Uzaktan kumandalı siyaset

Bu Çilekeş Millet; cumhuriyet tarihi boyunca, akıl almaz derecede çok çeşitli siyasetçi tipi gördü. Fakat ‘uzaktan kumandalı siyasetçi’ tipini hiç görmemişti. İşte bu muhteşem siyasetçi tipini görmek te, ancak 21. Yüzyılın başlarında na

‘Uzaktan kumandalı siyasetçi’ tipinin en renkli örneğini, 2007 yılında yapılan 11. Cumhurbaşkanı seçimlerinde gördük.
O gün gördüğümüz bu siyasetçi tipleri, ekranların karşısına geçtiklerinde; demokrasi, hukuk, dürüstlük, şeffaflık ve yiğitlik adına mangalda kül bırakmıyorlardı. Ancak cumhurbaşkanlığı seçimleri gelince, cuntacılar tarafından nasıl yönetildiklerini, hem de canlı yayınlarla, bu yüce millete izletmekten geri kalmamışlardı.
O siyasetçiler ki; cuntacılar tarafından hem yönetildiler, hem de doyasıya hakarete uğradılar. Fakat o muhteşem siyasetçiler; bu Şerefli Millet’in, emanetine ihanet edenleri asla affetmeyeceğini hiçbir zaman idrak edemediler.
Bu Kadirşinas Millet, her zaman olduğu gibi; ‘bir emireri’ edasıyla hareket eden o ihanetçileri, partileriyle birlikte tarihin çöplüğüne gömüverdi. Öyle bir gömdü ki, bir daha hatırlanmamak üzere gömdü. Hatırlayanlar da, ancak lânetle ve utançla anacaklardı.
Son günlerde, benzeri duygularla ve tavırlarla siyaset sahnesinde; “ben de bir liderim!” diyerek, yerini alan Sayın Abdullâtif Şener’in çıkışının da o tiplerden pek farkı yok.
Aslında Sayın Şener de, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisini fark ettirmişti. O seçimlerde CHP’nin teklifiyle iştahı kabaran Şener, ayrılık sinyalleri vermeye başlamıştı. Tıpkı diğerleri gibi, CHP’nin ve cuntacıların oyununa gelen Şener’de maalesef anlayamadı ki; bir insanı cumhurbaşkanı, başbakan, hatta lider yaparsa, bu millet yapar. Hiç kimse; ne CHP’nin, ne de cuntacıların desteğiyle bir yere gelemez. Ya da ne CHP’nin, ne de cuntacıların ipiyle kuyuya inilmez…
TV8’de yayınlanan bir programa katılan Şener; “'Erdoğan İsrail’e mi çalışıyor?” şeklinde çok ağır bir ifade kullanıyor. Daha sonra Anayasa konusuna değinen Şener; anayasaların mutabakat metinleri olduğunu ve sivil bir anayasa yapılmasının önemini vurgulayarak, “Bu Meclis'ten bir mutabakat metni çıkmaz.” diye bir beyanda bulunuyor.
Sayın Şener bir başka tarihte ise, partisinin teşkilatlanma çalışmaları dolayısıyla yaptığı bir konuşmada; iktidarın ülkeyi yönetme kabiliyetinin kalmadığını ileri sürerek mümkün olduğu kadar erken bir tarihte erken Genel Seçim yapılması gerektiğini söylüyor.
Şener bir başka konuşmasında ise; iktidarın 2007’den bu yana “iyi yaptılar” denilecek hiçbir uygulaması olmadığını savunuyor ve daha sonra, “Başbakan, her şeyi özelleştirmeyi, her şeyi yabancılaştırmayı büyük bir tutku içerisinde istemekte ve yapmaktadır. Bankalar, stratejik tesisler, yollar, tekel fabrikaları ve enerji sektörü, Başbakan’ın elinde yabancılaştırıldı.” şeklinde bir iddiada bulunuyor. Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdullâtif Şener, devamında ise; vatandaşın artık Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üslubundan usandığını savunuyor ve bundan böle yapılacak seçimlerde bu tarz siyaset yapanların kazanamayacağını vurguluyor.
CİHAN haber ajansının verdiği habere göre; Kozmik Büro’da yapılan aramalardan sonra gözler Özel Harp’in siyasi uzantılarına çevrildi. Ömer Şahin’le Görüş Farkı programına katılan eski ANAP milletvekili ve Emekli Askeri Hâkim Faik Tarımcıoğlu, Emniyet İstihbarat eski Başkanı Bülent Orakoğlu ve Gazeteci Celal Kazdağlı, Özel Harp’in sivil uzantısı olan siyasetçiler konusunda çarpıcı bilgiler veriyorlar.
Merhum Kemal Yamak Paşa’nın, “CHP’de özel harpçi milletvekilleri vardı.” sözüne atıfta bulunan Faik Tarımcıoğlu; “Sadece CHP'de mi? ANAP’ta da vardı, AK Parti’de de var.” dedikten sonra AK Parti içindeki Özel Harpçilerle ilişkili olarak iki ünlü ismi adres gösterirken şunları söylüyor:
“Şu anda yurt dışında bulunan eski milletvekili Turan Çömez, özel kalem olarak AK Parti’de görevliydi. Özel Harpçilerce yönlendirildiği çok açık, bu reddedilemez. Bir Başbakan Yardımcısı olan Abdullâtif Şener’e; ‘Seçime girme, seni başbakan yapacağız.’ dediler. Bunu onlara Özel Harp içinden birileri dedi. Eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun Başbakanlığı Mesut Yılmaz’a altın tepsiyle sunduğunu söylediği ses kayıtları internete düştü. Bunları birleştirirseniz, derin yapının Türk siyasetine nasıl tahakküm ettiği, el koyduğu, yönlendirdiği ortaya çıkar.”
Daha sonra, Ergenekon iddianamesi ile ortaya çıkan suikastlar zincirinin sıradan bir konu olmadığını ve tehdidin sürdüğünü belirten Tarımcıoğlu, Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümeti devirmek için 2004 yılında planlanan “Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven” darbe girişimlerinin deşifre olduğunu, darbe heveslilerinin büyük bir kısmının Ergenekon soruşturması ile ortaya çıkarıldığını söylüyor. Arkasından da; “Darbeciler sonuca ulaşamazlarsa birtakım çevrelerle ittifak yapıp amaçlarına ulaşmak için suikastlar tertip ederler. Bu planların hedefinde antidemokratik yollarla yıkamadıkları hükümetin lideri Recep Tayyip Erdoğan vardır.” uyarısını yapıyor.
1988 yılında, dönemin başbakanı Turgut Özal’a yönelik suikast girişimine tanıklık eden ve sonrasında konuyla ilgili derin araştırmalarda bulunan Tarımcıoğlu; “Rahmetli Özal’a, kongre sırasında gerçekleştirilen suikast girişimini unutmuş değiliz. Özal; komünist sistemi yıktığı, haksız rantları sona erdirdiği, altın, sigara, içki ve döviz kaçakçılığını önlediği için öldürülmek istendi. Bu hükûmet de birçok açılımı ile demokrasiyi sağlamaya çalışıyor. Statükocularla mücadele ediyor. O gün olayı, sıradan bir suikast girişimi olarak göstermek isteyenler büyük bir yanılgı içindeydi. Çünkü çok büyük bir tertip vardı.” şeklinde tarihî bir hatırlatma yapıyor.
Sayın Şener ve arkasına takılanlar, yukarıdaki değerlendirmeler ve aşağıdaki sorulara acaba nasıl bir açıklama getirebilirsini? Bu merakımızı giderirseniz çok memnun oluruz.
* Ergenekon soruşturmalarını, demokratik açılımları ve benzeri icraatları eleştiriyorsun…
* Bu hükûmet 2007 yılına kadar çok başarılıydı da, ne oldu da ondan sonra başarısız oldu?
* Madem milletin Başbakan’ın üslubundan usandığını söylüyorsun. Kendi elinle bir kamuoyu yoklaması yap ta, bak bakalım millet kime daha çok güveniyor?
* Madem ‘Erdoğan İsrail’e çalışıyorsa’ Yahudi örgütleri ile darbeciler neden elele? Yoksa İsrail devlet adamlarına, bir yıl gibi kısa bir zamanda iki defa özür dilettiği için mi?
* “Bu Meclis'ten bir mutabakat metni çıkmaz.” diyorsun. 2003 öncesi bir meclisten mi daha iyi bir mutabakat çıkar?
* İktidarın ülkeyi yönetme kabiliyetinin kalmadığını ileri sürerek mümkün olduğu kadar erken bir tarihte erken Genel Seçim yapılmasını istiyorsun. Bu isteğin de bana, “Aç tavuk rüyasında kendisini buğday ambarında görmüş.” özdeyişini hatırlatıyor.
* Tecrübelerimiz şunu gösteriyor ki, darbeciler, çeteler ve onların şakşakçıları; banka batıranlara, milletin kahır ekseriyetini potansiyel suçlu görenlere, ‘etrafımız öcülerle çevrili’ diyenlere, milletin değerlerine ve tarihine saldıranlara, kafatasçılara ve slogancılara suikast düzenlemiyor. ‘Menderes, Özal ve Erdoğan’ gibi hortumcuların, darbecilerin, çetelerin ve mafyaların tekerine taş koyanlara suikast düzenliyorlar.
* Sayın Tarımcıoğlu’nun açıklamalarına ne diyeceksin?
Bilmiyorum yakın zamanda bir mezarlıktan geçtin m? Orada yatanların büyük bir çoğunluğu, hep birilerinin güdümüyle ya başbakanlık, ya cumhurbaşkanlığı, ya parti başkanlığı, ya sınıf başkanlığı, ya da kısaca liderlik hayalleriyle ömürlerini tamamladılar.
“Dost acı söyler, fakat gerçeği söyler!” özdeyişinden yola çıkarak tekrar söylüyorum; CHP’nin, çetelerin ve darbecilerin ipiyle kuyuya inilmez. Eğer denemek istersen, ya beyin kanaması geçirirsin, ya da hafızanı kaybedersin…

Selâm ve saygılarımla…

Muhittin ATICI-Eğitimci/Yazar

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri