"Gn.Kur. ETÖ'cülere kalkan olmaktan vazgeçmeli"
Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Genelkurmay Başkanlığı'nın silahlı kuvvetleri içerisinde Ergenekon soruşturmasının derinleşmesini engelleyici tavır içerisinde bulunmaması gerektiğini söyledi.
Genelkurmay'da hazırlandığı iddia edilen eylem planının "Genelkurmay Başkanının direktifiyle, Bilgi İşlem Merkezi'ndeki Ergenekon yapılanması tarafından veya tamamen dışarda komplo niyetiyle" hazırlanmış olabileceğini dile getiren Tanrıverdi, 'Bu belge gerçek mi, değil mi?' ortaya çıkarılması gerektiğini, ama bunun Askeri Yargı ve idare incelemesiyle değil mutlaka onun dışındaki kurumlar tarafından da araştırılması gerektiğini vurguladı. Tanrıverdi, eylem planının altındaki imza dikkate alındığında esas planın lahikasına benzediğini belirtti.
CİHAN muhabirinin sorularını cevaplayan Emekli Tuğgeneral Tanrıverdi, "Bu belge gerçekten Genelkurmay Başkanlığı'nın insiyatifinde onların direktifinde mi hazırlanmış; yoksa gelişen Ergenekon meselesi içerisinde Ergenekoncuların Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) kendilerine sahip çıkmadığı izlenimi gün geçtikçe arttığından bir komplo mu yapılmıştır; bunun ortaya çıkarılması lazım." dedi.
Bunun hem askeri yargı hem de idari inceleme ile ortaya çıkmayacağını anlatan Tanrıverdi, her şeyden önce kademedeki komutanların yerlerinin değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Bilgi İşlem Şubesi'ndeki belgelere el konulması gerektiğini vurgulayan Tanrıverdi, araştırmayı Ergenekon savcılarının incelemesini istedi.
İkinci ihtimalin ilk günlerde daha kuvvetli olduğunu düşündüğünü anlatan Tanrıverdi, "Ancak sessiz kalınması, bu konuda idari tahkikat yapılıp neticesinin kamuoyuyla paylaşılmaması ve söylenen bir kısım meselelerde 'Bu direktif Genelkurmay Başkanlığı tarafından verilmemiştir' gibi herhangi bir beyanda bulunulmamasından dolayı bunun ciddi bir şekilde araştırılması gerekir. Genelkurmay, Ergenekon soruşturmasının silahlı kuvvetlerin içinde derinleştirilmesini engelleyen kalkan görevini yapmaktan vazgeçip, yardımcı olma konumuna geçmelidir." diye konuştu.
"DARBELERİN ÜÇ DAYANAĞI OLUR"
TSK'nın siyasetten çıkartılması gerektiğini dile getiren Tanrıverdi, darbelerin üç dayanağı olduğunu belirterek, bunları şöyle dile getirdi: "Birincisi yasal dayanakları, ikincisi kadrolaşma, üçüncüsü istikrar. İstikrar bozulursa, kadrolaşma da varsa darbe girişimleri, müdahale girişimleri olur. Bugün istikrar olduğu için ancak psikolojik hareketler türünde planlar ortaya çıkıyor. Bunu böyle kabul etmek lazım. Bu bakımdan hukuki dayanağın ortadan kaldırılması, siyasi iradenin insiyatifinde olmalıdır. Mesela MGK'nın yapısı, 5 tane orgeneralin bunun içerisinde olması, silahlı kuvvetleri siyasetin ortasına oturtuyor. Bunun yapısının mutlaka değiştirilmesi lazım. Genelkurmay, silahlı kuvvetleri içerisinde Ergenekon soruşturmasının derinleşmesini engelleyici tavır içerisinde bulunuyor. Bu tavır, bugüne getirdi. İçerdeki incelemenin TSK'dan bağımsız yargı, yani Ergenekon'u soruşturan savcılar tarafından meselenin incelenmesi, araştırılması lazım. Bunları bir vesile bilmek gerekir. Bu aksaklıkları, köklü değişiklikleri esas değişikliklere başlamak lazım."
Belgenin bir avukatının bürosunda bulunmasının da pek normal olmadığına dikkat çeken Tanrıverdi, birinci ihtimalin üzerine sivil toplum, hükümet, yargı ve TBMM; ikinci ve üçüncü ihtimalin üzerine ise askerî ve sivil yargı ile Genelkurmay Başkanlığı'nın gitmesi gerektiğini vurguladı.
"İMZA DİKKATE ALINDIĞINDA ESAS PLANIN LAHİKASINA BENZİYOR"
Eylem planının Genelkurmay Başkanı'nın emri, müsaadesi ve kontrolünde hazırlanmış olabileceğini ifade eden Tanrıverdi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Harekât Başkanlığı, hükümet direktifine göre Genelkurmay Başkanlığı düzeyinde savunma direktifleri hazırlayıp yayınlanmasında, harekat konseptlerinin belirlenmesinde, askeri stratejik konseptin hazırlanmasında, Kuvvet Komutanlıkları Harekat Planlarının koordine ve kontrol edilmesinde Genelkurmay başkanlarına yardımcı olan Genelkurmay II. Başkanı'na bağlı bir karargah ünitesidir. Harekat planlarında; söz konusu harekâtın kimler tarafından, ne maksatla, nerede, ne zaman, nasıl ve ne şekilde yapacağı sorularına, sistemli bir şekilde cevap veren esasları açıklanır. Planlarda esas plan 'Harekât Planı'dır. Bu planın uygulanabilmesi için ihtiyaç duyulan muharebe ve hizmet destek hususları ise harekât planının kendileri ile ilgili eklerinde belirlenir. Her bir destek faaliyeti bir ek ve eke ilişik lahikalarla açıklanır. Esas harekat planının altında komutanın, eklerinin altında başkanların, lahikaların altında da şube müdürü veya proje subaylarının imzası bulunur. Sözü edilen 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı' altındaki imza dikkate alındığında, esas planın lahikasına benziyor. Yani Harekât Başkanlığı, Genelkurmay Başkanı'nın emri altında, onun beyni durumundaki bir ünitedir. Bu ünitede Genelkurmay Başkanı'nın bilgisi dışında bir planlamanın olması düşünülmemelidir. Yukardaki bilgiler dikkate alındığında, Genelkurmay Başkanı'nın 14 Nisan 2009 tarihli Harp Akademileri konuşması bu ihtimali desteklemektedir. O konuşmasının laiklik, din ve asker ilişkisi bölümünde; tarif edilen parti ve cemaatler, ülkemiz için tehdit olarak değerlendiriliyor ise, bu kuşku, kamuoyu ile paylaşılmakla kalmayıp, bertaraf edilmesi için böyle bir plan hazırlattırılmış olabilir. Eğer böyle ise durum vahimdir. Güven ortamı bozulmuştur. Meşru yoldan tedbir alınmalıdır." (CİHAN)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.