Arif Nihat Asya'yı rahmetle anıyoruz

Bugün, Türk Edebiyat Tarihi'ne 'Bayrak Şairi' olarak adını yazdıran, 'Naat' şiiri ve 'Fetih Marşı'yla da tüm milletimizin gönlüne taht kuran Arif Nihat Asya'nın vefatının 33. yıldönümü.

Uzun yıllar TBMM'de milletvekili olarak görev yapan Asya 1962 yılında Ankara Gazi Lisesi'nden emekli oldu. 5 Ocak 1975 tarihinde Ankara'da vefat etti.

"Asya, Bayrak şiirini Adana'nın kurtuluş günü olan bir '5 Ocak'ın heyecanı ile yazdı. Bir çok dergi ve gazetelerde yazıları yayımlandı. Şiirlerinde hece, arûz ve serbest vezinleri kullanan Arif Nihat, nazmın her tür ve şekliyle eserler vermiştir. Fikrin ağır bastığı şiirlerinde milliyetçilik, vatan sevgisi ve dini konular büyük bir yer tutar. Şiirinde daima bir yenileşme çabası içinde olan şair, etkilerden uzak kalarak kendine özgü bol renkli şiir dünyasını kurmuştur.

Güzel ve zarif benzetmelerin yanı sıra, keskin zekâsının, şakacı mizâcının mahsûlü olan nükteleri, hicivleri, kelime oyunları üslûbunu tamamlayan önemli unsurlardır. Tarihimizin şanlı sayfalarını şiirleştiren şair, 'rubai' türünün yeni Türk edebiyatında önemli şahsiyetlerinden kabul edilir. Bayrak ve vatan, onun mısralarında en usta anlatıcısını bulmuştur."

Kendisini unutulmaz "Naat" şiirinde çok güzel tasvir ettiği "fatihalar, yasinler"le anıyoruz.

Konsun yine pervazlara
Güvercinler,
"hu hu" lara karışsın
Aminler,...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey fatihalar, yasinler...

Şiir Kitapları: Heykeltraş (1924), Yastığımın Rüyası (1930), Ayetler (1936), Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946), Rubaiyyat-ı Arif (1956), Enikli Kapı (1964), Kubbe-i Hadrâ (1956), Kökler ve Dallar (1964), Emzikler (1964), Dualar ve Aminler (1967), Aynalarda Kalan (1969), Kanatlar ve Gagalar (1946), Kıbrıs Rubaileri (1964), Avrupa'dan Rubailer (1971), Kova Burcu (1967). 

Unutulmaz şiirlerinden bazıları;

Dua

Biz,kısık sesleriz...minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler...göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver...cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!

''SESİZCE DüŞüNSEK DUYACAKLAR BİRGüN
OLMAZLARI OLMUŞ SAYACAKLAR BİRGüN
ONLAR BU GİDİŞLE ELLERİNDEN GELSE
RüYALARA SANSüR KOYACAKLAR BİRGüN''

Başörtüsü

Ne demekmiş
"Yasak! "
İşiniz mi kalmadı
Yapacak?

Ne diye karışırsınız
Saçımıza-başımıza,
Bizi oyuncağınız mı sandınız
Bakıp yaşımıza?

Sebebini anlatamayacağınız
çocukça bir devrin hevesinden
Karşınızdaki en güzel portreleri
Mahrum ettiniz çerçevesinden!

Kim demiş, ki:
"Başörtüsüydü o! "
Başımızın -renk renk-
Süsüydü o!

Altında saçlarımız,
Arkadan, ne hoş sarkardı;
Kimimizde -örgü örgü- sarmaşıklaşır...
Kimimizde, su olup akardı!

*
* *

Şu, bu nâmına "Yasak! " demiş
Bulundunuz, tezelden;
Ne olurdu, anlasaydınız biraz da,
Güzellikten, güzelden!

*
* *
Siz, bizden değilsiniz,
Tanımıyoruz hiç birinizi,
çekin başımızdan
Ellerinizi!

Bir gericilik tutturmuşsunuz;
Gericilik değil, Türk'ün köy modasıdır bu...
üstelik, ninemizin başımızda
Taşıdığımız hatırasıdır bu!

Dediniz: "çıkacak başınızdan
Başörtünüz! "
Alın -öyleyse- onunla
Yüzünüzü örtünüz!

(Rıfat Yörük - habervaktim)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri