Ünlü Yönetmenden 'Sıradışı' Tespitler!
Yayınlanma:
Güncelleme:
Ülke Tv’de Turgay Güler’in sunduğu Sıradışı’nın konuğu Yönetmen Erem Şentürk çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Türk sinemasının gelişiminin nasıl engellendiğinden, güzellik yarışmalarının perde arkasına kadar birçok konuda analizler yapan Erem Şentürk çok konuşulacak açıklamalarda bulundu.
“GÜZELLİK YARIŞMALARI ASLINDA KÖLE PAZARIDIR”
“Kültür emperyalizmi” konusunun işlendiği programda Erem Şentürk şimdiki güzellik yarışmalarının benzerinin Orta Çağ’da da gerçekleştiğini söyledi.
Erem Şentürk konuyla ilgili şu bilgileri verdi; “Orta çağda adamlar podyum kuruyorlar, köleler orada dolaşıyor. Erkek köleleri duvara bağlarsın oradan alıp giderler ama kızlar bir podyumda yürürler ve yarı çıplak yürürler. Seyirciler vardır, puan verirler. O puana göre kızın fiyatı belli olur. Sonra pahalı olan kız yani birinci olan kız saraya gider ve başrolde olurdu. İkinci ve üçüncü olan kızları da başka iş adamları alırdı. Onlarda bilmem ne markası güzeli olurdu.”
‘TARİHTEKİ KÖLE ORGANİZATÖRLERİ, BUGÜNÜN MENAJERLERİ’
Erem Şentürk anne ve babaların kendi elleriyle kızlarını verdiğini ve kadının kasten “mal”a dönüştürüldüğünü şöyle ifade etti: “Anneler babalar da daha fazla gönüllüydüler. Kız köyde yaşıyor ne yapacağız bu kızı köyde birine gideceğine bir iş adamına gitsin diyerek anne ve babalar kendi elleriyle kızlarını veriyorlardı. Hatta tarihe adlarıyla geçmiş en ünlü köle organizatörleri var, bugünkü menajerler onlar da… Daha da ötesi en iyi köle organizatörlerinin en meşhurları en ünlüleri eşcinsel, bugün de aynı. O yüzden diyorum ki; güzellik yarışması dediğin şey aslında kötü pazarıdır. Çünkü batı medeniyeti dediğin kapitalizmin çırılçıplak soyundurup satacağı kadınlara ihtiyacı var. Onların üzerinden kozmetik satacak, onları başrolde oynatıp sana filmlerini satacak, onlara şarkı söyletecek sana onların müziklerini satacak. O mala ihtiyaçları var. Kadını bilerek ve kasten mala dönüştürüyorlar”
ALMANYA, İNGİLTERE VE AMERİKA TOMALARIN SIKTIĞI SU İÇİN 270 SAAT YAYIN YAPTI
Gezi olaylarına da değinen genç yönetmen dış basının ilgisini çeken bir noktaya vurgu yaptı. Erem Şentürk, “Gezi olaylarında 4 Alman 2 İngiliz ve 1 Amerikan kuruluşu toplamda 270 saat yayın yaptığını belirterek, şöyle konuştu; “İnsanlar Mısır’da Suriye’de Urumçi’de Kerkük’te ölüyorlar. O kanın rengi hakkında 30 saniye yayın yapmazlar. Çünkü, buradaki kölelerini beslemek zorunda. İşte bu kültürel yozlaşmanın en büyük zararlarından bir tanesi. Benim reflekslerimi elimden alıyor.”
HARF İNKILABI HAFIZALARI SIFIRLADI
90 sene önce hafızaların silindiğini söyleyen Erem Şentürk, Cemil Meriç'in ‘Bütün kütüphanelerimiz dilsiz’ sözünü hatırlatarak Osmanlıca yazılmış kitapların okunamamasından dolayı üzüntüsünü dile getirdi.
Dedesinin dedesini mezarını bulan Erem Şentürk dedesinin mezar taşını okuyamadığı için Osmanlıca öğrendiğini de belirtti.
‘BALDIZ BALDAN TATLIDIR’ DİYEN BİR ATAM YOK!
Kültür emperyalizmi hakkındaki tepkisini sürdüren Erem Şentürk şu sözlerle tepkisini gösterdi; “‘Baldız baldan tatlıdır’ diye iğrenç bir şeye atasözü diyorlar. Böyle Atasözü mü olur? Benim böyle bir Atam yok. ‘Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü?’ Ya böyle Ata mı olur böyle söz mü olur böyle kültür mü olur? Bir sürü şey öğretiyorlar. Çok büyük problemler yaşıyoruz. Sonra bu adamlar benim karşıma saçma sapan türküler çıkarıyor. İçinde 14’lük kızlardan bahsediliyor türkülerin. Amerika’da bu türküyü söylemeye kalkarsan pedofiliden hapse girersin. 14 yaşında kızla ilgili pornografik şeyler anlatılmaz.”
Güncel
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.