Dokunulmazlık Açılımı Şart!
BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması ile alakalı tartışma dönemlerinde, ‘Var mı demokrat ve medeni ülkelerde bir örneği?’ diyen kozmopolit Truva Atları’nın pes bahanelerini ağızlarına tıkan bir örnek yaşandı geçtiğimiz günlerde… Medeni Almanya, dört milletvekilinin sırf nükleer karşıtı eyleme katıldıkları için “suça teşvik”ten dolayı dokunulmazlıklarını kaldırdı. Lakin bizim meclisimizdeki ‘legal teröristlerin’ milletin gözünün içine baka baka önceden tasarlanmış bir şekilde teröristlerle kucaklaşması, terörü meşru görmesi/göstermesi, tüm Kürtleri devlete karşı silahlanmaya çağırması, güvenlik güçlerini darp etmesi sonucu dokunulmazlık dosyalarının Başbakanlık tarafından TBMM Başkanlığı’na gönderilmesi karşısında ortalığı ayağa kaldıranlar ne kadar da pişkin!
Milli olan, Türkiye ve Türk ile alakalı olan her şey çok rahatlıkla faşistlikle ve ırkçılıkla suçlanabiliyor bu günlerde! “Demokrasi” ve "insan hakları" kavramının, artık hep suçlular ve hainler için kullanıldığında anlamlı olduğunu düşünenlerin köşe başlarını tutuğu bir devirdeyiz. Hele bu kavramların ‘eline silah alıp bir insan öldürmedikleri kaldı’ dedirten terör örgütünün meclisteki uzantıları için bir hak haline dönüşmesini de doğrusu hazmedemiyorum.
Terörü bir meşruiyet aracı olarak gören, mensubu bulunduğu parlamentonun hizmet ettiği devleti ve milleti tanımayan, Türkiye düşmanlarına taşeronluk yapan, kan dökerek devlete ve millete cephe açanlara aleni destek veren, ama yeri geldiğinde cephe aldığı bu ülkenin her türlü imkânlarından da yararlanmayı mubah gören BDP’li Truva atlarının, bırakın yasama dokunulmazlığı zırhlarına sahip olmasına, orada olmalarına bile tahammülüm yok!
Buraya kadar özelde BDP’lilerin, genelde şiddet ve terörü bir meşruiyet ve propaganda aracı olarak görenlerin dokunulmazlık zırhına bürünmemesi gerektiği ile alakalı düşüncelerimi paylaştım. Bu istisnanın ve aşağıda değineceğim birkaç istisnanın dışında yasama dokunulmazlığının elzem olduğunu düşünenlerdenim.
Yasama dokunulmazlığının elzem olduğunu kabul ettiğim kadar, mevcut haliyle hukuki niteliğinin sorunlu olduğunu da kabul ediyor ve tadil edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten sorunlu olmasa her seçim öncesi siyasi partiler, bırakın dokunulmazlıkları sınırlandırmayı, tamamen kaldırma vaadini seçim beyannamelerine koymazlardı!
Niçin? Çünkü aynı idam konusu gibi vatandaşın ekserisi, mevcut yasama dokunulmazlığının yasalar ve yargı önünde eşitlik uygulamasını anlamsız kıldığını düşünüyor. Niye düşünmesin ki? Temmuz 2012 itibariyle yasama dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle TBMM'ye gelen Başbakanlık Tezkerelerinde ciddi artış görülüyor. Meclis'e şu anda 868 dosya gelmiş durumda.
“Dokunulmazlık zırhı olmasaydı bunların hiçbiri mecliste olamazlardı ki...” dedirten bu anlayışın vatandaşta hâkim olduğu bilindiği için, her siyasal organizasyon ‘iktidar olunca dokunulmazlıkları kaldıracağız’ diye vaatte bulunurlar! Bulunurlar bulunmasına da… Daha sonra ne kadar suç işleme potansiyeli olanlar ve işleyenler varsa (kavun değil ki içini koklayalım mazereti mahfuz halde) milletin vekili olmak üzere milletin önüne koyarlar. Her önüne koyanı yemeye alışık aziz milletimizde önce seçer sonra şikâyet eder… Bu kısır döngü, vatandaşlar ve vatandaşının genetik kodlarını çözmüş siyasiler tarafından devam eder gider!
Neyse…
Gelelim Milletvekili dokunulmazlığı ile alakalı, hangi düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiği ile ilgili konuya…
Milletvekili dokunulmazlıklarının sadece kürsü dokunulmazlığı ile meclis performansı ile sınırlı tutulmamasını problem olarak görenlerdenim. “Dokunulmazlığın genişliğinin” siyasi yozlaşmayı körüklediğini, bu haseple yasaların üstünde veya dışında bir ayrıcalıklı zümre yarattığını ve hukuk devletinin temel bir ilkesi olan yasalar ve yargı önünde eşitlik uygulamasını anlamsız kıldığını düşünüyorum.
Dokunulmazlık sadece milletvekilliği fonksiyonu ile ilgili alanlarda geçerli kılınmalıdır. Milletvekillerimizin günlük yaşayışlarında işledikleri suçları, koruma altına almayacak düzenleme yapılmalıdır.
Dokunulmazlıkların kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılmalı. İfade etme ve düşünce özgürlüğü olabildiğince genişletilmelidir. Bu minvalde suç işlediği görülen Milletvekili için savcılık soruşturması kürsü dokunulmazlığı dışında sürebilmelidir. Başbakan ve Bakanlar için de Yargıtay Başsavcısı’nın soruşturmayı, kürsü dokunulmazlığı kapsamına giren hususlar haricinde, sürdürebilmesi sağlanmalıdır. Soruşturma aşamasında Milletvekili olan herkesten savcı ifade alabilmelidir; tabii kürsüde yapılan ve Meclis etkinliklerinden olan faaliyetler bu kapsamın tamamen dışında tutulmalıdır. Burada dikkat edilecek olan husus, yürütmenin emrinde olan kolluk kuvvetlerinin muhalefet Milletvekilini sindirmek, korkutmak ve tehdit etmek için kullanılmasının önüne geçilmesidir. Bu amaçla, cinayet, casusluk, yüz kızartıcı ve teröre destek olmak gibi suçlar dışında Milletvekilleri için tutuklama, zorla alıkoyma ve benzeri uygulamalar olmamalı. Ancak, adi suçlarda soruşturmanın yürütülmesi için ifade verme, soruşturmanın yürütülmesine ve adaletin görülmesine yardım Milletvekili için esas olmalıdır.
Hülasa,
Millete hizmet etmek istediğinde aranan şartların, millete vekil olmak istediğinde aranmamasından kaynaklanan dokunulmazlık sorunu ancak böyle çözülür!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.