'Güle sevdalılar ellerinin kanamasına razı olacak'

Bu konvoydakiler, azimle sınırları aştılar barikatları kırdılar sağ olsunlar. Zayıf bir bitkinin taşı delmesi gibi bu konvoy neleri delip geçti. İnancın ve kavi imanın karşısında, ateşler su olur İbrahimlere. imanın karşısında demirler pamuk olur Davutlar

RİBAT BÖLGESİ 

İHH Bursa şubesi, Gazze’ye giden 11 gönüllüye plaket verip kısaca Gazze hatıralarını anlatmaları için bir gece düzenlemiş. Bu geceye bende davetliydim, bir İHH gönüllüsü olarak davet edilmesem dahi gidecektim.
Gece, Gazze’ye ulvi bir misyon yüklenenlerin, kardeşinin elini, “bende yanındayım” diyerek, tutmak için, çeşitli sıkıntıları göze alarak yola çıkan konvoyun, uğurlanma görüntüleri ile başladı. İstanbul’dan, Konya’dan, coşkulu alkışlarla, Suriye’den halaylarla, Ürdün’ den, Ürdün’ün İsrail’e sınır şehri Akabe’den, lzkiye’den trambetli bandolu uğurlamalarla, Mısır güzergahını takip eden coşkulu yolculuk görüntüleri, fondaki müzikle tüylerimizi diken diken etti.

Aris limanından ve Mısırla yaşanan na hoş durumun görüntüleri hariç, program önce İHH başkanı sayın Hüseyin kaptanın konuşması ile duyabilenlere duyular ötesi duygular yaşattı.

Birinci grup başkanı Mehmet Çelik; “Güle sevdalılar ellerinin kanamasına razı olacak ki, güle dokunabilsinler” Diyerek çektikleri sıkıntıları amaçlarına araç olduğunun bilincinde olduğunu anlatmış oluyordu. Mısırdaki na hak tepkilerin Mısır halkının değil de boynuna tasma geçiren yönetimin olduğunu, Müslüman’ın Müslüman kardeşinin yarasının sızısını kalbinde hissettiğini, anlatmak istedi. “Biz kardeşlik adına çok güzellikler yaşadık, yarım saatlik bir çatışma, bütün bunlara gölge yapıldı” dedi. “Mısır’da halkla hiç görüşmedik” diyen Mehmet bey, bu bir kelime ile de aslında bizlere çok şey anlatıyordu.

Mehmet Bey’e canı gönülden hak veriyoruz zira, bizim ülkemizde de bir zamanlar bu İsrail’in iç meselesi diyenler, bizlerin sözcüsü olamadıkları gibi, Mısır’da askerde emniyet mensupları da haklın temsilcisi değildi.
Suriye’de Ürdün’de Gazze’de kardeşleri ile marşlar söylediklerini, Müslüman kardeşlerle hadisi şerifte işaret buyurduğu gibi tek vücut olmanın hazzını yaşadıklarını anlattı.

Hele Gazze halkının konvoyu karşılaması, 1,5 milyonluk nüfusu olan, 40 km Gazze topraklarında, Gazze’de bir uçtan bir uca bir iki saatte gidilecek yolu, yol kenarına dizilen halkın sevgi gösterileri ile ancak beş saatte gidebildiklerini anlattı. “Allah için ribat bölgesine hoş geldiniz”, afişleri ile karşılanan konvoy, bu coşkulu görüntülerle kaç gündür çektikleri sıkıntılarının da berhava olduğunu anlatırken herkesi duygulandırdılar.

Sabah yıkılan meclis binasının önünde ve daha başka yerlerde programlar yaptıklarını, Gazze halkının, her kişinin evinden en az bir şehit olduğu halde yılgın ve mutsuz olmadıklarını, hatta bu ölümle tanışmış insanların oldukça umutlu olduklarını anlatan Çelik: “gözlerinde ışık var gazelinin” diye devam etti. “Evleri yıkılmış pek çoğu barakalarda, kömürlük gibi yerlerde, çadırlarda yaşıyorlar, ama inançlarını ve morallerini hiç kaybetmemişler, verimli topraklarında narenciye var, her şey var ama İsrail dışarıya sattırmıyor, yolları dahi zikzak çizerek kırmışlar, sökmüşler” diyen Çelik, amatörce çektiği Gazze görüntüleri ile bir slayt izletti.

Mehmet beyin arkasında ikinci grup başkanı sayın İdris Şimşek Gazze anılarını bizle paylaştı. “Gazze hepimizin yüreği” diye söze başlayan Şimşek: Gazzelilerin Mekke, Medine İstanbul cephesi kurduklarını, ve Gazze’ deki bu cepheler feth olunca İstanbul’unda diğer yerlerinde fethinin Yahudi için zor olamayacağını, söyleyen Şimşek: “Gazeliler dünyayı arkalarına almışlar” dedi.

Konvoyu, “ Abdülhamid’in torunları hoş geldiniz, burası sizin topraklarınız” diyerek karşıladıklarını, ve kendisini en çok etkileyen olayın, orada tank altında ezilen Rıchell’in kız arkadaşının da kendilerine eşik ettiğini ve çatışmada taşlardan sakınmadan öne atıldığını anlatırken. Sesindeki tellenme ve ağlamamak için harcadığı caba bizleri garip bir hüzne boğdu.

Sonra sırayla diğer dokuz kişi en etkilendikleri olayları anlattılar. Vahapoğlu, sınırda nöbet tutmak istediklerini, en az beş altı kişilik gurp oluşturmaları gerektiğini öğrendiğinde gurubu oluşturup, sınıra doğru yol aldıklarını ve giderken de oradakilere yiyecek götürmeyi düşünüp, aralarında para toplayarak yiyecek aldıklarını, ve şehirde çıkıp Yahudilere yaklaştıkça gecenin karanlığında, savaş ortamında korkunun hat safha olduğunu, anlatan Vahapoğlu şu cümlelerini ağlayarak anlattı. “ Oraya gittik bize kırk yıllık dost gibi sarıldılar, ‘gelmeniz yeter’ dediler, yiyecekleri verdik ve bizi geri gönderdiler.”

Sırayla herkes söz aldı, kimi oradaki bir çocuğun babasına sarılır gibi kendisine sarıldığından etkilendiğini, kimi yaşadıkları Ensar Muhacir kardeşliğini anlattı. Gazzeliler aynen Ensar’ın dediği gibi, “konvoydaki kardeşlerin hepsini evlerimize misafir edelim rahatsız olurlarsa, biz akrabalarımızda kalırız onlar bizim evlerimizde rahat kalsın” diye teklif getirdiklerini, anlattılar.

Bu konvoyun, Ürdün Amman’da bir tabuyu yıktığını, Amman’da 1948’den beri kalabalık gurupların bir araya gelemediklerini, ama bu konvoy için ilk defa binlerce kişinin bir anda toplandığını ve bir tabunun yıkılmasına vesile olduklarını anlattılar.

On yedi ülkeden insanın kendilerine eşlik ettiği, Eski milletvekilleri dahil, hükümetten beş milletvekilinin de aralarında bulunduğu konvoya katılanlar, “birlik ne demek, kardeşlik ne demek, bunun önemini bu yolculukla daha iyi anladıklarını söylediler. Yine katılanlardan biri, “ben yurt dışında farklı ülkelere çok gittim, 24 yıl Almanya’da kaldım hep yabancılık çektim ama Gazze’de kendimi evimde memleketimde hissetim” dedi.

Evet giden kardeşlerimizden Allah razı olsun. Kardeşlik ne demek, sıkıntılı anında kenetlenmek, yek vücut olup, tek Allaha inanıp yönelmek… Ensar ruhu ölmedi, ya Resulallah, muhacirler dünyayı dolaşıyor. Gazze bizim gurumuz, direnci imanı ile sağlam kalemiz, düşmeyecek düşüremeyecekler, biz biliyoruz. Türkiye’den her zaman selam, her zaman yüreklerimizin çarpıntısı ile sizin için dua… Bu konvoydakiler, azimle sınırları aştılar barikatları kırdılar sağ olsunlar. Zayıf bir bitkinin taşı delmesi gibi bu konvoy neleri delip geçti. İnancın ve kavi imanın karşısında, ateşler su olur İbrahimlere. imanın karşısında demirler pamuk olur Davutlara, azmin karşısında kapalı kapılar sınırlar açılır Müslüman’a. Evet filistine yol açık.

Rukiye Yıldız ERDOĞMUŞ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri