Ya Destek Verirsin Ya Da Dayak Yersin

Ya Destek Verirsin Ya Da Dayak Yersin
Gezi Parkı olaylarında susmayı tercih eden sanatçılar, süreçte en çok eleştiriye maruz kalanlar arasında.

Sosyal medyada, hem sanatçı arkadaşları hem de hayranları tarafından eyleme destek vermeleri için sürekli baskı gördü ve bu yüzden açıklama yapmak zorunda kaldılar. Bu durum, “Sanatçı muhalif olmak zorunda mı?” sorusunu akıllara getirdi.

“Sanatçı, doğası gereği muhalif olmak zorundadır” denir hep. Yüzyıllardır var olan bu ideoloji gereği, en ideal yönetimlere bile karşıt olmak yükümlülüğünü taşıdığına inanır sanatçı. Aksi halde sanat üretemeyeceğini, zihnindeki imgeleri somutlaştıramayacağını ve yahut da yeteneklerini ortaya koyamayacağını düşünür. Sinema ve tiyatro okullarında ya da güzel sanatlar fakültelerinde bu ekolde yetiştirilir hep öğrenciler. Muhalif olma dayatmasına ‘muhalif’ olabileceğini hiç düşünmezler bile…

Gezi Parkı olaylarında susmayı tercih eden sanatçıların, haftalardır sosyal medyada linç edilmesinin altında yatan en belirgin anlayış bu. Birçoğumuzun bildiği gibi ilk olarak; Sezen Aksu, Hülya Avşar, Orhan Gencebay, Mustafa Ceceli gibi birçok sanatçıya ‘Neredesiniz?’ çağrısıyla başlayan protestolar, ‘GeziParkıİçinAyağaKalk’ etiketleriyle devam etti. Bu girizgâhların sonrasında da susmayı sürdüren sanatçılar ciddi hakaretlere, küfür dolu cümlelere maruz kaldı. Üstelik bu hakaretlerin bir kısmının sanat camiasındaki kişiler tarafından yapılması da oldukça manidardı. Geçmiş yıllarda da birçok örnekte gördüğümüz gibi muhalif sanatçılar kendilerini yine elitist, ilerici zümre arasına dâhil ederken, diğerlerini gerici ilan edip mahalle baskısı yapmayı ihmal etmedi.

Baskı yapan bir diğer grup da sanatçıların hayranlarıydı. “Konu hakkında yorum yapmazsan hayranlıktan istifa edeceğim. Direnişle ilgili tek bir söz bile etmiyorsun, yazıklar olsun” gibi cümleler forumlarda yüzlerce kez paylaşıldı. Eylemler başladığı günden beri sustuğu için eleştirilen Ajda Pekkan, 14. günde, “Neredeyse linç edecekler.” cümlesiyle tepki gösterdi bu duruma. “Gezi Parkı’nda yaşananlarla ilgili tavır almayanlar neredeyse linç edilecek. Ben tavır almak kadar almadım da. ‘Gezi Parkı korunsun.’ demek kadar ‘Topçu Kışlası yapılsın’ demenin de demokratik bir hak olduğunu düşünüyorum.” dedi. İlk günlerde sustuğu için tepki gören Sezen Aksu da ilerleyen günlerde resmi internet adresinde fikrini beyan etti. Daha sonra da Taksim’de konser vereceğini söyleyerek, eylemcilere destek olduğunu açıkça gösterdi ancak konser diğer şehirlerde yaşanan olaylardan dolayı iptal edildi. 6 Haziran’a kadar konuşmayan Orhan Gencebay ise gazetecilerin sorularına, “Hastayım, Gezi Parkı’na gitseydim gaz beni epey etkilerdi ve şu an yaşamıyor olabilirdim.” şeklinde cevap verdi ve eylemcilere de sağduyulu olmaları gerektiğini hatırlattı.

Susana belaltı vuruş

Susmasının istismar edildiğini düşünen bir diğer kişi ise Survivor çekimleri nedeniyle Panama’da olan Acun Ilıcalı’ydı. O da baskılardan dolayı Orhan Gencebay ile aynı günde açıklama yapmak zorunda kaldı: “Maalesef, konuyla ilgili bugüne kadar görüş bildirmeyişimin bazı çevreler tarafından istismar edildiğini görüyorum. Bu konuda eleştiride bulunanlara hatırlatmak isterim ki, ben ne bir siyasetçi ne de fikir önderiyim, halkımızın sevgisinden güç alarak yayın yapan bir programcıyım. Bu nedenle yaşanan üzücü olaylarla ilgili, dünyanın diğer ucundan aceleyle ahkâm kesmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum.”

Gezi Parkı olayları başladığı günden bu yana şahit olduklarımızdan biri de sosyal medyada tavrını belli eden kişilerin, bazı karşıt görüşlü arkadaşları tarafından silindiği ya da engellendiği. Mustafa Ceceli’nin bilgi kirliliğinden rahatsızlık duyduğu için bazı arkadaşlarını Twitter’dan takip etmeyi bırakması da benzer protestolara sebep oldu. İstediği kişiyi takip etme ya da etmeme hakkına sahip olan Ceceli, bunun üzerine sosyal medyada, “Ben de herkes gibi gelişmeleri Twitter’dan takip ediyorum. Ayrıca Gezi Parkı’nda kendi orkestramdan da insanlar var. Ancak bazıları ortalığı aşırı derecede velveleye veriyor. Ben de böyle davranan, her haberi yayan arkadaşlarımı Twitter’ımdan sildim. Sonra da telefon açıp söyledim.” dedi.

İlk etapta konuşması için baskı yapılan Hülya Avşar, Gezi eylemleri için Başbakan’la görüşmek istediğini söyleyince en çok tepki gören sanatçı olmaktan kurtulamadı. Sorunun Gezi Parkı’na giderek değil, Erdoğan ile görüşerek çözüleceğine inanan Avşar, bu fikrinden dolayı acımasızca eleştirildi, yandaş ilan edildi hatta ahlak dışı kelimeler ve fotoğraflarla adeta taciz edildi.

Eyleme destek verene de saygı olmalı

Süreç zarfında susmayı tercih edenlerin kanaatlerine saygı duyulması gerektiği kadar, eylem destekçisi sanatçıların fikirlerine de saygı duyulması gerekiyordu. Bu anlamda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eylemin 11. gününde “Sürece destek veren sanatçılara yazıklar olsun diyorum. Siz bu zamana kadar sanatınızı icra edebiliyordunuz da AK Parti size engel mi oldu? Şimdi AKM’nin tepesine çıkmış ‘yıktırmayız’ diyorlar. Ona sizin gücünüz yetmez, yıkacağız.” açıklaması da demokrat kesim tarafından oldukça eleştirildi. Baskılar yalnızca sanatçılarla da sınırlı kalmadı. Polisle çatışma sırasında eylemcilere kapılarını açmadığı iddia edilen Starbucks Cafe’leri ve müşterileri, Kanyon AVM’de mahalle baskısına maruz kaldı. “Hırsızlar dışarı” sloganlarının atıldığı AVM’de tüm müşteriler kafeyi terk etmek durumunda bırakıldı. Benzer şekilde NTV’de yayınlanan haberleri yeterli görmeyen eylemciler, aynı gruba ait olduğu için Garanti Bankası çalışanlarını istifaya davet etti ve kredi kartlarını iptal etti. Taksim’de bulunan Kızılkayalar hamburger dükkânı sahiplerinden birinin attığı twit yüzünden, dükkân yağmalandı. Kızılkayalar’a gidenlerin de protesto edileceği twitleri paylaşıldı.

Zaman

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum