28 Şubat lânetle anılıyor

Postmodern darbeyi lânetleyen STK’lar ve aydınlar; 28 Şubat’ı ‘Din ve vicdan özgürlüğüne vurulan darbe’ olarak yorumlarken, 28 Şubat mağdurları da yaşadıkları travmayı dile getirdi...

Türkiye’nin siyasi tarihine kara bir leke olarak geçen ve millet iradesini ayaklar altına alan 28 Şubat süreci, sivil toplum örgütleri ve aydınlar tarafından lânetle anıldı. 28 Şubat postmodern darbesinin 12. yıldönümü nedeniyle sivil toplum örgütleri ve aydınlar, 28 Şubat darbesini lânetleyen açıklamalar yaptı.

“28 ŞUBATÇI DARBECİLER YARGILANMALI”

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 28 Şubat sürecinin sahte irtica kaygısının arkasına sığınılarak üretilen hırsızlık süreci olduğunu belirterek, “Darbeye ve darbe yapma eğilimine fırsat vermeyecek demokratik, sivil, özgürlükçü ve şeffaf, hesap verebilir devlet idealini esas alan, devletin istediği bireyin yerine, bireyin istediği devleti tanımlayan yeni ve milli bir irade ürünü bir anayasanın ivedilikle yapılması şarttır. Darbecilerin taşeronluğunu yapan Ergenekon ve mensuplarının yanında, 28 Şubat ve benzeri anti demokratik senaryoların baş aktörleri de yargı önüne çıkarılmalıdır.”

“DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNE VURULAN DARBEDİR”

Mazlum-Der Genel Başkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada ise, 28 Şubat sürecinin halkın iradesine, din ve vicdan özgürlüğüne ve sivil siyasete darbe vurulduğu belirtildi. Açıklamada şunlara yer verildi: “12 Eylül’den hesap sorulamadığı için Susurluk olmuştur. Susurluk çözülemediği için 28 Şubat vardır. 28 Şubat olabildiği için Ergenekon örgütlenebilmiştir. 28 Şubat ile hedeflenene tam ulaşılamadığı düşünülünce Ergenekon örgütü ortaya çıkmıştır. Ergenekon gerçek anlamıyla ortaya çıkarılamadığı müddetçe bir hukuk devleti olmamız da mümkün görünmemektedir. Darbeci tahakkümler kaldırılmalı, her düşünce halkın iradesine sunulmalı. Siyasete, eğitime ve özgürlüklere müdahale edilmemelidir.”

“28 ŞUBAT İLKELLİKTİR, HIRSIZLIK HAREKETİDİR”

Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, 28 Şubat süreci ile devletin yapısı, siyaset, hukuk, medya, ekonomi ve devlet-millet kaynaşmasının yerle bir edildiğini söyledi. 28 Şubat’ı, milletin vergileriyle toplanan paraların darbecilere ve hortumculara aktarıldığı bir hırsızlık süreci olarak tanımlayan Turbay, şunları söyledi: “28 Şubat tankları, halkın din ve vicdan hürriyetinin, milletin kutsal değerlerinin, temel eğitimin, Kur’an kurslarının, demokrasiye bağlı siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, mütedeyyin kamu çalışanlarının, fişlenen on binlerce insanın geleceğinin, özgür demokratik halk yanlısı basın kuruluşlarının, halkın varlığını ve birliğini savunan, milletin değerlerini baş tacı eden kanaat önderlerinin yani bir bütün olarak yüce milletimizin üzerinden geçti.”

“28 ŞUBAT POSTMODERN İHANETTİR”

Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı ise, 28 Şubat’ın dine, millete ve bireye meydan okuma olduğunu belirterek, “28 Şubat artığı darbeci anlayışın hukuku ve ideolojisi halen devam ediyor. İrtica tehdidi kepazeliği halen devam ediyor. Koruma ve kollama mantığı büyük bir saçmalıktır. Kimi kimden koruyorsun? Milleti millete rağmen korumak. Türkiye’de siyasetin en büyük aktörü Genelkurmay Başkanlığı’dır. Hiçbir makamdan emir almıyor. 28 Şubat zehirli bir dönemdir. Millete rağmen milleti korumaya yeltenen postmodern ihanettir.”

“28 ŞUBAT, BOYALI KARTEL MEDYASININ ÜRÜNÜDÜR”

FP eski Milletvekili Mehmet Sılay ise, “Erbakan Hoca, iftar yapmak üzere saygın insanları davet etmişti. Başbakanlık konutunda yapıldı diye kıyameti kopardılar. Ortada hiçbir şey yoktu. Boyalı kartel medyası olayı büyüterek malum çevrelere malzeme taşıdı. İkincisi ise, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya rakı istemişti. Sırf bu rakı verilmedi diye bizi zor durumda bırakmak için darbe ortamı hazırladılar. Bunları yapanların bugün kimse yüzüne bile bakmıyor.”

HASAN TOSUN / ANKARA