H.Celal Güzel

H.Celal Güzel

Çıbanbaşı Kafkaslar’da zor oyun

Çıbanbaşı Kafkaslar’da zor oyun

Tarih boyunca dünyanın en fazla problemli olmuş üç coğrafyasının tam ortasında yaşadığımızın farkında mısınız?
Tarihin başlangıcından itibaren Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu daima en büyük ihtilâfların ve savaşların yaşandığı bölgeler olmuştur. Peygamberlerin neredeyse tamamının da Ortadoğu’ya gelmiş olması boşuna değildir.
1. Dünya Savaşı Balkanlar’da patlamış; Kafkaslar hiçbir dönemde kavgasız yönetilememiştir.
Osmanlı, bu üç bölgeyi sınırları içine aldıktan sonra, Pax Ottomana’nın sayesinde barış sağlanmışsa da; Osmanlı’nın çözülmesinden sonra ihtilâflar devam edegelmiştir.
Türkiye’nin, çevrili olduğu ve eski memâliki olan Balkan, Kafkas ve Ortadoğu ülkelerinin meselelerine ilgisiz kalarak kendisini güvende hissetmesi mümkün değildir.
Kaldı ki, bu bölgelerde Türkiye’nin çok ciddî alâka ve menfaatleri vardır. Son iki asırlık dönemde etnik temizlik ve soykırıma mâruz kalmalarına rağmen, bu coğrafyada önemli miktarda Türk nüfusu bulunmaktadır.
1578’de Lala Mustafa Paşa tarafından fethedilen Gürcistan, büyük ölçüde İslâmlaşmıştır. Stalin’in Ahıska Türkleri’ne uyguladığı etnik temizliğe rağmen, hâlen Gürcistan’da 600 bin civarında Kıpçaklar, Borçalı Karapapahları /Terekemeleri yaşamaktadır.
AK Parti döneminde Gürcistan ile münasebetler geliştirilmiş ve iki ülke arasında sıkı dostluk bağları kurulmuştur.
***
Rusya-Gürcistan Savaşı’nın, daha doğrusu Rusya’nın tek taraflı saldırısının görünürdeki sebebi, genç ve tecrübesiz Sakaaşivili’nin Güney Osetya operasyonudur. Rusya’nın, Osetya’yı hareketlendirerek Sakaaşvili’yi tuzağa düşürdüğü anlaşılmaktadır.
Rusya’nın bu müdahaleyi uzun müddettir plânladığı ve Sakaaşvili’nin yanlış bir adımını beklediği görülüyor. 2004’te ‘Gül Devrimi’yle Şvardnadze’nin tasfiyesi ve Ukrayna’daki
‘Turuncu Devrim’ Rusya tarafından hazmedilmemişken, Kosova’nın bağımsızlığının ilânı da Putin’in sabrını taşırmıştır. Bu arada, Gürcistan’ın NATO’ya alınması hazırlıkları ve Abhazya’nın statüsü hakkında yapılacak toplantı da, Rusya’nın savaş açması bakımından hızlandırıcı tesirde bulunmuştur.
Aslında, Rus saldırısının arka plânında Kafkaslar’da ve eski Sovyet Bloku’na dahil ülkelerdeki Amerikan nüfuzunun artışı ve ABD-Rusya rekabeti vardır. Gürcistan’ın
NATO’ya alınmasından sonra böyle bir savaş çıksaydı; ya kısa zamanda, Türkiye’nin de içinde bulunacağı bir dünya savaşına yol açar, ya da ABD’nin ve NATO ülkelerinin seyirci kalmasıyla NATO’nun prestiji ortadan kalkardı.
***
Türkiye’nin Rusya-Gürcistan Savaşı’nda açıkça taraf olması mümkün değildir. Zira, her iki ülke ile de ilgili menfaatleri vardır. Ancak, bu durum Türkiye’nin tamamen sessiz kalmasını da gerektirmez. Türkiye, hâlen uygulandığı gibi, savaşın tarafı olmayacak şekilde Gürcistan’a yardım etmeye çalışmalıdır.
Şurasını asla unutmamalıyız ki, Türkiye’nin, Amerikan düşmanı ulusalcıların zannettiği gibi, Batı’ya karşı bir Rus dayanışması içinde olması, bugün de, gelecekte de aslâ mümkün değildir. Bunun sebebi, Osmanlı dönemindeki geleneksel Türk-Rus çatışması ve Moskof zulmü değildir. Bizim Rus halkıyla hiçbir meselemiz yoktur ama Türk coğrafyası içinde, gerek çarlık Rusyası, gerekse Sovyet döneminden beri dış politikada rekabet alanlarımız vardır. Hâlen Rusya’da bulunan çok sayıda muhtar ve federe Türk topluluklarında 50 milyon civarında Türk nüfusu yaşamaktadır. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye’nin yakın ilişkileri de Rusya’yı tedirgin etmektedir.
Diğer taraftan, Rusya’nın KKTC ve PKK meselelerindeki menfî tutumu da değişmemiştir.
Türkiye, nasıl ki Ortadoğu’da ve Balkanlar’da tanzim edici Merkez Güç olmak zorundaysa, Kafkaslar’da da aynı rolü üstlenmek durumundadır. Bunun için, bir taraftan Rusya ile ilişkilerini bozmadan, diğer taraftan ABD ve AB desteğini sağlayarak konumunu güçlendirmelidir.
Aksi takdirde, Rusya’nın yeniden Süper Güç olarak yükselmesi, bölgedeki istikrarı tek başına temin edemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
H.Celal Güzel Arşivi