Sadece fişlemekle yetinmemişler
Vakit, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Jandarma İstihbaratı tarafından nasıl fişleme yapıldığını ortaya koyan şok belgenin ardından bu defa, daha önce ‘irticacı’ diye fişlenen İşadamı Mehmet Ali Altındağ’a aynı ekip tarafından kurulan büyük tezgâhı da deşifre ediyor.
O DÖNEMDE NASIL FİŞLEMİŞLERDİ?
Vakit’te geçtiğimiz günlerde yer alan ve 4 Şubat 2000 tarihli Diyarbakır Jandarma Genel Komutanlığı Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı tarafından ‘GİZLİ’ damgalı 7. Kolordu Komutanlığı’na gönderilen raporda Diyarbakır’da görev yapan hâkim, savcı ve işadamlarının; ‘İHL mezunu’, ‘Adliye’de mescit açtırmaya yönelik girişimlerde bulundu’, ‘irticacıları, verdiği kararlar ile korudu’, ‘Refahyol hükümeti döneminde atandı’, ‘Adıyaman Menzil Şeyhini ziyaret etti’ ve ‘İrticai faaliyet içinde olan işadamları ile yemek yedi’ şeklinde fişlendiği görülüyordu.
ÖNCE “HİZBULLAH” SONRA “PKK” DEDİLER
Fişleme belgesinin altında imzası bulunan Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı’nın bir başka icraatı ise akıllara durgunluk verecek cinsten. Bir ay önce Jandarma tarafından “Hizbullah” suçlamasıyla alınıp sorgulanan Diyarbakırlı işadamı Mehmet Ali Altındağ ve iki çocuğu, bir ay sonra ise aynı ekip tarafından Başsavcılığa şikâyet edilmiş. Jandarma şikâyetinde bu defa Altındağ ailesinin ‘Hizbullah’a’ değil, tam tersi “PKK” terör örgütüne yardım ettiği iddia edilmiş. Bu arada devreye daha önce Jandarma İstihbarat’ın bizzat fişleme belgelerini gönderdiği Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı girmiş ve başsavcılığa yazı yazarak, ‘gerekenin yapılması istemiyle’ aile hakkında sözde delilleri göndermiş.
BAŞSAVCI’DAN AĞIR İFTİRA
Bunun üzerine harekete geçen Başsavcılık, “PKK”ya maddi destek verdiği gerekçesi ile Altındağ ailesini sorgular. Başsavcı, “Sen ve çocukların PKK ile ilişki içerisinde. Maddi destek veriyorsun. İşte bu da belgesi” der.
Savcı, söz konusu belgenin 05.06.1998 tarihinde Kulp İlçesinde güvenlik güçleri ile terörist grup arasında çıkan çatışma sonucunda öldürülen teröristlerin üzerinden çıktığını söyler.
Ölü teröristin üzerinden çıkan el yazılı ve Amed Eyalet Komutanlığı Dr. Nasır imzalı notlarda; “Bahse konu Altındağ ailesiyle ilgili talimatlarınız doğrultusunda bağlantıya geçtik. Gerek direkt gerekse dolaylı bağlantılarımız devam etmektedir. Özellikle Selahattin Altındağ ve Emin Altındağ’ın içten samimiyet göstererek gelip bizzat fiilen bizlerle görüşmeleri yurtseverliklerini göstermektedir. Belirttiğiniz 350 bin markı bu şahıslardan aldık. Ancak yönetim olarak 150 bin markı da iyi niyet gösterisi olarak bıraktık. Geçmişte yaşanan olaylarla ilgili karşılıklı özeleştirilerimiz oldu. Ayrıca bu iki şahıs diğer bazı çalışmalar yapacaklarına dair söz verdiler. Samimiyetlerine inandık” yazılıydı.
ALTINDAĞAİLESİDÜZMECENOTUGÖRÜNCEŞOKOLDU
Not karşısında şoka uğrayan Altındağ ailesi ise savcının iddialarını yalanlarken 3 gün sorguda tutulurlar. Daha sonra savcılık tarafından belgeler Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı’na sunulur. Aile hakkında ‘yasadışı terör örgütüne yardım ve yataklık’ suçlamasıyla dava açılır.
BELGELER DÜZMECE
Söz konusu el ile yazılan notlarda PKK’nın haberleşmelerinde kullandığı mühürün de oluşunun fark edilmesi üzerine mahkeme yeni bir araştırma başlatır. Mührün kriminal araştırmalar sonucunda sahte olduğunun anlaşılması üzerine mahkeme, Altındağ ailesinin ‘beraat’ına karar verir. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan ‘yazı ve mühür izi tetkiki’ başlıklı ekspertiz raporunda ise, “Söz konusu mühürler ile bulgular arasında yapılan karşılaştırmada çeşitli özellikleri yönünden aralarında FARK görülmüştür” deniliyor.
YARGITAY’DAN SON NOKTA
Cumhuriyet Başsavcısı tarafından dosya bu defa temyize götürülür. Dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise kararında, temyiz talebini ret ederek, İlamında, “Elde edilen delillerin hükümlülüğe nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazların reddiyle, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi onanmasına 29.11.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi” ifadelerine yer verir.
ÇATIŞMAYA GİREN ASKERİ BİRLİĞİN BELGEDEN HABERİ YOK
Devlet Güvenlik Mahkemesi, belgenin doğruluğunu onamak için söz konusu terörist grup ile çatışmaya giren 2. Güvenlik Tugay Komutanlığı’na yazı yoluyla müracaat ederek ele geçirilen belgeyi sorduğunda aynen şu cevap gelir: “Biz herhangi bir arama tarama işlemi yapmadık. Adli işlemimiz de yok. 7 teröristi ölü ele geçirdik. Sorulan söz konusu belge hakkında bilgimiz yok. Teröristlerin üzerinde herhangi bir silah, malzeme ve doküman ele geçirilememiştir.” Bu cevaptan sonra davanın işleyiş şekli tamamen değişir.
ASLAN DEĞİRMENCİ / ANKARA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.