Sivil generaller rahatsız...

Sivil generaller rahatsız...

Kimsenin sorduğu yok ama onlar, her fırsatta bir “sivil darbe” saçmalığının arkasına sığınarak, “ülkeyi
nasıl daha fazla gererim”
oyununun başrol oyuncusu olmak için yırtınıyorlar. Nereye ve kime
yaranacaklar artık o da belirsiz ya…

Hala bir “askeri darbe” olur mu diye medet umanların şimdi sahneye koyduğu “3 General” oyununu
hayretle izliyoruz.

Şaşırdık mı, elbette ki hayır.

Bu bir ilk değil… Cumhuriyet tarihinin askeri darbelerle lekelendiği ilk yıllardan bu yana birileri hep bu
oyunun figüranlığına soyunmuştur.

Ancak bugünün en farklı yönü, apoletlilerin değil, sivil generallerin kendilerini adeta yırtarcasına
haykırmaları: BU BİR SİVİL DARBEDİR, TSK YIPRATILIYOR

Hangi TSK?

Saçmalıklarla dolu tepkilerini peş peşe sıralarken bu soruyu kendine soran var mı?

Darbe planlarının yuvası olmuş bir TSK mı?

İçinde, kendi insanına karşı savaş uçaklarını havalandırarak, cami bombalamayı düşünenlerin
bulunduğu bir TSK mı?

“Millete komplo” planlarının yapıldığı bir TSK mı?

Adları “Heron” skandallarına karışan üst düzey rütbelilerin bulunduğu bir TSK mı?

Kendi döşediği mayınla Mehmetçiğin şehit olmasına neden olan komutanların bulunduğu bir TSK mı?

Üst düzey siyasetçilere yönelik suikast planlarıyla gündeme gelen, kozmik odalar aranırken, en
tepedeki ismin “ben izin vermesem nah girebilirler” dediği bir TSK mı?

Canının istediğini “akredite” eden, sırf gerçekleri yazıyor diye canının istemediğini düşman ilan eden
bir TSK mı?

Saymak la biter mi? Bunun gibi daha neler var…

Yıpranan, yıpratılan TSK hangisi?

Bugün tartıştığımız şey Türkiye’nin her yönüyle normalleşmesi ise, çağdaş toplumlardaki gibi her
kurumun kendi görevini yapması ise, çürüklerin ayıklanması, her kesin kendi görevini yasaların
belirlediği çerçevede kullanılması neden “yıpratma” olarak algılanıyor?

Terörle mücadele dururken, insanların evlerine girerek fişleme yapan, namazı, Kur’an’ı, başörtüsünü
en büyük tehlike olarak gören bir zihniyet, nasıl olur da “yıpratılıyor.”

Hayatı boyunca darbe ile yatıp darbe ile kalkanlardan normalleşmeye destek vermelerini beklemek
büyük saçmalık olur elbette. Ama dünyanın değiştiğini, artık gizli-saklının kalmadığını, herkesin hesap

verebilir olması gerektiğini neden anlamamakta ısrar ediyorlar?

Bir zamanlar canları sıkıldıkça, başları sıkıştıkça koşa koşa gittikleri sandıklardan tokat üstüne tokat
yiyenler şimdi sandıksız bir düzen beklentisi içine girdiyse vay halimize…

Televizyon ekranlarını “sözde” uzmanlarla dolduran örümcek beyinliler, yeniden milleti
uyutabileceklerini, oynadıkları bu kirli oyunun başarılı olacağını mı düşünüyorlar?

Ben inanıyorum ki, TSK da kendi içinde bir temizliğin gerekli olduğunu düşünüyor. Her ne kadar
birilerinin kışkırtmasıyla çatlak sesler yükseliyorsa da, TSK’nın zedelenen imajının yeniden onarılması
için bundan böyle çok daha dikkatli davranmak gerektiğini biliyorlar.

Bence TSK, son gelişmelerden büyük bir rahatsızlık duymuyor. Rahatsızlığı çıkartanlar, rahatsızlık ve
gerginlik varmış gibi gösterenler sivil generaller…

Sivil generaller, sallanan tahtlarını, ellerinden kaçan rant kapılarını yeniden elde etmenin, milletle
aralarına koydukları uçurumların yeniden derinleşmesinin peşinde.

Yıllarca “demokrasi” ve “insan hakları” diye haykıranların, bu yolla milleti kandıranların şimdi “sivil
darbe”
diyerek gerçek yüzlerini göstermelerine şahit oluyoruz.

Hükümet bir inisiyatif kullanmıştır ve bunun neden olduğu şaşkınlık psikolojisi, birileri tarafından farklı
yerlere çekilmektedir.

Dilerim, milletimiz bunu iyi görüyordur ve bundan iyi bir ders çıkartır…

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi