Kültür bakanlığı işgalci konumunda
Ayasofya Cami’nin müzeye çevrilmesinin üzerinden 78 yıl geçti. Ancak bu karar hiçbir zaman vatandaşın vicdanında kabul edilebilir-makul bir değer ifade etmedi. Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinin ardından, fethin nişanesi olarak ‘Fethiye’ ismiyle camiye çevrilen Ayasofya 500 yıla yakın bir süre camii olarak kullanıldı. Ayasofya’nın bugünkü içinde bulunduğu durumdan rahatsızlıklarını dönem dönem çeşitli platformlarda gündeme getiren vatandaşların, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması yönündeki taleplerine, devletin çeşitli birimlerinden hep olumsuz cevaplar geldi.
VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NEDEN SUSKUN
Son olarak Başbakanlık Bilgi İletişim Merkezi (BİMER) yoluyla talepte bulunan vatandaşa, “Bakanlığımız Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne bağlı Ayasofya Müzesinin yeniden ibadete açılması talebini konu alan BİMER başvurunuz incelenmiştir” denilerek, Kültür Bakanlığınca cevap verildi. Vatandaşlar, başvurularını cevaplaması gereken kurumun Kültür Bakanlığı değil, Ayasofya’nın halen tapuda adına kayıtlı olduğu Vakıflar Genel Müdürlüğü olması gerektiğini düşünüyorlar.
KÜLTÜR BAKANLIĞI İŞGALCİ KONUMUNDA
Kültür Bakanlığı’nın verdiği cevap devamla: “Atatürk’ün başkanlığında yapılan 24.11.1934 tarih ve 2/1589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Anıt Müze” ilan edilen Ayasofya, o tarihten itibaren “Müze” olarak hizmet vermektedir. Anılan Bakanlar Kurulu Kararı halen yürürlükte olduğundan Ayasofya Müzesi’nin yeniden Camii veya Kilise olarak hizmet vermesi mümkün değildir” deniliyor. Bu konuda Kültür Bakanlığı’nın karar verme, hatta açıklama yetkisine sahip olmadığını düşünen vatandaşlar, daha ileri bir iddia ortaya atarak Kültür Bakanlığı’nın Ayasofya konusunda işgalci konumda olduğunu söylüyorlar.
NE SİYASET NE BÜROKRASİ NE YARGI ÇÖZÜM GETİREBİLDİ
Yıllardır, siyaset ve bürokrasinin bir çözüm getiremediği Ayasofya Camii ile ilgili ihtilaf, mahkemeler yoluyla da bir çözüme bağlanamadı. Çeşitli zamanlarda açılan davalar, ya yetkisizlik veya ret kararları alarak soruna bir çözüm getiremedi. Çözüm yolu, siyaset, bürokrasi ve adliyenin dışından; tarihçi bir bilim adamından geldi. Sorun bütün tazeliğiyle ortada iken, çözüm noktasında asıl görev sahibi olan merciin Cumhurbaşkanlığı makamı olduğu ortaya çıktı.
TARİHÇİ BİLİM ADAMI ÇÖZÜM YOLUNU GÖSTERDİ
İşte bu noktada ortaya konan bir görüş tüm bilinenleri altüst edecek gibi gözüküyor. Tarih uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, Ayasofya üzerinde söz söyleme ve yetki kullanma hakkının Türk milleti adına, Cumhurbaşkanlığı makamında olduğunu açıkladı. İstanbul’un fethiyle beraber Ayasofya’nın Sultan Mehmed’in mülküne geçtiğini hatırlatan Atabay, Hilafet ve Saltanat’ın kaldırılmasıyla birlikte bu yetkinin Devlet Başkanı olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na geçtiğini, Cumhurbaşkanlarının Türk milletinin malı olan tüm mülklerde olduğu gibi Ayasofya konusunda da her türlü yetkiyi üzerinde topladığını bildirdi.
Kültür Bakanlığı’nın Ayasofya ile ilgili açıklamada bulunmasının ve Ayasofya üzerinde yetki sahibi olmasının, yapının sadece sanatsal yönü ve bakım onarımıyla alakalı olduğunu belirten Atabay, TBMM’nin önümüzdeki dönemde birtakım vakıflarla ilgili bir çalışma içinde olduğunu da hatırlatarak, “Ayasofya’nın da bu tartışmaların dışında kalabilmesi mümkün değildir. Elbette gündeme gelecektir. Ancak daha önce de dediğim gibi Ayasofya üzerindeki tartışmalara son noktayı koyabilecek kurum Devlet Başkanlığıdır. Ancak iç ve dış tepkileri Cumhurbaşkanı’nın göze alabileceğini sanmıyorum” dedi.
AYASOFYA YASAL HAKLARINDAN VARESTE TUTULAMAZ
Bu bilginin ardından, vatandaşlardan gelen taleplerin BİMER tarafından ilgili yerler olan Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Cumhurbaşkanlığına yansıtılması isteniyor. Vatandaşların da direkt olarak Cumhurbaşkanlığına başvurabileceği hatırlatılıyor. Meclis’te yeni dönemde devletin bir şekilde el koyduğu tüm vakıf mallarının iadesinin sağlanacağı yönündeki kanun hazırlığını Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç açıklamıştı. Ayasofya’nın da her türlü itibarla bir vakıf malı olduğu, çıkarılacak kanun ve düzenlemelerden hiçbir şekilde vareste tutulmasının mümkün olmadığı, gayrimüslimlerden parası ödenerek dahi alınmış olan kilise ve diğer gayrimenkullerin teslim edildiği bir dönemde Ayasofya’nın da zincirlerinin artık kırılması gerektiği belirtiliyor.
Osman Yiğit / Yeni Akit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.