Karakoç okuyana idam istenmiş

Karakoç okuyana idam istenmiş
İmam İbrahim Akar’ın 28 Şubat sürecinde, önceki gün devlet ve milletin temsilcileri tarafından son yolculuğuna uğurlanan Abdürrahim Karakoç’un şiir kitaplarını okuduğu gerekçesiyle görevden atıldığı ve id

Cuntacılar ve 28 Şubatçıların, önceki gün devlet ve milletin temsilcileri tarafından ebediyete uğurlanan Türk şiirinin usta kalemi yazarımız Abdurrahim Karakoç’tan hiç hazzetmedikleri biliniyordu. Bu zihniyetin 28 Şubat sürecinde, Karakoç’un şiir kitaplarına bile tahammül edemediği bugün ortaya çıktı. İmam İbrahim Akar, 28 Şubat sürecinde, Karakoç’un şiir kitaplarını okuduğu ve cenazelerde örgüt propagandası yaptığı gerekçeleriyle görevden atıldığını ve idam istemiyle yargılandığını söyledi.

JİTEM tarafından işkence gördüğünü ve cezaevine atıldığını ileri süren Akar, göreve iade istiyor.

“VUR EMRİ” VE “KAN YAZISI” KİTAPLARI SUÇ

“Postmodern darbe” sürecinde Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Şenköy beldesinde imamlık yapan İbrahim Akar, evinde bulunan Karakoç’un şiir kitaplarının suç sayılması skandalını Akit’e anlattı. Akar, 1997 yılında fişlendiklerini belirterek, “2000 yılında bir gece jandarma ekipleri tarafından evime baskın yapıldı. İmam olduğum için kütüphanem vardı. Orayı didik didik edip merhum şair Karakoç’un ‘Vur Emri’ ve ‘Kan Yazısı’ ile Arapça Hadis kitabı ‘Muhtasar Tergip ve Terhib’ kitaplarını suç delili olarak kabul ettiler. Beni kitaplarla beraber, eşim ve çocuklarımın gözü önünde alıp götürdüler” dedi.
Akar, sivil ve resmi giyimli bir grup güvenlik görevlisi tarafından götürüldükten sonra 7 gün boyunca işkence gördüğünü söyledi. İşkenceden sonra üç buçuk ay kalacağı cezaevine gönderildiğini belirten İmam Akar, Mardin Savcısı’nın köy muhtarını arayarak kitapları getirmesini istediğini, kitapları gördükten sonra da muhtara, “Bu kitaplar benim kütüphanemde de var. Bunlar suç olur mu?” diye tepki gösterdiğini aktardı.

DGM SAVCISI İSE İDAM İSTEDİ

Mardin’de DGM olmadığı için Diyarbakır DGM’ye sevk edilen soruşturma sürecinde İmam Akar üç buçuk ay cezaevinde kaldı. Cezaevinde bulunduğu sırada iddianamenin eline geldiğini belirten Akar, “İddianamede, cenazelerde örgüt propagandası yaptığım yazıyor ve kitaplardan söz ediliyor. Bu yüzden DGM savcısı idamımı istedi” ifadelerini kullandı.

İDAM İSTENDİ, İLK DURUŞMADA TAHLİYE OLDU

Akar, 3.5 ay sonra çıktığı mahkemede yaşananları da şöyle anlattı: “Savunma yapmak için ayağa kalktım. ‘Hâkim Bey, ben bir din görevlisiyim. Yüksekokul okumuş birisiyim. Yani cenazesini defnettikten sonra taziyeye gittiğim aile ile on dakika teselli etmek ne zamandır örgüt propagandası oluyor’ dedim. Hâkim, Diyarbakır DGM Savcısı’na döndü ve ‘Ne oluyor savcı bey, adamın idamı istiyorsunuz’ dedi. Benim avukat beni savunmaya kalktığı sırada hâkim dedi ki, ‘Onu savunmana gerek yok, o kendini savunmuş, başkasının yapmasına gerek yok.’ Sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım. Daha sonra da beraat ettim.”

GÖREVE İADE MÜCADELESİ VERİYOR

Dava sırasında imamlık görevine son verilen Akar, 12 yıldır görevine iadesi için çabalıyor fakat bir sonuç alabilmiş değil. 2000 yılında görevinden uzaklaştırıldığını vurgulayan Akar, şunları kaydetti: “Birçok dava açtım ama sonuç alamadım. Çünkü Diyanetin İşleri’nin 657 Memurlar Kanunu’na göre, ‘Din görevlisi olmasından dolayı halk nazarında itibarı kaybolduğundan görevine dönmesine imkân yoktur’ ifadesi hep karşıma çıktı. O süreçte Diyanet darbecilerin baskısı altında olduğu için bu maddeyi mahkemeye sunup göreve iademi engellediler. O dönemde hukuksuzca görevlerinden atılan askerler ve öğretmenler memuriyete geri alındı. Diyanet’ten bana sahip çıkmasını istiyorum.”



 TALHA ÇOLAK/AKİT  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.