğunu biliyor. Biz millet olarak bu oyunları çok gördük, çok büyük badireler atlattık. Bunları da, birbirimize inanarak, bağlarımızı daha da sıkılaştırarak, hedeflerimize doğru adımlarımızı daha da sıklaştırarak atlatıyoruz.''

Güngören halkının bu insanlık dışı saldırının ardından gösterdiği metanet ve birlikteliği takdire şayan olduğunu belirten Erdoğan, bu metanetli duruş, aklı selim ve sağduyu ile gurur duyduğunu söyledi.

Erdoğan, hiç kimsenin bu milletin aydınlık yarınlarına yürüyüşünü durduramayacağını ve engelleyemeyeceğini vurgulayarak, ''Bu, dün de böyleydi, bugün de böyle, yarınlarda da böyle olacak. Türkiye karanlıklara bir daha asla geri dönmeyecek'' dedi.

-''AK PARTİ İKTİDARIYLA DEĞİŞİM''-

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, AK Parti iktidarıyla değişim, gelişim ve kalkınma adına çok önemli mesafeler aldığı bir dönemin ardından, şimdi daha büyük hedeflere yürüyeceği yeni bir sürece başladığını söyledi.

Erdoğan, Türkiye'nin yaşadığı zorluklar ne kadar büyük olursa olsun bugün artık huzur ve istikrarından asla taviz vermediğini ve umutsuzluk girdabına sürüklenmediğine işaret ederek, bu çapta değişen her ülkenin bazı sıkıntılar yaşaması, bazı uyum güçlükleriyle karşılaşmasının doğal olduğunu dile getirdi.

Toplumun geneline hakim olan değişim iradesinin sekteye uğramaması ve yönünü kaybetmemesinin önemine vurgu yapan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bugün değişime direnen zihniyetler bile, Türkiye dünyanın zirvelerine doğru adım adım ilerledikçe, bu inatlarından vazgeçmek, gerçeği görmek zorunda kalacaklar. Çünkü bu değişim iradesi bir siyasi partinin, bir siyasi anlayışın ortaya koyduğu bir irade değil, doğrudan milletin iradesidir. Türkiye'nin her alanda gelişen geleceğini planlayabilen dünyaya her yönüyle açık bir ülke haline gelmesi milletimizin beklentisidir. AK Parti olarak bizim yaptığımız milletimizin değişim iradesini siyasetimizin temeli haline getirmiş olmamızdır. İçinde bulunduğu toplumun hissiyatına yabancı kalan sağır kalan anlayışların siyaset temelinde varlığını sürdürebilmesi de mümkün değildir.''

Recep Tayyip Erdoğan, partisinin millet siyasetinin temsilcisi olarak Türkiye'yi ileri hedeflere taşımak için yola çıktığını ve iktidardaki altı yıla yakın zaman içerisinde bu anlayışında ne kadar samimi olduğunu icraatıyla açık olarak gösterdiğini söyledi.

-3 KASIMDAN BUGÜNE TÜRKİYE FOTOĞRAFI-

Erdoğan, ''3 Kasım 2002 tarihinin Türkiye fotoğrafı ile bugünün Türkiye fotoğrafı arasındaki devasa farklar, AK Parti iktidarının kendisinden önceki yönetimlerle farkını da net olarak ortaya koymaktadır'' dedi.

Başbakan Erdoğan, geçen altı yıllık sürede hem içeride, hem dışarıda önemli sınavlardan geçtiklerini ve önemli problemler yaşadıklarını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

''Böyle zamanlarda milletimiz gördü ki AK Parti ne Türkiye'nin istikrarından, ne milletimizin beklentilerini, menfaatlerini önceleyen siyaset çizgisinden zerre kadar taviz vermiyor. Bugün beni en çok mutlu eden şey, milletimizin yaşadığımız zorluklar ne olursa olsun, Türkiye'ye olan, ülkemizin geleceğine olan inançlarını, umutlarını kaybetmiyor oluşudur. Türkiye, kalkınma yolunda uzun yıllar bu sağlam zemini bir türlü yakalayamadı. Bu sağlam zemin olmayınca da bu ülkenin kazanımları kalıcı olamadı.''

Yola çıktıkları ilk gün bu ülkenin en acil ihtiyacının istikrar olduğunu ifade ettiklerini anımsatan Erdoğan, ''Sorumsuz yönetimler elinde krizlerden krizlere sürüklenen bir ülke nasıl olur da dağ gibi biriken sorunları çözer, vatandaşlarının derdine çare olur'' dedi.

Başbakan Erdoğan, ''cefakar milletin yıllar yılı ağır krizlerin faturasını ödemek için çalışıp çabaladığını, milletin alın terinin, sermayeden yemeyi alışkanlık haline getiren hükümetlerin borçlarına, hatta borçlarının faizlerine harcanarak heba edildiğini'' kaydetti.

Zenginle fakir, kalkınmış ile kalkınmamış arasında bir türlü denge kurulamadığını belirten Erdoğan, ''ülkenin köyleri yol, içme suyu, okul, ilçeleri, şehirleri hastane beklerken, devletin parasının hırsıza, arsıza peşkeş çekildiğini'' söyledi.

Sonun da ülkenin iflasın eşiğine kadar geldiğini, milletin hiç hak etmediği felaketlere sürüklendiğini ve hiç hak etmediği tablolarla karşı karşıya bırakıldığını ifade eden Erdoğan, ''İşte bu noktada millet iradesi duruma el koydu. Sorumsuz, çapsız, kifayetsiz yönetimlere dur dedi'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin milletin isyanından ve değişim iradesinden doğduğunu belirterek, çok kısa bir zaman içerisinde Türkiye'yi içine düştüğü girdaptan çıkardıklarını ve ülkenin istikametini uzun zaman sonra geleceğe çevirdiklerini bildirdi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin hızına uyum sağlayamayanlar bulunduğunu ifade ederek, ''Ama biz onlara takılıp kalmayacağız, Türkiye'nin hızını kesmelerine de izin vermeyeceğiz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, partisinin Güngören İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, attıkları her adımda 70 milyonun kendileriyle birlikte olduğunu belirterek, tarihe geçen, gelecekte önemi ve değeri çok daha iyi anlaşılacak bu atılım yıllarının hızının kaynağının, ''ortak kalkınma heyecanı, birlik beraberlik ve başarma azmi olduğunu'' vurguladı.

Erdoğan, ''Bugün milletçe şunu çok iyi biliyoruz. Eğer birbirimize ve ülkemize inanırsak, eğer gücümüzü enerjimizi, ortak hedeflerle birleştirirsek, eğer istikrarımızı koruyabilirsek, Türkiye'nin büyük şahlanışını kimse durduramaz''diye konuştu.

Bu dinamik kalkınma sürecinin, sinerjinin Türkiye'yi kısa bir zaman içinde dünyanın en büyük 17. ve Avrupa'nın en büyük 6. ekonomisi durumuna getirdiğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin bugün sadece sorunları çözmediğini, geleceğin yatırımlarını da yaptığını kaydetti.

Erdoğan, bütün sektörlerin yeniden harekete geçtiğini, bugün sadece üretim değil, üretileni dünyanın her köşesine satmanın, küresel rekabete ayak uydurmanın yollarının da bulunduğunu ifade ederek, bu yolda istikrar kadar öz güvenin de önemli olduğuna dikkati çekti.

Öz güvenin Türkiye'yi ileri hedeflere taşıdığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Zaman zaman milletimizle paylaşıyorum. Türkiye'nin bu kadar kısa bir zaman içinde nereden nereye geldiğini daha iyi anlamamız için, şu tabloyu iyi bilmemiz, iyi kavramamız lazım. Bakınız 1923'te Türkiye'nin toplam ihracatı 51 milyon dolar. 1930'a gelindiğinde bu rakam 71 milyon dolara yükseliyor. 1940'ta ancak 81 milyon dolara ulaşıyor. Aradan 40 yıl geçiyor, 1980 yılı ihracatımız 2 milyar 910 milyon dolar seviyesinde. 1990'da 13 milyar dolar seviyesinde. 2002'de toplam ihracatımız 36 milyar dolar seviyesine yükseliyor. Hepsini toplarsanız Cumhuriyet'in kuruluşundan 2002 yılına kadar geçen 79 yıllık ihracatımız 36 milyar dolar seviyesine kadar ancak ulaşabilmiş durumda. 2002 yılı Kasım ayında halkımızın büyük teveccühüyle göreve geliyoruz, kolları sıvıyoruz ve 2007 yılı sonu itibariyle ihracatımız tam 107 milyar dolara yükseliyor. 6 yılda üzerine 94 milyar dolar ilave ettik. 79 senede 36 milyar dolar, 6 yılda 94 milyar dolar. İşte AK Parti farkı bu.''

-''BAŞARDIK, YİNE BAŞARACAĞIZ''-

''Bu kadar zorluklarla, bu kadar negatif noktalardan alıp bu ekonomiyi buralara taşımışsak millet olarak neden çok daha iyi noktalara ulaşacağımıza inanmayalım?'' diyen Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Başardık, yine başaracağız. Yeter ki inanalım, yeter ki gözümüzü gelecek hedeflerinden ayırmayalım, birbirimize düşmeyelim, istikrarımızı ve istikametimizi koruyalım. Türkiye'nin hızına uyum sağlayamayanlar yok mu, elbette var ama biz onlara takılıp kalmayacağız; Türkiye'nin hızını kesmelerine de izin vermeyeceğiz. Onlar Türkiye'yi krizlerin olmadığı, her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir halde görmeye alışık değiller, onların Türkiyesi daima bir kabuslar ülkesiydi, doğaldır ki bu aydınlık tabloyu anlamakta güçlük çekiyorlar. Merak etmeyin bizim milletimizle yürüyüşümüze yetişemeseler bile arkadan gelecekler, çünkü bu istikamet artık Türkiye'nin doğal istikametidir. Bu yenilenme rüzgarının gücünden onlar bile kurtulamazlar.''

-KAZANIMLARIN KALICI HALE GELMESİ-

Erdoğan, Türkiye'nin başarı ve kazanımlarının iyi bilinmesini isteyerek, ülkenin bugün krizlerden ve felaketlerden uzak olduğunu, ancak bugünün kazanımlarının kalıcı hale gelmesi, daha da geliştirilmesi için daha çok işleri bulunduğunu anlattı.

Vatandaşların refah seviyesini aşama aşama da olsa daha fazla yükseltmeleri gerektiğini ifade eden Erdoğan, bugün gelinen seviyenin dünle kıyaslanmayacak kadar iyi olsa da asla yeterli olmadığını söyledi.

Başbakan Erdoğan, şehirler ve bölgeler arasındaki kalkınma farklılıkları, gelir farklılıklarının asgari düzeye indirilmesi, makasın daha az gelişen şehirler ve bölgeler lehine daraltılması gerektiğini ifade ederek, başta doğu illeri olmak üzere daha çok yatırım, daha çok istihdam üretilmesinin önemine işaret etti. Erdoğan, büyük şehirlerin yılların ihmalleri sonucu katlanarak büyüyen problemlerinin çözülmesi, geleceğin ihtiyaçlarının şimdiden düşünülmesi gerektiğini bildirdi.

-''İNSANLARININ YÜZÜNÜ GÜLDÜRMEK BOYNUMUZA BORÇ''-

Göreve geldiklerinden Güngören'in İstanbul'un en sıkıntılı, en problemli bölgelerinden biri olduğunu, bugün ise bir çok şeyin değiştiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Güngören'e ne zaman yağmur yağsa Güngören çile çekiyordu, Çinçin Deresi, bağlı sokak ve caddelerin alt yapısı tamamlandı. Artık yağmur Güngören'e çile değil, bereket getiriyor'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Güngören trafiğinin yapılan köprülü kavşak ve hemzemin geçitler sayesinde en aza indirildiğini belirterek, çevre ilçelerin E-5-TEM bağlantıları ile aktif durumda olan iki metro hattının da Güngören'den geçtiğini kaydetti.

İlçedeki yeşil alan miktarının 2004 yılından bu yana yüzde 50 arttığını, 12 yeni park yapıldığını anlatan Erdoğan, inşaatı devam eden 2 yeni parkla birlikte yeşil alanların 170 dönüme ulaşacağını belirtti.

Sosyal tesisler, bilgi evleri, kültürel faaliyetler, gençliğe ve kadına yönelik merkezler açıldığını, sağlık ocağı sayısının 3'ten 14'e çıkarıldığını, eğitim alanında seferberliğin devam ettiğini anlatan Erdoğan, 2004 yılında 27 olan okul sayısının 32'ye, 589 olan derslik sayısının ise 760'a çıkarıldığını bildirdi.

Erdoğan, ''Bu ülkenin insanlarının yüzünü güldürmek, ocaklarını şenlendirmek bizim boynumuza borçtur'' dedi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kimse AK Parti'ye kalkıp da yolsuzluk çamurunu atamaz; yolsuzluk çamurunu atanlar kendileri o çamurun içinde boğulur'' dedi.

Başbakan Erdoğan, partisinin Güngören İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'yi mutlu ve müreffeh yarınlara taşımak için aynı azim ve kararlılıkla gayretlerini sürdüreceklerini söyledi.

Özellikle bir konu üzerinde durmak istediğini vurgulayan Erdoğan, son zamanlarda AK Parti'yi yaralayamayan ve kirletemeyenlerin, AK Parti üzerinde yalan yanlış iftira kampanyalarıyla bir şeyler yapma gayreti içine girdiklerini kaydetti.

Erdoğan, kendisinin bunu şu ana kadar sessizlik içinde takip ettiğini ifade ederek, şunları söyledi:

''Ama artık yetti. Bunu bir medya grubu, Doğan Medya Grubu, yani açık söylüyorum Aydın Doğan grubu üstlenmiş vaziyette. CHP'yle beraber bu kampanyayı sürdürüyor. Ben bunu bu kadar açık söyledikten sonra tabii diyecek 'Başbakan beni hedef gösterdi' veya 'Benim grubumu hedef gösterdi...' Sen AK Parti'yi hedef göstereceksin olacak, Başbakan partisine saldırı yapan bu gazeteyi gösterdiği zaman olmayacak; var mı öyle? Kimse AK Parti'ye kalkıp da yolsuzluk çamurunu atamaz; yolsuzluk çamurunu atanlar kendileri o çamurun içinde boğulur ve bugüne kadar atanlar aynen bu şekilde boğulmuşlardır.''

Başbakan Erdoğan, son 2 gündür Doğan Grubunun Gaziantep ile uğraştığını, orada yolsuzluklar yaşandığını yazdığını dile getirerek, bu konuyu bizzat kendisinin incelediğini ve inceleme sonucunda olayın hiç de gazetelerde anlatıldığı gibi olmadığını belgeleriyle belediye başkanından öğrendiğini belirtti.

Erdoğan, ''AKP'li dediği kişinin ki AKP diye bir şey yok zaten. O demektir ki başka bir parti. Bizim partimiz AK Parti'' sözleri üzerine partililer ''Vur vur inlesin, Aydın Doğan dinlesin'' sloganları attı. Erdoğan, ''Duyacak kulağı varsa dinler ama duyacak kulağı yoksa nasıl dinlesin'' diye konuştu.

-''İSTEDİĞİNİ ALAMADIĞI İÇİN...''-

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bir taraftan bana iyi niyet elçileri göndereceksin, 'görüşelim' diyeceksin, 'barışalım' diyeceksin, ondan sonra da her türlü iftirayı gazetelerinde, televizyonlarında şahsıma, aileme, partime atacaksın. Kusura bakma, ondan sonra da 'Tayyip Erdoğan çok sinirli, asabi' diyeceksin ve daha da ileri giderek, 'şu anda ABD'de başkanlık mücadelesinde bulunan McCain'in yardımcısı olan bayan, Erdoğan'ın metodunu kullanıyormuş' diyeceksin. Ne yapıyormuş? Erdoğan, metodu ile medyaya ve zengin iş çevrelerine saldırıyormuş. Ben şunu çok açık ve net söylüyorum; AK Parti, alışılmış siyasi partilerden, bundan önceki siyasi partilerden biri değil. Şunu da bil; Tayyip Erdoğan da bu alışılmış başbakanlardan biri değil. Onlar Aydın Doğan ile pazarlığa oturmuş olabilirler ama Tayyip Erdoğan'ı pazarlığa oturtamadığın için bu çılgınlıkları yapıyorsun ve şu ana kadar olan bütün kampanyaların arkasında olan gerçek bu. Açık söylüyorum, şimdi Hilton Oteli'nde istediği plan tadilatlarını bana ve belediye başkanıma yaptıramadığı için bu adımları atmaktadır; bu kadar açık söylüyorum. Bizzat bana ve belediye başkanıma bunu teklif etmiştir ve istediğini alamadığı için de bu kampanyaları sürdürmektedir.''

Başbakan Erdoğan, başka şeyler de olduğunu ancak hepsini bugün bitirmek istemediğini ifade ederek, ''Desteklediği gazeteleri hangi metotlarla destekliyor, onları da duyacaksınız ve ondan sonra o gazeteler nasıl kendisine tetikçilik yapıyor, onları da açıklayacağız. Bundan sonra artık saygılı götürelim, gizli götürelim yok, her şeyi açık ve net millete duyuracağız'' şeklinde konuştu.

Ramazan ayında bu konuları konuşmak istemediğini ancak günlerdir, haftalardır sürdürülmekte olan bu kampanyanın artık cevapsız kalmaması gerektiğini belirten Erdoğan, onun için bugün cevap verdiğini, daha sonra farklı cevaplar olabileceğini söyledi.

-''BANA TESLİM EDİLMİŞ OLAN BİR PARA MI VAR?''-

Erdoğan, bu kampanyada kendi adının Almanya'da Deniz Feneri Derneği ile alakalı şeylerin içerisine de konulduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:

''Başbakan Tayyip Erdoğan olarak bana teslim edilmiş olan bir para mı var? Ben böyle bir para mı almışım? Ben Doğan Grubuna, Aydın Doğan'a sesleniyorum: Eğer bunu ispat edemezseniz, ahlaki değer noktasında nasibini alamamış birisiniz. Tayyip Erdoğan ne böyle bir para almıştır, ne de böyle bir paranın sahibi ile tanışmıştır. Asla... Tsunami ile alakalı Tayyip Erdoğan'ın eli paraya, akçeli işe karışmamıştır.''

Bu konuda Başbakanlığın bir hesabı olduğunu ve buraya yatırılan paraların Kızılay eliyle Açe'de yardım olarak dağıtıldığını ve oralarda evler yaptırıldığını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:

''Bunu hangi yüzle, hangi anlayışla söylüyorsun? Birileri bizim adımızı, Başbakanlığın makamını, nitekim şu anda Almanca yazılar da geldi, adımızı vererek orada bir şeyler yapmış olabilirler ama sen nasıl olur da bizim adımızı, ismimizi kullanırsın? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na nasıl olur da böyle bir çamur atmaya yeltenirsin. Kusura bakma Aydın Doğan, sen bu çamurları kabullenebilirsin ama biz kabullenemeyiz. Yine aynı grubun yayın organına göre, biz Alman makamlarına baskı yapmışız. Nitekim bugün aynı gazetenin bir başka köşesinde 'Hiçbir Türk makamından bize baskı gelmemiştir. Zaten bize de baskı yapamaz' diye açıklama yazıyor. Bunlar ne garip insanlar, anlamak mümkün değil. Üstü Şişhane, altı kaval. Hak yerini er geç bulacaktır. Vurdukça güçleniyoruz. Onlar bize iftira atıyor, biz güçleniyoruz.''
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.