Şeriatçı dediler 1515 km öteye sürdüler!

ÜSAME KARAKIŞ'IN HABERİ...

DSP’li eski milletvekilleri Erol Al ve Cahit Savaş Yazıcı’nın Milli Eğitim eski Bakanı Metin Bostancıoğlu’na gönderdiği ‘talimatname’ gibi fişlemelerin, eski Bakan tarafından derhal işleme alındığı ortaya çıktı.

İki milletvekilinin Metin Bostancıoğlu’na Meclis antetli bir yazı ile gönderdikleri fişleme yazısında en dikkat çekici sıfatlamaya tabi tutulan Tuzla Milli Eğitim Şube Müdürü H. Nazmi Yekrek’in, 1993’ten beri görev yaptığı ilçeden 2001 yılının sonunda görevden alındığı ve Türkiye’nin bir ucu olan Iğdır’ın Tuzluca ilçesine sürüldüğü belirlendi. Tuzla ile Tuzluca ilçeleri arasında tam olarak 1515 km. fark var!

‘ŞERİATÇI MÜDÜR’ DEDİLER, IĞDIR’A SÜRDÜLER
İnsanları ‘bizden’ ve ‘şeriatçı’ diye ayıran DSP’li milletvekilleri yüzünden Nazmi Yekrek’in hayatının altüst olduğu belirlendi. 2001 senesinde bulunduğu ilçede kurucu müdür olmasına rağmen Iğdır’ın Tuzluca ilçesine sürülen Yekrek’in, okul çağındaki çocuklarının büyük sıkıntı çektiği ifade edildi. Tuzluca ilçesine sürülmesinin ardından olayı mahkemeye taşıyan ve yürütmeyi durdurma davası açan Yekrek, Danıştay’dan da lehine karar çıkmasının ardından Tuzla’daki görevine geri döndü. Fakat mahkeme süreci ve geri dönmesinin kesinleşmesi, tam 6 yılı buldu. 2007’de tekrar Tuzla İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevine başlayan Nazmi Yekrek, DSP’li vekillerce fişlenmesi sebebiyle tam 6 yılı kaybetti. Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de kurucu müdürlüğünü yapan Yekrek, “Taşındım, mahkeme süreci yaklaşık 5 yıl sürdü. Bu sürenin sonucunda mahkeme beni haklı bularak tekrar eski görevime verdi. 2007 yılından bu yana kaldığım yerden görevime devam ediyorum. Ama geçen süre zarfında birçok sıkıntılar çektik” dedi.

Altı madde halinde Bakan’a gönderilen yazının beşinci maddesinde H. Nazmi Yekrek için, “Tuzla Milli Eğitim Müdürü Nazmi Yekrek, tam anlamıyla bir şeriatçıdır. Derhal görevden alınmalıdır” ifadeleri yer alıyordu.



“Fişlemek, insan onuruna saldırıdır”
Eğitim Bir-sen 4 No’lu Şube Başkanı Ali Yalçın, fişlemenin insan onuruna saldırı olduğunu belirterek şunları söyledi: Eğitimcileri, yaptığı işin kalitesine, performansına göre değil de dünya görüşüne göre değerlendirmek, eğitime ve eğitimciye yapılacak en büyük kötülüktür. 28 Şubat’ın karanlık dehlizlerinde eğitimcileri taşıdığı dünya görüşü dolayısıyla fişleyip mağduriyet yaşatanlar, omuzlarında yaptıkları zulmün vebalini taşımaya devam etmektedirler. İnsan onuruna yapılan saldırı olarak değerlendirdiğimiz bu çirkinlikler, gelecekte Türkiye’nin ortaçağ uygulamaları olarak anılacaktır. Üniversite kapılarında kıyafetinden dolayı ikna odalarında kişilikleri, onurları imha sürecine sokulan kızlarımıza reva görülen insanlık dışı uygulamalar kadar onur kıran fişlemelerin hesabını adı geçen siyasiler vermelidirler. Kunduracıyı, köfteciyi, işadamını, bürokratı, öğrenciyi, eğitimciyi fişleyen zihniyet, Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapmış ve insanların düşünce özgürlüklerini tehdit olarak algılamıştır. Asıl tehdit, kendisinden başka herkesi tehdit olarak algılayan bu hasta ruhtur. Sultanbeyli’de, Tuzla’da veya ülkemizin herhangi bir yerinde yapılan bu fişlemeler dolaysıyla mağduriyet yaşayanlar, hakları alıkonulduğu için hukuk nezdinde alacaklı durumdadırlar. Sendikacı olarak beklentim; mağdur olanların hakkını aramaktan geri kalmaması ve hukuksuzlukların hesabının ertelenmemesidir.”

VAKİT