Serdar Arseven

Serdar Arseven

Sayın Atalay; “polis eşlerine başörtüsü yasağı” da ne oluyor

Sayın Atalay; “polis eşlerine başörtüsü yasağı” da ne oluyor

Ara dönemin “geçici” İçişleri Bakanı Muzaffer Ecemiş'in döneminde yayımlanan genelge uyarınca, “polis eşlerine” başörtüsü yasağı uygulanıyor...
Hâlâ uygulanıyor!..
Ak Parti iktidarı ile yedi seneyi idrak etmişiz neredeyse...
Ve geldiğimiz nokta:
Öğrenciler için hele “memureler” için başörtüsü serbestisi talep etmeyi neredeyse bırakmışız!..
“Katsayı” meselesinden bahsedildiği de yok handiyse.
“Kur'an kurslarında yaş sınırlaması”nın kaldırılmasına yönelik talepler unutuldu gibi...
Her dâvâyı “en çok savunur gibi görünenlere” boğduran “rejim”,
böyle meseleleri halletmeyi de “bu döneme” mi bıraktı ne?!..
İşte bu yazıdaki mevzu...
Polisleri seversiniz, sevmezsiniz başka...
Mesele o değil, irade meselesi!.
Bugün...
Bu dönemde, başörtülü polis eşleri, “sosyal tesislerden faydalanmak için” kart talep ettiklerinde engele takılıyorlar.
Kendilerinden, “başörtüsüz” fotoğraf talep ediliyor!..
Öyle bir fotoğraf temin edip verecek olsalar, bu sefer de tesislerin kapısında “engelleniyorlar!..”

Hayır, kimseyi tahkir etmeyeceğim; lâkin bir gerçeğe dikkat çekmek durumundayım:
“Mini etekli polis eşi” için her şey serbest!..
Polis sosyal tesislerinde, fal açan, konken oynayan polis eşleri için dert yok!..
Buralar çok ucuz;
Dışarıdaki “bir bardak” parasına buralarda “beş çay” içebiliyorsunuz...
Bir kilo kuru pasta, 2 ytl.
Bir kilo yaş pasta, 4 ytl.
Piyasanın onda biri!..
Bakımlı yerler, hizmet de fena sayılmaz.
Doğrusu ben, TSK'nın sosyal tesislerindekilerin binde birine dahi tekabül etmeyen bu ayrıcalıkları polisler için çok görmüyorum.
Son derece stresli bir iş yapıyorlar; tatilleri, izinleri, mesai saatleri belli değil.
Çoğunun geçim sıkıntısı içinde olduğunu biliyorum; arada “işini bilenler” çıksa da büyük bölümü geçim derdinde.
Dolayısıyla...
Bu kesime ufak tefek sosyal tesis imkanlarının sağlanmış olması güzel.
Kötü olan, çirkin olan “ayrımcılık”!..
Bu konuda, her gün çok sayıda polis memurundan şikâyet alıyorum...
İçişleri Bakanı olsam, ya da ne bileyim elimde en ufak bir imkan bulunsa bu “ayrımcılığa” anında son vereceğim de...
Elimden ne gelir!..
İşte, buradan yazmak ve Sayın Bakan'a “tepkileri” iletmek...
Evet, dün bunu yaptım.
“Mesele”yi ve “tepkiler”i münasip kanaldan Sayın Bakan'a ulaştırdım!..
Hoş, Sayın Bakanımızın da böyle bir konudan habersiz olması beklenmemeli!..

İfade ettiğimiz gibi;
“Haber”leşme faslı tamam.
“Çözüm”e gelince...
Bakanlığın “Ecemiş genelgesi”ni iptal etmesi söz konusu olabilir mi?..
Bundan önceki Sayın Bakan'a bu konu arz edildiğinde; “Medyayı benim üzerime mi getireceksiniz!” tepkisi söz konusu olmuştu da...
Bilemiyorum; “korku duvarı” bu sefer aşılabilir mi?..
“ADAMLAR ADAM ABİ!..”
Bir başka mevzu:
Yerel seçimi kazanan CHP'lilerin, ilk icraat olarak “HAK-İŞ” üyesi işçileri karşılarına aldıklarını, baskı ve tehditlerle DİSK'e geçirttiklerini yazmıştık ya;
Dün sabah, Hak-İş Başkanı Salim Uslu ve Hizmet-İş Başkanı Mahmut Arslan aradı.
Mesajları ortak:
“CHP'lilerin adamlarına sonuna kadar sahip çıktıklarına dair tespitinize aynen katılıyoruz!..”

Efendim,
Ben aynı noktadayım....
“Davalarını” militanca savunan CHP'lilere kızmıyor, aksine alkışlıyorum!..
Ben, dâvâsına sahip çıkan adama saygı duyarım!..
Birileri, “ezik-büzük” ruh halleriyle “ona buna çalışırken”; adamlar çatır çatır “DİSK”e kazandırıyorlar!..
Ve böyle yaptıkları için de bizlere “adamlar adam abi” dedirtiyorlar!..
Utanan utansın, utanması olmayan dilediğini yapsın!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi