Peki beni niye attınız?
Serdar ARSEVEN'in haberi...
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'a, TSK'ya uzun yıllar başarıyla hizmet verdikten sonra “yargısız ihraç” yoluyla uzaklaştırılan Emekli Tabip Kıdemli Albay Prof. Dr. Ahmet Alper'den çarpıcı mesajlar... Paşa'nın sözlerini son derece olumlu bulduğunu ifade eden Alper, “Sözler güzel de dayanağa muhtaç” dedi. Alper'in Vakit aracılığı ile gönderdiği mesajlar şöyle: “Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ'un bu açıklaması, fevkalade güzeldir, fevkalade sevindiricidir. Kendisini bu açıklamasından dolayı tebrik ediyorum. Teşekkürlerimi sunuyorum.”
Alper sözlerine şöyle devam etti: “Bugün sabah kahvaltıda bir yakınımla birlikte Sayın Başbuğ'un sözlerini değerlendiriyorduk. Yakınım dedi ki; ‘Obama, Büyük Millet Meclisi'nde ‘İslâm’la savaşmadık, savaşmıyoruz, savaşmayacağız’ ifadelerini kullanmıştı. Peki, 5 sene içinde 1.5 milyon Müslüman kim tarafından katledildi?.. Pek çok cami, mescid, kütüphane kim tarafından tahrip edildi?.. Gökten başkaları mı geldi? ABD, Obama döneminde inşallah olumsuz tavrından vazgeçer...”
“ÖYLEYSE NİÇİN?”
Bir yakının değerlendirmelerini bu ifadelerle aktaran Alper, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Evet, yakınım bu yaklaşımıyla, söylemle eylemin örtüşmesinin önemine vurgu yaptı. Sayın Başbuğ'un sözlerini değerlendiren başka vatandaşlarımız da dedi ki: ‘Genelkurmay Başkanı, ‘biz din karşıtı değiliz’ ifadesini kullanıyor. Bu doğru ise ki öyle olduğuna canı gönülden inanmak isterim; İslâm'ın emri olduğu için baş örten hanımların eşlerini niçin Ordu'dan uzaklaştırdınız ve hâlâ uzaklaştırmaktasınız? Başörtüsü takan bir annenin, evladının en mutlu gününde, askerlik yemin töreninde kışlaya alınmamak suretiyle incitilmesi, hangi gerekçeye dayanıyor?.. Yine evlâdının en mutlu gününde, düğün merasiminde, bir başörtülü annenin Orduevi'ne alınmaması neyle izah edilebilir?..’ ”
RÜTBELİYE KIŞLADA NAMAZ YASAĞININ NE ANLAMI VAR?
Alper sorularını aktarmaya şöyle devam etti:
“Kışlada subay, astsubayın, rütbeli şahısların namaz kılmasını yasaklayan, kışla dışında resmi elbise ile camilere gidilmesini yasaklayan emirler... Bunları yayınlayan komuta kademesinin yaptıkları yanlışları neyle izah edeceksiniz ve bu yanlışları nasıl telafi edeceksiniz?..”
YAŞ KARARLARINI NASIL İZAH EDECEKSİNİZ?
“Ordu'dan irtica yaftası ile hiçbir delil göstermeden YAŞ kararı ile yargısız, sorgusuz ihraç ettiğiniz subay ve astsubayların ‘suçlarını’ açıklamanız mümkün mü? Gerçekten suçlu olduklarına inanıyorsanız, delillerini ortaya koymanız mümkün mü?.. Bu delilleri kendilerine ve bütün topluma sunmanız mümkün mü?.. Yoksa, ‘Biz yaptık oldu!..’ mu diyorsunuz?..”
BENİ NİÇİN UZAKLAŞTIRDINIZ, LÜTFEN BİLDİRİNİZ!..
Alper, “1997 Ağustos şurasında Ordu'dan ihraç edildiniz. TSK'nın Bir kıdemli tabip albay, bir profesörü ve Gastroentoroloji alanında büyük saygınlığı bulunan bir ismi kaybetmeyi göze alabilmesi için büyük bir suç işlemiş olmanız lazım... Neydi bu suç?” şeklindeki soru üzerine şunları söyledi: “Ben, 1964 yılında askeri öğrenci olarak Silahlı Kuvvetler'e girdim, 70 yılında teğmen olarak İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun oldum. 1997 yılına kadar 27 yıl, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde teğmenlikten kıdemli albaylık rütbesine kadar hizmet verdim. Gerek öğrencilik yıllarımda, gerekse 27 yıllık subaylık sürecimde aldığım hiçbir ceza yoktur. Aksine, 1982 yılı sonunda, Gülhane Gastroentoroloji Bilim dalına müşavir uzman olarak atandığım andan itibaren, çok büyük atılımlar yaptım. ERCP denilen safra yolunun endoskopik olarak görüntülenmesi işlemini Silahlı Kuvvetler’de ilk olarak ben yaptım. 1991 yılında Endoskopik ultrasonografiyi Türkiye'de ilk uygulamaya sokan benim. Bilim dalında, başarıdan başarıya koştuğumuzu bütün camia bilir. Güven Erkaya'nın teşhisini ben koydum. Kenan Evren'den, Necip Torumtay'a kadar birçok komutanın tanı ve tedavisini biz yaptık. Evet, suçlarımız bunlar mı?.. Ben, suçlarımla(!) ilgili hiçbir bilgi ve belgeye sahip değilim!.. Böyle hukuksuz uygulamalar, Orgeneral rütbesine gelmiş kimselere yakışır mı?.. Sayın Başbuğ; açıklamalarınız çok güzel, lâkin dayanağa muhtaç. Ben suçumu öğrenmek istiyorum!.. Sayın Başbuğ, Suçum neyse, delilleriyle birlikte bana lütfen bildiriniz!.. Bunu yapmazsanız, yani bana suçumu delilleriyle birlikte bildirmezseniz, bu tavrınızı elinizde hiçbir delil olmadığının ve hakkımda tamamen keyfî bir uygulama gerçekleştirdiğinizin delili olarak kabul edeceğim.”
DİNDAR OLDUĞUM İÇİN Mİ TSK’DAN ATILDIM?
Alper, “Siz gerçek ihraç sebebinizin ne olduğunu düşünüyorsunuz” sorusu üzerine şunları söyledi: “Efendim, 1990 yılında annemin arzusu ile Genelkurmay'dan izin alarak Hacc’a gitmiş olmam, hanımımın başörtülü olması ve ibadetlerini yapmaya çalışan bir Müslüman olmam dolayısıyla Ordu’dan uzaklaştırıldığıma inanıyorum. Ben yanlış düşünüyor olabilirim!.. Belki de benim bilmediğim bir sebep vardır ortada. Belki de gerçekten suç işlemişimdir de böyle söylüyorumdur!.. Eğer dinî hassasiyetlerimden dolayı uzaklaştırıldığıma dair inancım doğru değilse, Sayın Başbuğ; lütfen doğru olanı bana bildiriniz!.. Lütfen suçumu delilleriyle birlikte ortaya koyunuz!.. Bana, ‘İhraç sebebi dinle ilgili değil’ diyorsanız, o takdirde, neyle ilgili olduğunu, suçumun ne olduğunu lütfen siz açıklayınız. Ben de, ihraç sebebini soran vatandaşlara, sizin açıklamanızla karşılık vereyim.”
VAKİT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.