GATA'nın ismine büyük darbe
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan, ancak daha sonra tahliye edilen Şener Eruygur’un eşi Mukaddes Eruygur’un GATA Beyin Cerrahisi Servis Şefi Kd. Albay Nusret Demircan ile yaptığı özel konuşmalar infiale yol açtı. Eşi Eruygur’un taburcu edilip edilmemesi konusunda, Albay Demircan ile fikir alışverişinde bulunan Mukaddes Hanım’ın, konuşmasının bir bölümünde, “13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Savcı Zekeriya Öz’ün talebi doğrultusunda karar verdiğini, ancak 12. ve 14. Ağır Ceza Mahkemelerinin kendilerinden olduğunu” dile getirmesi ise yargının bağımsızlığı ilkesi açısından vahim bir durum olarak değerlendirildi.
Uzmanlar, 12. Mahkeme tarafından Tolon’un da tahliye edildiğini hatırlatarak, “Söz konusu 12. Mahkeme, ETÖ sanığı Hurşit Tolon’u serbest bırakmıştır. Tolon’un avukatları sürekli olarak nöbet sırası 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne geldiğinde tahliye taleplerinde bulunmuşlardır. Eruygur’un eşinin, ‘12. Mahkeme bizden’ itirafı ve Tolon’un serbest bırakılması, bağımsız yargıya gölge düşürmüştür. Adalet Bakanlığı derhal devreye girmeli ve tüm iddiaları araştırmalıdır” açıklamasında bulundular.
“TARHAN’DAN GATA DOKTORLARINA HİTLER HATIRLATMASI”
Bir dönem GATA’da tabip albay olarak görev yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan da; “Ergenekon sanıklarının yakınlarının ‘Bizden’ dediği 12. Ağır Ceza Mahkemesi, hukukçu olmayanların bile göreceği garip bir tutarsızlıkla tahliye kararı verdi. Şimdi de GATA zor durumda kaldı. Üç ay paşayı hastanede misafir etmezlerse raporlardaki şaibe açığa çıkacak. Ergenekon sanıklarının kapağı GATA’ya atmak için ‘artistlikler’ yaptıklarını gördükçe, GATA’da görevli doktor arkadaşlara ‘Hitlerin doktorları olma’ riskini hatırlatmak isterim. Yargılanmaktan kaçan ve hastaneye, özellikle GATA’ya sığınmak isteyenlerin saklamak istedikleri çok özel bilgiler var demektir. Asıl bu bilgilere sahip olanlar hastane ortamında ‘tıbbi bir kaza’ya kurban gidebilirler. Hastaneler cezaevlerine göre daha korumasız alanlardır” diye konuştu.
“TABİPLERİN SAVUNMALARI ALINMALI”
Emekli hukukçu Albay Durmuş Türemen de, “Bu tür bir örgütün yargı içinde bağlantısının olmaması düşünülemez. Bunlar çok ciddi, olağanüstü yetkili ve namuslu müfettişlerce acilen incelenmelidir. İddialar Türkiye’nin üç ayağından yasama, yürütme ve yargı ayağından birini yıkacak boyuttadır. Yargı ayağı çökmek üzeredir. En büyük güvencemiz olan yargının bu tür şaibeler ile birlikte anılması vatandaşın yargıya karşı olan güvenini temelinden sarsar. Söz konusu ses kaydında inanılmaz itiraflar var. Hepsi derinlemesine araştırılmalıdır. Araştırmalara GATA ve 12. Ağır Ceza’dan başlanmalıdır. Soruşturma başlatılmalı ve Adalet Bakanlığı derhal devreye girmelidir. Ortadaki şaibe ortadan kalkana kadar ETÖ sanıkları asla ve asla GATA’ya sevk edilmemeli ve orada yatanlar ise başka hastanelere gönderilmelidir. Genelkurmay Başkanlığı ise demokrasiden yana taraf olduğunu göstermek adına derhal ses kaydında ismi geçen tabiplerin savunmalarını almalı ve askeri savcılık olayı şaibeleri ortadan kaldıracak şekilde soruşturmalıdır” dedi.
“DERİNLİK ORTAYA ÇIKTI”
Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı ise “Ergenekon sanığı Hurşit Tolon’un tahliyesi şimdi daha fazla önem kazanmıştır” dedi. Avcı, “12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar, amaçlarının ötesinde olmuştu. Mahkemenin kararında geçen ‘delil yokluğu’ şeklinde maksadını aşan ibare hepimizi şaşırtmıştı. Bir mahkeme ‘delil yetersizliği’ ibaresini kullanmaz. Çünkü, ortada pek çok delil var. Bu delillerin hepsi hukuki ve itiraz edilemeyecek konumda. En az 3 mahkeme kararı ile tutuklanan bir ismin hakkındaki vahim delilleri kabul etmişler. Bir de Tolon hakkında yurtdışına çıkma yasağı devam ediyor. Tolon’un tahliye kararında, ‘kaçma şüphesi’nin olmaması da belirtilmiş. Madem deliller yetersiz, kaçma şüphesi de görülmemiş, peki neden o zaman yurtdışına çıkma yasağı konuluyor? Hukukta bu kadar büyük bir çelişki olur mu? 12. Ağır Ceza’nın verdiği tahliye kararı ise hukuk sisteminin alışık olmadığı bir süreçtir. Tolon hakkındaki iddianame beklenmeden tahliye kararı verilmesi çok garip bir uygulamadır. Ama deşifre olan ses kaydı ise olayın gariplikten çok derin olduğunu gözler önüne sermiştir” diye konuştu.
“ERGENEKON SANIKLARI ARTIK GATA’YA GÖNDERİLEMEZ”
Ortaya çıkan ses kaydı sonrası GATA’nın itibarının ve güvenirliğinin kalmadığını belirten Avcı, “Bu ses kaydı sonrasında artık hiçbir askeri tutuklunun sağlık durumu hakkında, askeri hiyerarşiye tabi olan ve etki altında kalması normal olan hekimlerin rapor vermesi kabul edilmemelidir. Ses kayıtta Tabip Albay’ın ifadelerine bakıldığında biz bu gerçeği bir defa daha görmüş oluyoruz. GATA hukuki itibarını ve güvenilirliğini kaybetmiştir. Artık hiçbir tutuklu şahsın GATA tarafından gözlem altına alınması ve muayenesine Ergenekon soruşturulmasında asla izin verilemez” dedi.
“MEDYA, YARGI, ASKER OPERASYONU”
Çok kapsamlı bir operasyon başlatıldığına vurgu yapan Avcı, “Tutuklu Eruygur’un şuurunun kapandığı yönünde malum medyaya düşen birçok haber vardı. Ama gerçek öyle değilmiş. Baksanıza Tabip, ‘İstediğiniz zaman taburcu edebilirim’ diyor. Demek ki çok kapsamlı ve planlı bir operasyon yürütülmüş. Tüm bunlar şimdi mercek altına alınmalıdır. Hukuk süreci sabote edilmiştir ve tüm irtibatlar incelenmelidir. Müfettişler gerekli incelemeyi yapmalı ve gerekli incelemeler başlatılmalıdır. Bu bir manipülasyon hareketidir ve bunu Ergenekon savcıları durdurabilirler. Önce Tolon’un kararına itiraz edilecek ve olayları deşifre eden ses kaydının ortaya çıkması çok iyi değerlendirilecek.” diye konuştu.
“ŞÜPHELERİMİZ ARTTI”
Mazlum-Der tarafından yapılan yazılı açıklamada ise, “Ergenekon soruşturması sürecinde tutuklanan Hurşit Tolon’un delil yetersizliği sebebi ile İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edilmesi, soruşturmanın akıbeti hakkında şüphelerimizin artmasına neden olmuştur” denildi.
ASLAN DEĞİRMENCİ/VAKİT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.