Katillere maaş kıyağı

Devletin silahıyla Bilge Köyü’nde katliam yapıp, 44 sivili katleden koruculara hâlâ maaş ödeniyor. 

Bilge Köyü’nün yetim ve öksüz çocukları, okul çıkışı mezarlığı ziyaret etmeden eve gitmiyor. Çocuklar, küçük elleriyle doyamadan ayrıldıkları anne ve babalarının mezar taşlarına sarılıyor. Onlar için dualar ediyor.

Anne karnındaki bebeklerin dahi öldürüldüğü Mardin’deki Bilge Köyü katliamıyla ilgili gelişmeler insanı hayrete düşürüyor. Köy halkı hangi sorunlarıyla nasıl baş edeceğinin çarelerini ararken, Köy Muhtarı Abdurrahman Çelebi, katliamın altından skandalların yaşandığını açıklıyor. Çelebi, “Devletin verdiği silahlarla cinayet işleyen koruculara devlet baba hâlâ maaş vermeye devam ediyor” diyor.

KORUCULARA MAAŞ
Bilge Köyü’nde manzara gerçekten can acıtıcı. 61 yetimin bulunduğu köyde insanlar olumsuzluklara rağmen hayata tutunmanın mücadelesini veriyor. Bazı gelişmeler ise köylüleri kaygılandırıyor. Özellikle de köy muhtarı Çelebi bu konuda hem çok dertli hem de tepkili. Zira o cezaevinde tutuklu bulunan katillere hâlâ maaş ödenmesini anlamakta zorluk çektiğini söylüyor. Çelebi, “Olayımız üzerinden iki yıl geçmek üzere. Bu süre zarfında biri 18 yaşından küçük 8 sanık ceza aldı. Cezaevindeki bu katillerin yedisine hâlâ devlet maaş veriyor. Devletin öğretmenini, imamını, çocuğunu, her yaştan vatandaşını öldüren bu insanlara hangi gerekçelerle koruculuk maaşı veriliyor” şeklinde tepkisini dile getiriyor.

44 kişiyi gözlerini kırpmadan öldüren ‘canilere’ verilen maşın kesilmesi için girişimde bulunduğunu kaydeden Muhtar Çelebi, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Valiye, alay komutanına, adli mercilere müracaatta bulundum. Ancak bir sonuç alamadım. Bu bir rezalettir. Eğer Yargıtay’da acilen dosya ele alınıp, karar onanırsa bunların maaşları kesilecek. Vali bey bana ‘Yargıtay safhasından sonra maaşlarını kestireceğiz’ diyor. Adamların suçlu olduğu her yönüyle ortada bu ne biçim anlayış. “

“TEDİRGİN OLUYORUZ”
Bir yıldır Yargıtay’da bekleyen dosyanın görüşülmemesini sert bir şekilde eleştiriyor Muhtar Çelebi. Yüksek mahkemenin davayı görüşüp karara bağlamamasının kendisini ve tüm köylüleri tedirgin ettiğini savunan Çelebi, “TCK’daki 102. maddenin değiştirilmesi sebebiyle şüphelerimiz arttı. Zaten 13 kişiden 5’i kurtuldu. Bunlar serbest. 8’ine ağır ceza verildi. Ama bunlardan Süleyman Çelebi de intihar etti. Bunlara 44’er yıl ağırlaştırılmış müebbet verildi. Gerçi hak ettikleri cezanın verilmediğini düşünüyoruz o ayrı. Kesinlikle idam edilmeliydiler. Ama ne yapalım ki kanunlarımız buna engel. Şimdi dosyamız bir yıldır Yargıtay’da. Bir an önce görüşülüp onanmasını bekliyoruz. Hizbullah davalarını ve diğer serbest bırakılanları gördüm, tedirgin oluyorum. Adam bilmem kaç kişi öldürmüş bırakılıyor. Emin olun uykusuz kalıyorum. Çünkü ben sorumluyum. İnsanlar bana bu katillerin serbest bırakılıp bırakılmayacaklarını sorduklarında verecek cevap bulamıyorum” şeklinde konuşuyor.

DOSYA YARGITAY’DA
4 Mayıs 2009 tarihinde gerçekleştirilen katliamın zanlısı olma suçlamasıyla 26 Mart 2010 tarihinde Çorum Adliyesinde hakim karşısına çıkan 13 zanlıdan 6’sına öldürülen her kişi için 44 yıl olmak üzere toplam 1936 yıl hapis cezası verilirken 2 kişi de 15’er yıla mahkûm oldu. Mahkûmlardan biri cezaevinde intihar etti. Her iki taraf da davayı Yargıtay’a taşıdı. Ancak Yargıtay bir türlü görüşemiyor.

SİS PERDESİ TAM ARALANMADI
Katliamın şu anda Sincan Cezaevinde tutuklu bulunanlarca gerçekleştirildiği kesin. Ancak bunların söz konusu cinayetleri niçin işlediklerine ilişkin husus tam anlamıyla aydınlatılmış değil. Olaydan hemen sonra cinayetin; namus, para ya da töre ve kan davası gerekçesiyle yapıldığı iddia edilmişti. Ama gerçek sebebin net bir şekilde ortaya konulamadığı biliniyor. Muhtar Abdurrahman Çelebi, bu ihtimallerin hiçbirinin de katliamın gerçek sebebi olmadığı görüşünde. Çelebi, katliamın baş sorumlusu olan Mehmet Çelebi’nin geçmişte PKK ile ilişki içinde olduğunu ve 1994 yılında kendi köylerinde altı kişinin öldürülmesi olayında da yer aldığını iddia ediyor. “Olayın baş faillerinden Mehmet Çelebi’nin PKK ile geçmişteki ilişkisini bilen derin devlet ya da başka örgütler bu katillerle iş birliği içine girerek demokratik açılımı sabote etmeye çalıştılar. Eğer katliamda yaralı kurtulanlar olmasaydı bu katliam örgüte mal edilip o günlerde yeni başlayan demokratik açılıma darbe vurulacaktı. Bence bizler bunun için kurban seçildik” diyor, Abdurrahman Çelebi.

İKİ SİLAH VE BİR OTOMOBİL KAYIP
İbrahim Tatlıses olayına atıfta bulunarak istenmesi halinde Bilge Köyü katliamının da her yönüyle aydınlatılabileceğini söyleyen Muhtar sözlerini şöyle noktalıyor; “Bizim olayda kullanılan iki silah ve siyah bir araç kayıp. Ne olur benim olayımdaki silahları da çıkarsınlar. Tatlıses olayı olduğu günden bu yana televizyon başından ayrılmadım. Onun meselesini üç günde çözdüler, çok sevindim. Bizimkini niye bütün detaylarıyla aydınlatmıyorlar? İşin içinde derin devlet ve korucular, devletin verdiği silahlar olduğu için mi aydınlatılmıyor? Buradan yetkililere sesleniyorum. Ne olur, bizim meseleyi de tam aydınlatın ki bir daha başkaları bu tür katliamlar yapmasınlar. Biz de artık normal hayatımıza dönelim. Çünkü dava orada durdukça bizim de endişeleremizi artarak sürecek. “

Türkiye

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri