Gazze yolcuları-küçük notlar, büyük dersler
Gazze yolcuları üzerine küçük notlar, büyük dersler!
Gazze gönüllülerini -Gazze sevdalıları da diyebiliriz- taşıyan Mavi Marmara görünürde hedefine ulaşamadı. 9 şehit, onlarca yaralı var.
Fakat… Hani ağzında bir damla suyla görülen karıncaya sormuşlar:
-Nereye?
Demiş ki, “İbrahim’in ateşini söndürmeye!”
Akılsız karınca diye düşünmüş soranlar:
-Ağzındaki bir damlacık suyla mı!
“Olsun” demiş, ne yaptığını bilen bir edayla, “İbrahim’in yanında olduğum bilinsin yeter!”
Ey Gazze yolcuları! Karınca misali Gazze’nin yanında olduğunuz bilindi ya…
Üstad’ın deyişi ile “Hedefe varmayan mızrak utansın!”
Kaldı ki, yardımlar ulaşmasa da Allah’ın izniyle hedefe ulaşılmıştır, fazlasıyla…
Kervan düştü yola; arkası mutlaka gelecektir.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz, Gazilerimize şifa… Gazze Gazanız mübarek olsun!
Siz, insanlığın ölmediğini gösterdiniz. Vicdanların karardığı bir dünyada, vicdanların ölmediğini… Tutuşturduğunuz meş’ale, kutlu bir mücadelenin, aydınlık yarınların muştusu gibi… Siz, ölü toprağı serpilmiş ümmetin silkinişi oldunuz.
Yalın kılıç, kelle koltukta giriştiğiniz ölüm yolculuğu, İsrail’in pis propaganda çarklarını kırdı. Siyonist haydutların vahşi saldırganlığı ne ilkti aslında ne de son olacak belli ki… Ama dünya duymuyordu feryatları, görmüyordu vahşeti, üç maymunu oynayıp bilmezlikten geliyordu hep. Şimdi İsrail kalemşörlerinin bile diyeceği bir şey kalmadı; bu pervasızlık karşısında. Karartma bu defa fayda vermedi.
Kendini dünyanın hakimi zanneden Siyonist Yahudi bir anda yalnızlığı hissetti iliklerinde. Dünyayı dar ettiniz onlara. Meydanın boş olmadığını gördüler. Bırakın utanç duvarlarını, Çin Seddi örseler kâr etmeyecek. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak artık. Mücadelenin fitili ateşlendi bir kere.
Yahudi’nin gücünün fena halde mitleştirildiği ortaya çıktı. Korku dağları yıkıldı. Eskiden inancı kavi olmayanlar Allah’tan çok Yahudi’den korkardı. Şimdi zillet içinde yaşamaktansa, izzet içinde ölmek yeğdir anlayışı kabul görmeye başladı.
Ümmet birleşmez zannedenler yanıldı, Filistin meselesi, bütün ümmeti ve hatta insanlıktan az biraz nasibi olanları birleştirdi.
Türkler bir asır sonra, Ortadoğu’ya yeniden döndü. İslami ve insani sorumluluğunu yeniden hatırladı. Mirasına sahip çıktı. Arslan kükremiştir bir kere; kedi saldırganlaşsa ne çıkar!
Yahudi lobisini karşısına almak Türkiye’ye bir fatura çıkartılması demektir. Türkler, fatura çıkacak diye, bu insanlık ve İslamlık vazifesinden kaçınamaz, kaçınmamalıdır. Kaldı ki, asıl fatura İsrail’e ve Yahudi lobisine çıkacaktır. Bunu da onlar düşünmelidir.
Yardımların İslami ve insani diye ayrılamayacağı anlaşıldı. İsrail propagandası bu defa tutmadı. Meraklanmayın, İslami olan, insanidir zaten.
Her İsrail eleştirisi antisemitizm değildir. İkinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan mağduriyet, İsrailli haydutlara zulüm yapma hakkı vermez. Mağdurluk, mağrurluk sebebi olamaz.
Barış, soyut ‘barış’ söylevleri ile gerçekleştirilemez, İsrail’in keyfine, inisiyatifine bırakılamaz.
İsrail’in eline, nükleer silahlar dahil her türlü silahı vermek, delinin eline sopa vermekten farksızdır. Haydutların sicili bozuk ve kabarıktır. İran’ın nükleer enerji girişimleri engellenirken, İsrail’in nükleer silahlara sahip olmasına göz yummak, hem haksızlık ve adaletsizlik, hem çifte standart ve hem de aymazlığın daniskasıdır.
Türkiye’nin İsrail’e dostluğu, Müslümanların menfaatine olmamıştır. Filistinlilerin Gazze’ye hapsedilmesi .bile engellenememiştir. Araya kan girmiştir şimdi; bundan sonra istense de ilişkiler eskisi gibi olmaz. Hani meşhur hikayedir; sen de evlat acısı, ben de kuyruk acısı olduktan sonra…
Ama İsrail’in dostluğunu kaybetmek üzülecek bir şey de değildir. Biri yönüyle bu iyi olmuştur; Türkiye’nin dostluğu Filistinlilere özgürlük getirmemiştir, umulur ki, düşmanlığı -mesafeli duruşu mu demeli- caydırıcı olur.
Türkiye’nin kararlı tutumu, Batı’nın İsrail’e haddinden fazla yüz vermesini engelleyebilir. İsrail bu pervasız saldırganlığında artık eskisi gibi yüz bulamaz. Batı hiçbir şey olmamış gibi yapmaya, İsrail’i şımartmaya devam ederse, Türkiye ve İslam dünyası ile arası bozulur. Herhalde, böyle bir kamplaşmayı ve İslam dünyasını kaybetmeyi göze alamazlar.
PKK’nın İsrail beslemesi olduğu artık anlaşılmıştır. Aynı saatlerde İskenderun limanına yapılan saldırı, İsrail saldırganlığı kadar, mide bulandırmıştır. Türk devleti herhalde bu pis işbirliğini not etmiştir. Kürt kökenli vatandaşlarımızın da İsrail’le iş tutulmasından mideleri bulanmış olmalıdır.
İHH’yı ve değerli Başkanı Bülent Yıldırım’ı canı gönülden kutlamak gerekiyor: İslamlığımızın da insanlığımızın da onurunu kurtardınız.