D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

İslâm Şairi’ne yazdırılan millî marş

İslâm Şairi’ne yazdırılan millî marş

Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilişinden 90 sene sonra hâlâ aynı heyecanla okuduğumuz İstiklâl Marşı, edebiyatımızın çok bilinen, tanınan büyük bir şairi tarafından yazılmıştır. Mehmed Âkif, 1920’li yıllara gelindiğinde münhasıran “İslâm şairi” olarak anılan meşhur bir şahsiyettir. Bu sıfatın onun için ne zamandan beri kullanıldığını henüz tespit edebilmiş değiliz. Fakat Ankara’ya davet edildiği zaman böyle anıldığını ve bilhassa bu sebeple davet edildiğini tereddütsüz söyleyebiliriz.
Mehmet Âkif, Millî Mücadele için Ankara’ya davet edilen ilk edebiyatçıdır. İstanbul’un işgalinden sonra Meclis-i Meb’usan dağılmış, Ankara’da Milli Mücadele’nin yürütülmesi için Büyük Millet Meclisi’nin açılması kararlaştırılmıştır. 1920 yılının Nisan ayı başlarında Mehmet Âkif’i ziyarete gelen Ali Şükrü Bey, (Mustafa Kemal) Paşa’nın onu Millî Mücadele’nin manevî cephesini kuvvetlendirmek için Ankara’ya davet ettiğini haber vermiştir.
Mehmed Âkif, daveti kabul etmiş ve Ali Şükrü Bey’le birlikte Ankara yoluna düşmüştür. Mehmet Âkif’in Ankara’ya geldiği, Mustafa Kemal Paşa tarafından yayınlanan Hâkimiyet-i Milliye’nin 28 Nisan 1921 tarihli sayısında haber olarak yer almıştır. Bu haberin başlığı ve muhtevası Mehmed Âkif’in hangi sıfatla (ve maksatla) çağrıldığını ortaya koymaktadır: “İslâm Şairi Akif Bey”.
81 kelimelik haberde “İslâm şairi” ibaresi başlık hariç 3 defa kullanılmaktadır. Bir defa da “şair-i hakîm-i İslâm” (İslâm’ın bilge şairi) tamlamasına yer verilmektedir. Böylece 81 kelimelik metnin sekizde biri bu tanımlamaya ayrılmıştır. Mehmet Âkif ayrıca “pek hassas ve ulvî İslâm şairi”dir. Ayrıca güzide (seçkin) İslâm şairidir. Hamiyet-i diniye ve gayreti vataniyesi vardır. İlim ve bilgelik sahiplerinin en ileri gelenlerinden seçkin bir şahsiyettir.
Metnin üçte ikisi Mehmed Âkif’i öven, yücelten ibarelerden oluşmaktadır.
Bu haber metninde İslâm merkezî yeri işgal etmektedir. Haberde Mehmed Âkif’in Millî Mücadele için önemi, neredeyse din-İslâm etkeninin önemiyle paralel bir konumda görülmektedir.
Mehmet Âkif Ankara’ya İslâm şairi olarak davet edilmiştir, bu sıfatla dergisi Sebilürreşad’ı Ankara’da yayınlamıştır. Sebilürreşad Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin verdiği tahsisatla yayınlanan iki organdan biridir. Hakimiyet-i Milli’ye bizzat Mustafa Kemal Paşa’nın yayınına ön ayak olduğu bir gazetedir. Mehmet Âkif’in dergisi ise, Meclis zabıtlarındaki tanımlamaya göre, “Sebilürreşad ceride-i İslâmiyesi” yani Sebilürreşad İslâmî gazetesidir.
“Sebilürreşad İslâmî gazetesi” Büyük Millet Meclisi tarafından bastırılarak Anadolu’nun her tarafına dağıtılmış, cephe gerisine olduğu kadar cephelere de gönderilmiştir.
Mehmet Âkif, bir taraftan “İslâm şairi” sıfatıyla Anadolu’nun muhataralı bölgelerine halkı irşad (aydınlatma) maksadıyla gönderilirken, onun Ankara’da bulunuşuna resmiyet kazandırmak için milletvekili olmasının da arzu edildiği anlaşılmaktadır.
Mehmet Âkif, Biga ve İzmit halkı tarafından da seçilmiş olmakla beraber, Burdur milletvekili olmak istemiştir. Burdur’da seçimin olumsuz bir sonuç vermemesi için, M. Kemal Paşa’nın Konya’daki kolordu kumandanı Fahreddin (Altay) Bey’i telgrafla uyardığı bilinmektedir.
Mehmet Âkif Burdur’dan Milletvekili seçildikten sonra, Büyük Millet Meclisi, oybirliği ile onu Burdur meb’usu olarak kabul etmiştir. 5 Haziran 1920 tarihli bu kabulden sonra Mehmed Akif, 1. Büyük Millet Meclisi’nin kayıt defterine “İslâm Şairi Mehmed Âkif Bey” olarak kaydedilmiştir.
Günü geldiğinde de İslâm Şairi Mehmed Âkif Bey’den milletin İstiklâl Marşı’nı yazması istenmiştir!
Dönemin ünlü şairleri içinden neden Mehmed Âkif seçilmiştir? Abdülhak Hamid’i, Cenap Şehabettin’i, Ahmet Haşim’i şiir tarzları itibarıyla bir kenara bırakalım, Ziya Gökalp, Celal Sahir, Enis Behiç, Süleyman Nazif gibi milli şiirleri ile tanınan isimlerin, bilhassa Türkocağı çevresinin “milli şair” olarak yücelttiği, Hamdullah Suphi’nin çok değer verdiği Mehmet Emin’in (Yurdakul) hatırlanmaması ilgi çekicidir.
Bu isimlere çok fazla şiiri yayınlanmış olmasa da şöhretli bir isim olan Yahya Kemal’i, daha genç nesilden Faruk Nafiz’i, Orhon Seyfi’yi, Yusuf Ziya’yı (Ortaç) ekleyebiliriz.
Buna karşılık dini hassasiyeti bilinen, “İslam şairi” olarak bilinen Mehmed Âkif üzerinde ısrar edilmesi açıklanabilmiş değildir.
Bunun sebebini, dönemin şartlarında arayabiliriz. Batı’nın o sırada çok yakından hissedilen ezici baskısı karşısında, en Batıcı olanlar, dine uzak duranlar dahi millet vakıasını, milleti yaşatan değerleri daha objektif olarak görmek mecburiyetinde kalmışlardır. Bunlar da Meclis’teki oylamada çok güçlü bir dini muhtevaya sahip olan İstiklal Marşı’na oy vermişlerdir.
Mehmet Âkif gibi, iman salabeti bilinen bir şairin milletin hissiyatına tercüman olabileceği hususunda şüphe olmadığından, yazacağı şey bilinerek talep edilmiştir.
Bu talebin onun şiirini beğenen Hamdullah Suphi ile sınırlı olduğu fazla akla yatkın görünmüyor. Başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, Milli Mücadele’nin yönetici ekibinin marşı beğendiklerini, görüşlerine yansıtan bir gazete olan Hakimiyet-i Milliye’nin birinci sayfasında çerçeve içinde yayınlanmasından, ihsas-ı rey olan bu yayından sonraki süreçte, Hamdullah Suphi’nin yine “reyimi açıklıyorum” diyerek, aynı yönde ihsas-ı reyde bulunmasından, seçilmiş diğer şiirleri bir yanı bırakarak sadece Mehmet Âkif’in şiirini okumasından ve kabul oturumunda da ne kadar tartışılırsa tartışılsın, Mehmet Âkif’in şiiri dışındaki şiirlerin oylatılmamasından çıkarabiliriz.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi