Cezaevinde unutulan ülkücüler
12 Eylül darbesinin ardından idamla yargılanan fakat cezaları müebbete çevrilen tutukluların neredeyse tümü dışarıda artık.. Birkaçı hariç.. Az bilinen bu mesele, bugünlerde Ankara’nın üzerine en fazla kafa patlattığı meselelerden biri..
¥
Hatırlayalım isterseniz.. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal, bir af kanunu çıkardı.. Kanunda, “12 Eylül’de idam cezası alanlar, 10 yıl cezaevinde kalmışsa iyi hallerine bakılmaksızın tahliye edilir.” Hükmü yer alıyordu.. Ancak kanunun çıkmasının hemen ardından kurulan DYP-SHP koalisyon hükümetinin Adalet Bakanı Seyfi Oktay, bu maddeyi ülkücülere göre revize etti.. Yasada sözü edilen “10 yıl cezaevinde kalmışlarsa” ifadesi, “her idam cezası karşılığı 10 yıl cezaevinde kalmışlarsa” şeklinde değiştirildi.. Peki ama neden, “ülkücülere göre revize etti” diyoruz.. Söyleyelim. Bir kavga düşünün, iki tarafın da silahı var. Aynı anda ateşliyorlar. Karşı gruptan birilerinin ölümüne sebep oluyorlar. İkisi de hakim karşısına çıkıyor. Ancak biri TCK 313/314’ten yargılanıyor, biri ise 146’dan.. Dolayısıyla, suç aynı olsa bile cezası aynı olmuyor.. Yargılama neticesinde, ülkücüler, işledikleri her suçtan ayrı ayrı idam cezasına çarptırılıyor, solcular ise tek suç işlemiş gibi işlem görüyor..
Buna birkaç örnek; 19 Eylül 1979’da, Adana’da 6 öğretmeni öldüren Dev-Yol’cular, 21 Şubat 1980’de Kerkenez kardeşleri öldürenler ve 19 Mart 1978’de Ümraniye’de işçileri kurşunlayan TİKKO’cular, 1991 Affı’nda serbest kaldılar. Neden? Haklarında tek idam cezası verilmişti çünkü.. Ülkücülerin ise önemli bir kısmı bu yasadan faydalanamadı.. Çünkü onların idam cezaları, işledikleri suç kadardı.
¥
Ardından, “Rahşan Affı” çıkarıldı. Bu defa bu yasanın cezaevindeki ülkücüleri kapsayacağı zannediliyordu. Ancak olmadı.. MHP’nin cesur yürek milletvekili Orhan Bıçakçıoğlu ile merhum Mehmet Gül her ne kadar tasarının, genişletilmesi için uğraşsalar da, Devlet Bahçeli, koalisyonun çatırdamasından çekinerek, metnin geldiği gibi geçmesi için elinden geleni yaptı. Nitekim Çiller de kenardan; “eğer ülkücülerin yararlanacağı hale getirirseniz, Apo da dışarı çıkar haberiniz olsun” diye gaz verdi. Sonuç itibariyle Rahşan Affı da, cezaevinde unutulan ülkücüleri dışarı çıkarmaya yetmedi..
¥
Şimdi CMK 102. maddenin yılbaşından itibaren yürürlüğe girmesiyle birlikte hırsızı uğursuzu serbest kalınca, cezaevinde unutulan ülkücüler bir kez daha hatırlandı. Muhsin Kehya, Bünyamin Adanalı, Ünal Osmanağaoğlu, Kemalettin Koca, Caner Erdinç ve Mahir Kavalcı... (Teyit edemedim ama bir de İsmail Bandırmalı var galiba) Yapılacak bir yasal düzenlemeyle bu kişiler, ailelerine kavuşabilir.. (artık dışarıda kimleri varsa) 20’li yaşlarında cezaevine giren bu 6 kişi, şimdilerde 50’lerine gelmiş durumda. Eğer müdahale edilmezse, hayatları cezaevinde son bulacak.
¥
12 Eylül’de yapılan referandum, 12 Eylül ile hesaplaşma olmayacak mıydı? E sandıktan evet çıktığına göre, neden hesaplaşmıyoruz? 12 Eylül ile ancak; haksız yargılamaların, denge olsun diye idam edilen gençlerin hesabını sorarsak hesaplaşmış olacağız. Ya da yıllarca cezaevinde yattıktan sonra, suçsuz bulunup serbest bırakılanların hesabını sorarsak.. Ya da haksız yere yıllardır cezaevinde yatanların hesabını sorarsak. Gerçek bir hesaplaşma, ancak o zaman mümkün olabilir..
Kalın sağlıcakla.