Parkta Yapılan Artık Eylem Değil İşgal
Gezi Parkı’nda aslında nelerin yaşandığını ilk günden beri orada bulunan eylemcilerden biri çok net ortaya koyuyor. Parkta yaptıkları şeyin adının artık “eylem” değil, “işgal”e döndüğünü belirten eylemci, Taksim’in sol partilere propaganda malzemesi olduğunu söylüyor.
ADI UNUTULMUŞ NE KADAR SOL PARTİ VARSA HEPSİ KENDİ REKLAMININ PEŞİNDE
“Biz o parkı işgal etmek için mi geldik yoksa parkı halka kazandırmak için mi?” sorusunu kendi kendine soran eylemci, sol partilerin Taksim’de kendi propagandalarının peşinde olduğunu anlatıyor: “Her yere çadırlar kuruldu. Parkta oturacak yer kalmadı, yürünmüyor. Parkta meydan bile kalmadı doğru düzgün. Direnişçi çadırlarını hadi bir nebze anlarım ama nerede bir siyasi parti var, bir dernek var, bir örgüt var; çadır kurdu parka. Sodep, Ödp, Tkp, Edp, Dsip.. niceleri daha. Hani siyasi değildik? Ben sizin bildirilerinizi almak için mi geliyorum oraya? Sizin propagandalarınızı dinlemek için mi geliyorum? Adı duyulmamış, unutulmuş, mazide kalmış ne kadar ‘sol’ parti varsa kendi reklamı peşinde. Bok oldu park.”
İlk günlerde Gezi Parkı’nda ağaçlara sarılan, dertleri sadece doğa olan kişiler olduğunu, bunların halen parkta bulunduğunu ifade eden Gezi Parkı eylemcisi, bir solcu olarak Gezi Parkı’na geldikleri için gerçek çevrecilerden “Onlardan özür diliyorum. Geldik ve bok ettik onların davasını, onların mücadelesini. Solcular olarak neye el atsak boka dönüyor zaten Bukowski’nin dediği gibi” sözleriyle özür diliyor.
BİRİ DİYOR “KALK GİDELİM”, DİĞERİ DİYOR “BOK YEME, OTUR”
“Her yerde istekler yazılı. Kafasına esen parti, örgüt, dernek isteklerini yazdırmış afişlere, asmışlar parka. Hepsi farklı birbirinden. Biri diyor kalk gidelim, diğeri diyor bok yeme otur” sözleriyle Gezi Parkı’nda olanların kafa karışıklığına da işaret eden eylemci, eylemcilerin ne istediklerini kendilerinin de bilmediğini ifade ediyor. Eylemci, bu görüşünü şöyle dile getiriyor: “Anayasanın Gezi Parkı’nın temsilcileri ile yeniden yazılması” diye madde gördüm istekler arasında. Bir örgüt bastırmış afişe, asmış oraya. Ruh hastalarına bak, anayasa yazılacakmış Gezi temsilcileri ile beraber. Yavrum sen kimsin? Gezi temsilcileri kim? Yahu orada yaşıyorum ben, benim neden haberim yok? Temsilcimiz mi var bizim? Bizim ne istediğimiz bile belli değil yahu.”
VALİLERİ, EMNİYET MÜDÜRLERİNİ GÖREVDEN ALDIRACAK KUVVETİMİZ YOK BİZİM
Taksim Platformu tarafından hükümete dayatılan 7 maddelik talepler listesini de gayri ciddi bulan Gezi eylemcisi, platformun rant peşinde olduğunu belirterek “Gezi’de olan kalabalık fazla büyümüş onların gözünde. Öyle bir sürü vali, emniyet müdürü görevden aldıracak kuvvetimiz yok bizim. Bırakalım kör bakmayı. Bunların yüzünden de mağlup olacağız. ‘Gezi Parkı Projesi iptal edilsin’ de, bitsin işte. Ama yok, yıllardır görmediğiniz kalabalığı sizin için geldi zannettiniz ya, hemen rant bekleyin” ifadelerini kullanıyor.
Eylemci, Mehmet Ali Alabora’nın oynadığı banka reklamları yüzünden, Zülfü Livaneli’nin geçmişindeki Chp vekilliği yüzünden, Sırrı Süreyya Önder’in de Öcalan’a yakınlığı yüzünden Gezi Parkı’nda istenmediğini belirtiyor.
AĞACIN DALINI YAKAN EYLEMCİ!
İlk günden beri Gezi Parkı’nda olan ve parkta yaşananları özeleştiri yaparak anlatan eylemci, ağaçların kesilmemesi için Gezi Parkı’nda toplananlardan birinin az kalsın bir ağaç katliamına sebep olacağını da şöyle anlatıyor: “Dilek balonu denen bir bok var, o moda oldu. Eylemcilerden birisi parkın içinden dilek balonu göndermiş. O da ağaca takılmış, yakmış ağacın dallarını. Az kalsın ağaç yanıyormuş.”
POLİS LAZIM BİZE, RAHAT BİZE BATTI
Eylemlerin ilk gününden itibaren içinde olduğu Gezi Parkı’nda konuştuğu insanların çoğunun kendisinin düşüncelerine katıldığını söyleyen eylemci, “Biz beceremedik, beceremiyoruz. Polis lazım bize. Rahat bize battı. Evden çıkın, gelin, burayı kurtarın bizden” çağrısında bulunuyor.
“Halka açacağız dediğimiz yerlerde millet kafa çekip sızıyor”
Gezi Parkı’nın artık “çingene panayırı” haline geldiğini söyleyen Gezi Parkı eylemcisi, “Halka açacağız dediğimiz yerler, milletin kafa çekip sızdığı çadırlarla doldu. Gece 2’den sonra zor yürüyor insanlar alkolden. Eskiden içkileri toplardık, artık olmuyor; zira hem içen grup sayısı hem de alınan alkol miktarı inanılmaz çoğaldı. Bunlar çoğalınca biz de etkisiz kalıyoruz. ‘Halkındır burası’ dediğimiz yeri halktan da aldık; ortaya karpuz kesip rakı içiyoruz. Sabah çöp toplayan ekip ilk kez sinirliydi bugün. Kırık bira şişelerini temizlemekten yoruldular. Yerlerden izmarit toplamaktan sıkıldılar” diyor ve ekliyor:
“Promil sınırını aşan herkesin istisnasız her sabah bir kavgası var. Tuvalet sırasında, yemek sırasında bile kavga var. Revire durmadan hasta taşınıyor. Ya alkol koması, durmadan kusanlar ya da kavga edip bir yerleri parçalanan tipler. Polis gelmese bile revir çalışıyor yani. Toz pembe değil orası.”
YENİAKİT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.