Arkadaşlarım gemide!

Ben bir İHH gönüllüsüyüm, yıllardır kadınların yaptığı pasta börek el işi kermesleri ile, mümin kardeşinin derdi ile dertlenmeyi bilen duyarlı esnaf ile, Allah için mazlumun yanında olmayı, en büyük ibadet bilen bir avuç gönüllüsü ile, İHH; yıllardır sını

O gemiyi de, bu düşüncelerle hayır paraları ile aldılar. İçindeki eşyalar mı? Ne top, ne tüfek, ben Rukiya Yıldız Erdoğmuş bizzat kendi ellerimizle oyuncaklar bebek eşyalarını paketler yaptık. İHH’nın dünyanın her yerinde anası babası ölmüş yetimlere sponsor aile bulma proğramı kapsamında, baktığı yetimler ve onlara bakan aileleri var. Geçen yıllarda o yetimlerden bir kaçını Türkiye’ye getirmiş gezdirmiştik. Şimdi biz gidemedik, onlar gelemedi bari yetimlerimize hediye, kıyafet oyuncak gönderelim dedik. Benimde yetimim var, kendi ellerimizle o gemiye paketler yaptık. Ne mi paketledik? Bebekler, oyuncak arabalar bebek kıyafetleri, yani oyuncak dolu o gemi. 

Gemiye olan baskın haberini öğrendiğimizden beri Bursa İHH dayız, her gelen haberle yürekler çarpıyor, her çalan telefonla herkes önce birbirinin gözüne bakıyor. Ana merkeze bağlantı halindeyiz. İHH olarak ne yapacağız diyorum, davalar açılmaya başlandığını, diplomatik her türlü yolu denediklerini söylüyorlar. Manevi arkadaşlarım, arkadaşlarımın eşleri o gemide. Sürekli merkezi arıyorum. Basın burada, devlet yetkilileri sürekli ziyarete geliyor. Sekiz otobüs İstanbul’a gitti ve akın akın insanlar gözleri yaşlı gelip ne yapabiliriz? Haber var mı? diye soruyorlar. Merkezden sürekli açıklama yapılıyor. Önce üçşehit, çok sayıda yaralı var denildi, akabinde gemiyi Aşhood limanına çekmişler üçer üçer indiriyolar dediler. On şehit var denildi. Herkesin ellerinde kuran-ı kerim, herkeste aynı gergin bekleyiş.

İstanbul’dan çok bayan arkadaşlar katıldı gemiye. Bursa’dan yedi erkek birde bayan var. Üç kişide İnegöl’den var. Gemide olan arkadaşlarımız, Başkan Hüseyin Kaptan kendisi Bursa İHH başkanı, İdiris Şimşek, İsmail Hakkı Vahapoğlu, Ömer Yüce, Ali Osman Ceylan, Hasan Köseoğlu, Abdullah Arslan ve arkadaşım MÜKERREM Tetik. Üç kişide İnegöl’den , Vural Yılmaz, İlyas Sağlam, Fikret Bayram.

Başkan Hüseyin Kaptan’nı, yıllardır tanırız, Hüseyin Bey Pakistan’a, Etopya’ya, Nijerya’ya, dünyada mağdur nerede insan varsa koştu gitti. Kendinden çok din kardeşinin derdini düşünen, elindeki ekmeğini düşünmeden din kardeşine severek veren bu insanlar insanlık adına bir lütüf. Yaptıkları fedakarlıklar anlatmayla bitemez.
Hasan Köseoğlu bu amcamız, da şu an gemide kendisi 60 yaşında emekli deniz subayı, eşi yanımda Nesrin teyzemiz. Çok metanetli sürekli Kuran-ı Kerim okuyor. Gelenleri karşılıyor, metanetli, sabırlı, inançlı, çok hanım, çok imanlı bir teyzemiz. Oyuncak götüren gemi bombalanır mı diye dışarıda bağıranlar ve televizyondaki yaralı görüntüleri gözlerini yaşartsa da, abdaet alıp yaratana tevekkül ediyor. Biraz derdini paylaşmak amacı ile soruyorum, incitmekten de korkuyorum, “Nesrin Teyze, Hasan Amcayla en son ne zaman görüştün?”

“Antalya limanından ayrıldıktan sonra bir görüştük,”

Ne hissediyorsun demeye hicap ediyorum ama o sormadan söylüyor.

“Rukiye biz biliyorsun her şeye hazırlıklıyız. Eğer eceli yettiyse bir şey bahane olacaktır. Yok yetmediyse İsrail on dört gemi helikopterle, değil füzelerle saldırsa bir şey olmaz.”

Suphanallah, bu nasıl bir iman, bu nasıl bir tevekkül. Bu iman değil mi, 60 yaşındaki dedemizi Hasan amcamızı gemiye bindiren muharrik güç. Bu iman değil mi, evini yurdunu bırakıp karşılığında dünyevi hiçbir zerre miskal çıkarı olmayacağı bilakis sıkıntılı külfetli bir yolculuk olacağını bile bile yollara düşüren. Bu iman değil mi Resullahı memun etmek için, insanları sevindirmek gayesi ile kıtalar ötesine sevgi taşıttıran.

Başkan Hüseyin kaptanın eşi, arkadaşım Hatice ile konuşuyorum

“ Hatice nasılsın *

“Hamdolsun Rukiye, iyiyim”

“Hatice siz ne büyük yürekmişsiniz koca dünyayı sarstınız, kim bilir ahıretteki izdüşümü nasıl, yaptığınız basit bir şey değil, insanlık adına merhametliler merhametlisine layık ümmet olma adına merhametinizle yollara düştünüz. Az sadaka bin belayı def eder inş o gemi yetimlere giden infak malları ile dolu, rabbim bu halis niyetine tüm İslam alemine , ebedi zaferler nasip eder.

Hatice:
“İnşallah boşa gitmez yapılanlar diyor. Gemiye el koymuşlar.”

Gider mi hiç arkadaşım? Allah için bir adım atılırda zahiri gözüken hali ne olursa olsun boşa gider mi hiç, Allah la alış veriş yapılırda rabbim kendisi için yapılanı boş çevirir mi. Gözüken vechesi ne olursa olsun niyet hayırdı akıbeti hayır olacak. Hala gemiyi düşünüyor, hayır paraları ile alınan gemiyi. Ben onu teselli edecek kelime ararken o gemiyi düşünüyor.

Gemide olan arkadaşım, Mükerrem sen ne şanslısın, dünyandaki tüm Müslümanların kaderini etkileyecek, mana boyutundan binlerce kat daha büyük manevi boyutu olan devasa gemide bulunuyorsun. Şu anda neredesin? İsrailli esfele safilin olan insan azmaları sizi incittiler mi? Siz vananın ağzındaki su zerreleri gibisiniz, vidaya sıkışıp canınız yanabilir, ama önder olacaksınız, ve bu zulüm kapağı kalkacak, arkasından Filistinliler Gazzelilere özgürlük seli akacak. İslam alemine ne güneşler doğacak. O gemi, sevgi yüklü idi, o gemi iyilik merhamet dolu idi, kendinden çok başka insanı düşünmek, mümin kardeşinin kendi nefsine tercih etmek adına, fadakarlık taşıyordu. O gemi, Melekvari, yardımseverlerin eşyaları, Müslüman nasıl bir kardeşlik bilinci var dünyaya örnek olma adına örnek teşkil ediyor idi. İsrailin kirli sularına gömmeyin, o gemidekilerin manasını anlamayan, yamyam ruhlu esfele safilin olan, oyuncaktan korkan Yahudi.

Sevgili manevi kızım Ayeh Tanburah, Gazzeye gidecek gemilerle sana aldığım bebeği ve elbiseyi gönderiyorum. Emanetini sana ulaştırmak için dünyanın dört bir tarafından ağbilerin, amcaların canlarını ortay koydular. Değil mi senin baban bu din uğruna canını verdi, değil mi islam peygamberi mahzun olmasın diye yola çıktılar, bizde yüreklerimizi birer çıkın yaptık onların seyahat asalarının ucuna taktık. Gönderdiğim bebeğin yanaklarında sana gönderdiğim öpücükler var. Sen ağlama artık, tüm arz titriyor, siz filistin yetimleri ağlarken, melekler saf saf yer yüzüne iniyor. Bak dünyanın dört bir ülkesinde amcalar seni güldürmek için ölümü göze aldılar. Tüm dünyadaki Müslümanlar tek yürek oldu o gemide atıyor. İnş büyürsün ve sende baban gibi bu dine hadim olursun, üç kardeşmişsiniz, annen dul, ona selam söyle, bekle bebeğin oyuncakların gelecek. Manevi annen RUKİYE…

Rukiye Yıldız Erdoğmuş

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri