Mahşerin Provası

Diyanet Başkanı Prof. Görmez: “Hac, yeniden dirilişin, mahşerin provasıdır”dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Hacc’ın, insanın ahirete, ebedi hayatına yaptığı yolculuk olduğunu ifade ederek, bu açıdan bakıldığında aynı şekilde ihramın bir kefen, Mikat’ın bir dünya değiştirme yeri, Arafat’ın da bir mahşer olduğunu belirtti. Prof. Dr. Görmez, “Hac, yeniden dirilişin, mahşerin provasıdır” diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Hacc’ın, insanın ahirete, ebedi hayatına yaptığı yolculuk olduğunu ifade ederek, bu açıdan bakıldığında aynı şekilde ihramın bir kefen, Mikat’ın bir dünya değiştirme yeri, Arafat’ın da bir mahşer olduğunu belirtti. Prof. Dr. Görmez, “Hac, yeniden dirilişin, mahşerin provasıdır” diye konuştu.

UNUTULMAYAN HAC HATIRASI

Yıllar önce karayolu ile Hacc’a gitmiştik. Unutamadığım bir hatıramız oldu. Arafat dönüşü herhangi bir otel veya ikamet etme imkânı olacak bir yer bulamamıştık. Arafat’tan dönünce, beraber bulunduğumuz arkadaşlara dedim ki, “Hz. Hatice var, onu ziyaret edelim, o bize yer göstersin.” Onu ziyaret ettikten sonra çok güzel bir mekân bulduk. Buna, “Hatice Validemiz bize ev sahibi oldu” da diyebiliriz. Bu olayı hiçbir zaman unutamam.

1.3 MİLYON KİŞİ HAC SIRASI BEKLİYOR

Sayın Başkanım bu sene Suudi Arabistan ile yaşanan kota sıkıntısı ne şekilde sonuçlanmış oldu?

- Başta da söyledim. Bu sene 1 milyon 360 bin civarında vatandaşımız kuraya katıldı. Şu an 1 milyon 300 bin civarında insanımız Hacc’a gidebilmek için sıra bekliyor. Bizim her yıl götürebildiğimiz Hacı sayısı ise 75 bin civarında. Önceki yıllarda bazen ek kontenjanlarla bu sayıyı 90 binlere, 100 binlere yükselttiğimiz oldu. Bu sene ise malumunuz Kâbe’deki genişletme çalışmaları nedeniyle bizim kontenjanımızdan yüzde yirmilik bir indirime gidildi. Bu sadece bizim ülkemiz için uygulanmadı. Bütün ülkelerin mevcut kontenjanından yüzde yirmilik bir indirime gidildi. Kâbe’deki genişletme nedeniyle Suudi makamlar böyle bir tasarrufta bulundular. Buna göre 14 bin civarında vatandaşımız kurada kendisine Hac farizası çıktığı halde bu sene gidemedi. Onları inşallah önümüzdeki yıl kurasız şekilde Hacc’a göndereceğiz.

İnşallah efendim, bize böyle bir fırsat sunduğunuz için size çok teşekkür ediyorum.
- Ben de teşekkür ediyorum.

‘EVE HACC’IN HASLETLERİ KAZANILARAK DÖNÜLMELİ’

Yener Dönmez: Peki hocam Hacc’ı nasıl değerlendirmek gerekiyor? Hacı olmanın anlamı nedir?

Mehmet Görmez:  Bugün bütün bu yolculukları dikkate alarak Hac ibadetini edâ etmek gerekiyor. Çünkü Hacı olmak sıradan bir olay değildir. Hac, bir niyetin karara, bir kararın eyleme dönüşmesidir. Bir semboller haritasıdır Hac ve bu sembollerdeki mânâları bilerek karar vermektir. Hac, bütün ibadetleri içinde toplayan bir ibadettir. Hac tevhit eğitimidir, ahlâk eğitimidir, sosyal eğitimdir. Neyi niçin yaptığını bilmektir. Hac, büyük bir sınavdan, derin bir çileden geçip azgın bir ateşte pişerek eşsiz bir tanıklığın kıyısına varmaktır. Hac, insanları ahlâklı kılmak için bir eyleme tâbi tutmaktır. Rabbimiz, Hac’da şehvet yok, öfke yok, kötülük yok, haklı olsan dahi tartışma yok buyuruyor. Bunlar, İslâm’ın günlük hayatta da bizlerden istediği hasletlerdir. Hacc’ın manevî ikliminde tüm bunları uygulamaya koyarak bir alıştırma yapacaksınız. Nihayetinde evinize, yurdunuza bu hasletleri kazanmış olarak dönmüş olacaksınız.

‘HAYATIMIZ HACDAN ÖNCE VE HAC’DAN SONRA DİYE AYRILMALI’

Hayatımızın en anlamlı yolculuğu olan Hac ibadeti, ihramlara bürünen biz mü’minler için tam anlamıyla bir dönüm noktası olmalıdır.

Adeta mahşeri yaşayanlar olarak, Hac ibadetiyle elde ettiğimiz beyaz sayfaları korumaya özen göstermeliyiz. Geçmişte yapılan hatalar, işlenen günahlar artık bağışlanmış olarak geride kalmalıdır. Hac’dan öncesi ile Hac’dan sonrası kesin bir şekilde birbirinden ayrılmalıdır. Bu anlamda Haccımız, her birimiz için bir silkiniş, diriliş ve yeniden doğuş olmalıdır.

‘MODERNİTENİN HACC’IN ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ ARAŞTIRILMALI’

Muhterem Başkanım, çok güzel ifade ettiniz. Bugün Hac ibadeti Müslümanları değiştiriyor mu? Yoksa biz mi Hacc’ı değiştiriyoruz?

- Bugün Hac’da yaşadığımız en büyük sorun, modernitenin, Hacc’ın manevi yönü üzerindeki tesirleridir. Bu sebeple 50 sene, 100 sene, 200 sene önce yapılan bir Hac ile bugün yaptığımız Hac arasında ortaya çıkan farkları bilmemiz gerekiyor. Hac elbette ibadet-i mersûmedir, menâsiki bellidir ve menâsiki sabittir. Resûl-i Ekrem (s.a.v) “Hacc’ın menâsikini benden alınız, öğreniniz” buyuruyor. Biz o menâsikin izinden yürüyoruz. Bazı sünnet, nafile, müstehap dediğimiz hususlar konusunda ihtilaflar olsa da; Hacc’ın menâsikinin sabit olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak modernizasyonun, modernitenin, mekânların modernleştirilmesinin, organizasyonların meydana getirdiği değişimlerin, Hacc’ın mahiyetine ne kadar etki ettiği üzerinde durmamız gerekiyor. Şahsen, Kâbe’de, Tavaf’ta, Sa’y’de, Arafat’ta, Müzdelife’de, Mina’da, Cemerât’ta bunlar üzerinde düşünüyorum ve cevabını veremiyorum. Modern hayatın, modernitenin, şehirlerin şeâir olarak adlandırdığımız mekânların modernizasyonu, vasıtaların değişmesi, Hacc’ın rûhî, derûnî, mânevî yönleri üzerinde ne derece etkili olup olmadığının konuşulması, tartışılması lazım diye düşünüyorum.

‘HAC ARTIK LÜKS, VİP, MÜSTAKİL DİYE ÇEŞİTLENDİRİLİYOR’

Hacc’ın çeşitlerinin ifrat, kıran, temettû olmaktan çıkıp bu tasniflerin içine lüks hac, vip hac, otel tipi hac, müstakil tip hac vs. tasniflerine doğru evrilmeye başladığını görüyoruz. Kâbe manzaralı odalar, hatta Kâbe manzaralı devremülkler satılıyor. Elimizde broşürler var. Bize sürekli geliyor. Kâbe manzaralı devremülkler; bunlar ibadetin o ruhunu hangi yönde ve nasıl etkiliyor? Hacc’ın mahiyetini, Umrenin mahiyetini nasıl değiştiriyor? Sosyologlarımızın oturup bunlar üzerinde kafa yorması gerekiyor. Bunu nasıl tedavi edeceğimizi, yeni nesillere Hacc’ın o hikmetlerini nasıl anlatacağımızı, şeâirin esrarını nasıl anlatacağımızı tespit etmemiz gerekiyor. Çünkü kutsal topraklara götürdüğümüz pek çok insan, aynı zamanda büyük bir hayâl kırıklığı yaşıyor. Hac’da yaşadığımız diğer önemli sorun da Hacc’ın hikmetleri, şeârin esrarı üzerinde yeterince durulmamasıdır. Başta da ifade ettim. Hacc’ın menâsiki, hikmetleri, şeâiri ve esrarı üzerinde çokça durmamız gerekiyor. Bunu çok iyi anlamamız ve anlatmamız gerekiyor.

‘KAYNAŞMA YERİNE HER ÜLKE KENDİNE GETTO KURUYOR’

Efendim, Hac Müslümanlar için büyük bir ayrıcalık. Hem bizim ülkemizden, hem de farklı coğrafyalardan gelen milyonlarca Müslüman kutsal topraklarda her yıl düzenli olarak buluşuyorlar. İslâm coğrafyalarında yaşanan problemlerin burada konuşulup çözüme kavuşturulması noktasında bir mekanizma geliştirilebilir mi?

- Genel olarak ifade etmek gerekirse Hac tanışma, bilişme ve muarefedir. Dilleri, ırkları, tenleri, renkleri, kültürleri ve coğrafyaları farklı; fakat imanları, gönülleri ve dertleri aynı; duaları, dilekleri ve yanık yakarışları bir milyonlarca Müslüman bir araya geliyor, tanışıyor, bilişiyor, evrensel bir kongre gerçekleştiriyor, birlikte hareket ediyor, “Lebbeyk Allahumme lebbeyk!” “Buyur, Allah’ım, buyur, emrine amadeyim” cümlesini terennüm ediyor. Böylece her biri tevhit nehrinin bir damlası hâline geliyor. Ancak üzülerek ifade ediyorum ki; bugün Hac’da yaşadığımız en önemli sorunlardan bir tanesi de bireyselleşmedir. Oysa hikmetleri üzerinde düşündüğümüzde Hac ibadeti, bizi birleştiren bir ibadettir. Ama gittikçe Hac ibadeti bireyselleştirilmeye başlandı. Kutsal topraklarda her ülke kendisine ait bir getto kuruyor. Mekke’de öyle, Arafat’ta öyle, Medine’de de öyle. Kimse kimseye selâm vermeden, kimse kimseyle görüşmeden, kimse kimseyle dertleşmeden kendi ülkesine dönebiliyor. Eski zamanlarda bu böyle miydi? Hayır değildi. Bu bireycilik ve bireysellik aynı zamanda ibadetin kendisine yansıyor.

‘HAC TÜM MÜSLÜMANLARIN ZİRVESİ OLMALI’

Hac, bütün dünya Müslümanlarını temsilen gelen heyetlerin oluşturduğu, dünyada eşi benzeri görülmeyen bir zirvedir. Sadece halkı Müslüman olan ülkelerden gelenlerin değil, diğer ülkelerde yaşayan Müslümanların da katıldığı bir dünya Müslümanları buluşmasıdır. Olması gereken, bir araya gelmişken böyle bir potansiyeli iyi değerlendirmektir. Ancak bugün ne yazık ki Müslümanların dinî, ilmî ve ictimaî her türlü meselelerini konuşup çözüme kavuşturabilecekleri düzenli bir zirve olması gereken Hacc’ın böyle bir vazifeyi icra ettiğini söylemek mümkün değildir. Tabiî ki bu, bir mekanizma geliştirilemeyeceği anlamına gelmez. Elbette geliştirilebilir. Gerçekten kutsal topraklara her gidişimde bütün bunları düşünüyorum. İslâm âlemi olarak son yıllarda çok zor bir süreçten geçiyoruz. Bunun için hep hüzünlü bir şekilde Hac yapıyoruz. Hatta tavaf ederken vicdanımın sesi bana şöyle haykırıyor: “Ey Müslümanlar hangi yüzle Kâbe’de tavaf yapabiliyorsunuz? Hangi yüzle her gün döndüğünüz bu kıblenin etrafında nasıl tavaf yapabiliyorsunuz? Bu tavaflarınız, bu sa’yleriniz, bu ihramlarınız, bu namazlarınız, bu oruçlarınız hâlâ sizleri, ülkelerinizi iç savaşlardan, cinayetlerden, çatışmalardan kurtaramıyorsa, barış ve esenlik yurdu haline getirmiyorsa, o zaman bu ibadetlerinizin üzerinde yeniden düşünmek zorunda değil misiniz?”

‘MÜSLÜMAN COĞRAFYADA NEDEN ZULÜM VAR, DÜŞÜNMELİYİZ’

Müslümanlar olarak bizim bütün bunlar üzerinde gerçekten çok ciddi bir muhasebeye ihtiyacımız var. İslâm coğrafyasında olup bitenleri gerçekten yüreğimiz kan ağlayarak izliyoruz. Peki Hacc’ın hikmeti neydi? Hacc’ın, namazın hikmeti bizi birleştirmek, gönüllerimizi ve ruhlarımızı kaynaştırmak değil miydi? Biz ihramı niye giyiyoruz? İhramla sinek, böcek ve pire öldürmeyi dahi kendimize haram kıldığımızı ilan ediyoruz. Sineği, böceği, pireyi bile yeri geldiğinde öldürmenin haram olduğunu ifade eden ibadetleri yerine getiren mü’minlerin yaşadığı coğrafyalarda neden zulüm var, neden katliam var, neden mazlumiyet var? Bunlar üzerinde bizim çokça düşünmemiz gerekiyor.

DİĞER ÜLKELERİN Bİ’SE BAŞKANLARIYLA BULUŞUYORUZ

Diyanet olarak bu konuda Hac mevsiminde neler yapıyorsunuz?
- Diyanet İşleri Başkanlığı olarak her yıl Hac mevsiminde bütün İslâm ülkelerinin bi’se başkanlarıyla bir araya gelmeye çalışıyoruz. Buna yönelik programlar tertipliyoruz. Katılımın geniş olmasına büyük önem veriyoruz. Karşılıklı bi’se başkanlarıyla ziyaretleşiyoruz. Toplantılar düzenliyoruz. Bu toplantılarda İslâm dünyasının sorunlarını dile getirmeye çalışıyoruz. Hac’da karşılaşılan sorunları konuşuyoruz. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunuyoruz. Sorunlara çözümler üretmeye çalışıyoruz. İnşallah ilerleyen zamanlarda bu konuda daha güzel gelişmeler olacağına inanıyorum.

Yeni Akit

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yaşam Haberleri