İnönü’nün Ticani Tarikati açılımı !
Gazeteci-yazar Ahmet Ünal, İnönü’nün Baykal’dan tam 59 yıl önce gerçekleştirdiği tarikat açılımını son çıkan kitabı “Ataköy Planı”nda şöyle anlatıyor;
26 Nisan 1950 tarihli Zafer gazetesinde çıkan bir haber, Deniz Baykal’ın 29 Mart 2009 yerel seçimleri öncesindeki ‘çarşaf, Kur’an Kursu ve Kadirilik açılımı’nı gölgede bırakacak cinstendir: “Ticanî Tarikatı'nın Şeyhi Kemal Pilavoğlu ve müritleri, İsmet İnönü'nün onayıyla partiye üye yapılmış, tarikat üyeleri köylerde toplantılar düzenleyerek parti propagandası yapmışlar, köylüleri CHP'ye üye yazmışlardı.”
Zafer Gazetesi’nin 30 Haziran 1951 tarihli haberi de ilginçtir. Gazete, “Atatürk heykellerine mel’unane tecavüzleri tel’in maksadı ile bugün büyük bir miting yapılıyor” başlığını atar. Habere göre mitinge DP’li milletvekilleri de katılacaktır.
Hem CHP hem de tarikatın halen yaşayan müritleri bu ilişkiyi reddetse de Kemal Pilavoğlu'nun avukatı Yılmaz Akpınar'ın, CHP Balıkesir milletvekili Muzaffer Akpınar'ın oğlu olması söylentileri destekliyordu. Yakup Kadri Karaosmanoğlu da “CHP ve Genel Başkanı / Siyasi İncelemeler ile Politika'da 45 Yıl” adlı kitabında bu ilişkiden bahseder. Ancak Ticanilerin heykel kırma ‘deliliği’, hem CHP’yi tarikattan uzaklaştırdı hem de Koruma Kanunu’nun çıkışını hızlandırdı. 5816 sayılı kanun, önce Pilavoğlu ve 74 müridini çarptı, 5 Mart 1952'de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 15 ay hapse mahkûm oldular. (Radikal, Ayşe Hür, 27.08.2006)
Hükümetin, “Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Hakkında” tek kişiyi ilgilendiren kanun çıkarılmasına bazı DP’li milletvekilleri ve CHP karşı çıkar. Sonunda Adnan Menderes Hükümeti, Nazi Almanyası’ndan kaçarak Türkiye’ye sığınan Yahudi kökenli Hukuk Profesörü İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Ernest Hirsch’ten görüş sorar. Hirsch(11) şu yorumu getirir:
“Anayasa başka şeylerin yanı sıra, bir şahsa imtiyazların tanınmasına imkân sağlayacak yasaların çıkarılmasını yasaklamaktadır. Buradaki ‘şahıs’ deyimi, ‘gerçek kişi’ yani insan anlamına gelmektedir. Madde 27’ye göre insanın şahsiyeti, doğumunun tamamlanmasından itibaren hayatla başlar ve ölümle son bulur. Atatürk adında bir şahıs, artık hukuki anlamda mevcut değildir. Dolayısıyla ona yasa yoluyla bir imtiyaz sağlanması söz konusu olamaz. Söz konusu tasarıda ceza hukuku normlarıyla korunması öngörülen hukuki varlık, şahıs olarak Atatürk değildir. Burada korunmak istenen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna karşı Türk milletinde genel olarak yaygın bulunan hayranlık ve saygı duygusudur.” (Zülfü Livaneli, Vatan, 3 Şubat 2008)
Yazar Ayşe Hür de, CHP’nin, Atatürk’ü Koruma Kanunu’na muhalefet etmesinin gerçek nedenini, Ticanilerle ilişkisinden duyduğu ‘mahcubiyet’e bağlar. (Taraf, 10.02.2008)
Kim bilir, belki de DP’yi zor durumda bırakırken Atatürk’ün heykellerini kıran bir tarikatın varlığı, meydanlara kendi heykellerini diken İnönü’nün başında bulunduğu CHP’ye pek itici gelmiyordur!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.