Melih Gökçek’e dair
Melih Gökçek benim arkadaşım. Bu yollarda beraber yürümüşlüğümüz vardır.
Cins bir kafadır. İstanbul’da Yeniden Milli Mücadele dergisinde birlikte çalıştığımız günlerde, Eminönü’nden bekar evimizin bulunduğu Üsküdar’a geçinceye kadar vapurda on tane proje ürettiğine tanık olmuşumdur. Ankara’da, tezgah üzerinde karpuz satarak üniversite okuduğu ve millet davası için “mücadele” ettiği günleri bilirim. Ekmeğini taştan çıkarır ve bir davası vardır.
Önce Keçiören’de, ardından üç dönem Ankara Büyükşehir’de başkanlık yapıyor. Ankara’da, Büyük Şehir’i kazanmak ve Mücadeleci- ANAP- Refah - AK Parti çizgisinde üç dönemdir orada ayakta kalmak, ancak Melih Gökçek orijinalitesinde bir adam olmakla mümkün olmuştur. Yiğidi öldür hakkını yeme. (Sevgili Bülent Arınç dostumuz, kesinlikle başarısız oluşundan değil, tamamen başka sebeplerle, Ankara’da, TBMM Başkanlığı’nda tutulamadı ne yazık ki...)
Melih Gökçek tutundu. Üç dönemin bir miktarı Refah’lı olarak geçti, son yılları AK Parti dönemine rast geliyor. AK Parti kurulurken Gökçek’in gel - gitleri oldu.
Tantan’lı, Ağar’lı Demokrat Parti hesabını yanlış bulmuştum, o zaman kendisine de söyledim.
Sonra AK Parti’ye geldi, AK Parti de kendisinden Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde hizmet aldı. Son 7 yılda ortak kaderi paylaştılar. Şimdi AK Parti tereddüt geçiriyor. Bu tereddüt AK Parti’nin Ankara hesabını da bozuyor, hâlâ adaylığı muhtemelse Melih Gökçek’i de yıpratıyor.
Tamamen yanlış bir görüntü. AK Parti Melih Gökçek’le ilgili kararını çok önceden vermeliydi. Seçim tarihi belli. Ankara belli. Melih Gökçek belli. 7 yıl birlikte yürümüşsünüz ve sorumlulukları paylaşmışsınız. Şimdi ne yapacaksınız?
Melih Gökçek, Ankara’da 15 yıldır Başkan. Ankara bir Melih Gökçek belediyeciliğini yaşamış ve dost - düşman burada belirli bir başarı elde edildiğini ifade ediyor. Melih Gökçek belediyeciliği, birçok AK Parti’li belediyeye örnek olmuş.
Demirel’in ifadesiyle siyaset Rodeo sanatına benziyorsa, Ankara’da Başkan olmak, en vahşi at üzerinde durmaya benzetilebilir ki, Gökçek, bunu 15 yıl süreyle başarmıştır. Ama siyaset ve devlet hizmeti söz konusu olunca “Mahkeme kadıya mülk değildir” öz deyişi de hep akılda tutulur. Şayet diyelim AK Parti liderliğinin içinden böyle bir ses geçiriyorsa...
Yani Melih Gökçek’in oldukça uzun görünen ve her siyasetçiyi yoracak “üç dönem”den sonra, yeniden aday olmaması yönünde bir eğilim varsa, bu, çok önceden, kendisi ile bizzat konuşularak, bir şekilde onore edilerek, en önemlisi, birlikte yaşanan zamanların hesabı paylaşılarak daha sağlıklı bir durum oluşturulabilirdi. (Bu AK Parti’de maalesef bir gelenek değil. Yazın Mehmet Elkatmış’la yaptığım bir görüşmede, ondaki burukluğa tanık olmuştum. Aday gösterilmemiş, ondan sonra da kimse onunla en küçük bir iletişim kurmamıştı. Ondaki duygu “Birlikte yürümüşlükler bu kadar mı anlamsızdı!” sorusuna yol açmıştı.)
Ya da tersi... “Melih Gökçek hâlâ diri bir adam. Göreve bir süre daha devam etsin, denebilirdi. CHP bir çok kurban isteyebilir. Ona her istediğini verirseniz ortada kimse kalmaz. CHP’nin gündeme getirdiği iddialar üzerine gidelim, ama her sunağa kurban sunmayalım” denebilirdi. Oysa şimdi yoğun bir tereddüt yaşandığı izlenimi veriliyor. Ve tereddütler, müthiş bir spekülasyon üretimine yol açıyor.
Ortaya yeni bir aday ismi çıkmadığı gibi, mevcut aday da, tereddüt değirmeninde öğütülüyor. Üstelik bu süreçte, CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun imajı cilalanıyor. Bu tereddütler ve muhtemel biçişle Kılıçdaroğlu’na Ankara’da sağlanan prim, onun İstanbul’daki adaylığını ve Kadir Topbaş karşısına “Üç dağı devirmiş adam” imajıyla çıkmasını hazırlıyor.
Bugünden söylemek yanlış olmaz: Eğer Ankara’nın başına bir şey gelirse, bunun sebebi, bugün sergilenen tereddütler olacaktır. Burada son söz olarak, hassasiyetlerini iyi anladığım, duruşuna her zaman çok önem verdiğim ve Gökçek konusunda karşıt tavır sergilediği bilgileri ulaşan Bülent Arınç’a bir not iletmek istiyorum: Şayet Melih Gökçek’in üstü çizilirse, o bildiğiniz medya dünyasının sözcülüğünü yaptığı odaklar, sizin TBMM Başkan Adayı gösterilmemenizden duyduğu sevinç kadar bir sevinç duyacaklardır. Ne garip ki durum böyle. Her şeye rağmen hayırlısını dileyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.