Mahallenin genç kızı da küfretti bize!

Mahallenin genç kızı da küfretti bize!

Baykal'ın adamları dumura uğrattı

Baykal'ın 'seks kasedi' bizim mahallenin kalemcilerini dumura uğrattı. Dumura uğramaları Baykal'ın böyle birşey yapacağına inanmamalarından değil, Baykal'ın karşı mahalledeki adamlarından beklenen 'övgü'yü alamamalarından kaynaklanıyor. Zira, bizim kalemciler karşı mahallenin övgülerine mazhar olmak için onlardan önce davranıp, kaydın yayınlandığı sitelerden biri olan Habervaktim'e “Kimsin Ulan Sen?”, “Alçaklık, şerefsizlik” diye öne atıldı.

Meksika sınırında dolaşmış genç bir çocuk da Vakit'e kesilen general cezasına atıfta bulunuyor ve “Ceza kötü ama niye bu kaydı yayınladı?” diye hesap soruyordu. Başkaları da aynı şekilde hem Vakit'e kesilen cezaya hem de bu ses kaydına birlikte atıfta bulundu. Sanki “Böyle yaparsanız cezayı hakettiniz” demeye getiriyorlardı. İyiki habervaktim kaydı yayınlamış yoksa kimse Vakit'e verilen cezayı hatırlamayacaktı!

Ama barış dönemlerinde (kaset ortaya çıkmadığı dönemde) bu arkadaşlar Vakit'e kesilen cezadan hiç bahsetmediler. Üstelik kasedin Vakit'le hiçbir ilgisi yok. Vakit ayrı, Habervaktim ayrı. Dilipak'ın dediği gibi yine Vakit çevresinden ama Vakit'le sınırlı değil. “Aykırı” genç bir kızımız da karşı tarafın ablalarından 'aferin' almak için Vakit'e etmediği laf kalmadı. Habervaktim ve Vakit'e “Şerefsiz, alçak, kimsin ulan” gibi ağır ifadelerle hakaret eden bu 'bacı' ve kardeşlerimizin kimisi de İslam'dan örnekler vererek bu kaydı yayınlayanların (yani habervaktim'in) günah işlediğini ima ediyordu. Mahallenin 'sosyolojik derinlikli' büyük ağabeylerimizden biri de “Ayıpların örtülmesi” konusunda ayet ve hadislerle bu kaydı yayınlayanların (Metacafe'yi kastettiğini zannetmiyorum) günah işlediğini yazdı.

Mahallede bunlar olurken, bizimkilerin 'korku-kompleks' karışımı bir hisle takip ettiği Baykalcı mahalle herkesi şaşırttı. Önce, yazılarındaki ifadelerin yüzde 50'isi “Alçak pusucu, şerefsiz” olan bizim mahallenin eski müdavimlerinden biri “Bu haberdir” dedi. Ardından ötekiler “Bu her yerde haberdir” dedi. Bu doğal olarak bizimkilerin beklediği bir cevap değildi. Onlar “Bak biz Baykal'a nasıl sahip çıktık” aferini beklerken, karşılarında farklı birilerini buldular. Eğer öyle olmasaydı, bizim mahallede kadın erkek daha çok kişi habervaktim'e karşı 'şerefsiz, alçak' ifadeli koroya katılırdı. Biz yine de bu arkadaşlarımızın bize 'şerefsiz, alçak' demesine cevap vermiyoruz, zira bu arkadaşlarımızın her biri 'okumuş, terbiyeli' insanlar!

Peki ya öteki mahalle, daha doğrusu ana mahalle? Baykal haberinin yayınlanmasından sonra bir kısmı “Radikal Dinci”, “Radikal İslamcı AKP yanlısı” gibi ifadelerle haberlerine giriş yaptı, bir kısmı da 'İslam'da bu görüntüleri yaymak var mı? Siz Müslüman değilsiniz” diye bize din dersi verdi. Anlayamadığım, bunların aynı anda bizi hem 'Radikal Dinci' hem de 'Müslüman değilsiniz' ilan etmesi...Bunlar hadi neyse, istedikleri zaman istedikleri tanımlamayı yaparlar, peki ya bizim mahalleye ne demeli?

Hatırlıyorum da öteki mahalleden bir iki kalemci “Bunlar da biat kültürü olduğu için yandaşlık yapıyorlar. Din ve medya bir anda olmaz” eleştirilerine bizimkiler, “Vay nasıl olur. Biz de biat kültürü yok. Biz gazeteciliği dine karıştırmıyoruz” diye savunmada bulunmuştu. Ama aynı beyler, bugün bize “Dinde böyle birşey var mı. Bu ahlaksızlık” diye hesap soruyor. Bizimkisi ahlaksızlık, Baykal'ın ki ahlak. Bizim vergilerimizle maaş alan iki kişi bize hizmet etmek yerine kendi zevklerine hizmet ediyorlar ama ahlaklılar öyle mi? Bu beyleri karşı mahalledeki kalemlerin yanısıra Baykal da dumura uğrattı. Baykal'a karşı 'acıma, şefkat' yazılarından sonra Baykal da çıkıp 'AKP var bu komplonun arkasında' demesin mi!

Velhasılı kelam, Baykal'ın seks kasedinden sonra kimisi bize 'din' dersi verdi, kimisi bize 'ahlak' dersi verdi. Üstelik her gün gazete köşelerinde büyük günahlardan biri olan 'dedikodu' yaptıkları halde...Bir yandan ahlak ve din dersi veren beyler, bir yandan da küfretti bizlere. .Onların hoşlandığı ve sıkça kullandığı kelimelerle özetlersek: Yaşadıkları paradoks, içinde bulundukları  kişilik metamorfozunun analitik tetkike ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi