Zabıtaların güldüren yüzü (MİZAH)

Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Bem-Bir-Sen Sendikası başarılı yayınlarıyla göz dolduruyor. Sendikanın bastırdığı ve önsözünü Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay'ın yazdığı "Bir Zabıta Hikayesi" isimli kitaptan seçtiğimiz bazı komik ve trajikomik anı

153 ALO ZABITA MI?

153 Alo Zabıta Hattını arayan bir kısım vatandaşlar bazen öyle taleplerde bulunuyorlar ki adeta dudak uçurtuyor.

İşte onlardan bazıları:

· Eşimle sorun yaşıyorum, anlaşamıyoruz. Ne yapabilirim?

· Sokak lambaları gündüz de yanıyor, görevliler gelsin kontrol etsin.

· Cep telefonu hattımı açtırmak istiyorum.

· Kontör yüklemek istiyorum

· Telefon borcumu öğrenebilir miyim?

· Kayıt dışı satış yapıyorlar, fiş vermiyorlar

· Arabada giderken sigara içebilir miyim?

· İşyerinde tek başıma olduğum zamanlarda sigara içebilir miyim?

· Şu sokak düğününe lütfen müdahale edin

· Dolmuş şoförü beni istediğim yere bırakmıyor

· Komşumun köpeği havlayıp bizi rahatsız ediyor

· Okullar tatil mi?

· Kontörüm bitti, kız arkadaşımı arayıp beni aramasını söyler misiniz?

· Çocuğun matematik problemini çözemedim, yardımcı olur musunuz?

· İşten çıkarıldım, tazminatımı vermiyorlar, ne yapayım?

· Çilingir numarası rica edebilir miyim?

· Cep telefonumu yeni aldım, sesim geliyor mu?

· Annem beni dövüyor

· Komşum çok horluyor rahatsız oluyorum.

ZABITAYA YARDIM EDEN DİLENCİ

Zabıtaların hemen her gün uğraştıkları sorunların başında dilenciler gelmektedir.

1990 yılında Korkuteli'de dilenen ve ilçe sakinlerine sürekli rahatsızlık veren bir dilenci yakaladık.

Çok perişan durumdaydı. Üstü başı dökük, karnı aç, ayakta zor duruyordu. Arkadaşlarla dilencinin bu haline çok üzüldük. Hep beraber bir lokantaya gittik, karnını doyurduk, geldiği şehre geri göndermek için biletini aldık.

Tam otobüse bindirmek üzereydik ki, bize beklememizi söyledi. Bankaya doğru yöneldi. Bankadan para çekti. Bizleri çok sevdiğini, bu iyiliğimizin altında kalmak istemediğini söyleyerek bizlere para uzattı.

Geçirdiğimiz şoku anlatmaya bilmem gerek var mı? (Celal Küçükkaraca, Antalya Korkuteli Belediyesi Zabıta Memuru)

12 EYLÜL'DE GENERALİN SÜRGÜNÜNDEN NASIL KURTULDUM?

13 Mart 1979 yılında ilkokul mezunu olarak zabıta teşkilatında göreve başladım. İleriki yıllarda ortaokul ve liseyi bitirdim. Açık Öğretim Fakültesi sınavlarına 4 kez girdim ama başarılı olamadım ve ısrarı bıraktım.

Göreve başladıktan 7 ay sonra 12 Eylül ihtilali ile çoğu belde belediye başkanlıkları lağvedilerek şubelere dönüştürüldü. Bu arada, emekli generaller, albaylar ve astsubaylar 1981 Kasım ayına kadar belediyeleri yönetti. Onlarla birlikte görev yaptık.

İstanbul Belediyesi'ne bağlanan Pendik Belediyesi 1984 Mart ayına kadar General İ. Hakkı Akansel, General Ecmel Kutay, General Abdullah Tırtıl ve çeşitli rütbelerde askerler tarafından yönetildi.

12 Eylül ihtilalinde Pendik Ankara Caddesi yaz dolayısıyla trafiğe kapatılmıştı. Yine öyle bir gün görevli iken AKM yönünden bir araç geldi. Bursa İskender Restaurant'ın önünde durdu. Araç sivil plakalı idi. İçinden 1.90 boylarında bir beyefendi indi ve restauranta yöneldi. Ben de asker traşlı olan şoförüne "Beyefendi gelene kadar aracınızı otoparka alır mısınız" diyecektim. Ama ben şoföre yönelip daha söze bile başlamadan, 1.90 boylarındaki beyefendi bana elini uzattı ve sert bir dille;

-General Nahit Arda. Konya Sıkıyönetim Kurmay Başkanı, dedi.

Ben de "memnun oldum. Ancak araç burada duramaz. Siz gelinceye kadar şoförünüzün aracı otoparkta tutması gerekiyor." deyince;

--Adın ne, sicil numaran kaç? dedi.

Ben de istifimi bozmadan adımı ve sicilimi verdim. Bana bazı isimler sıraladı ve "bunlar benim arkadaşım. Seni Pendik'ten sürdüreceğim" manasında sözler etti ve gitti.

O zamanlar rotasyon usulü tayinler yapılıyordu. Yani her an Büyükçekmece, Sarıyer, Eminönü, Bakırköy, Adalar, Zeytinburnu ve daha pek çok ilçeye sürebilirdim. Sabah saat 05.00'te kalkacaksın, yola çıkacaksın, 08.30' da iş yerinde olacaksın. Olamazsan sıkıntıya gireceksin. Akşam kaçta çıkacaksın, eve kaçta varacaksın belli değil.

Tüm bunları düşününce çareyi o kurmay başkanının evini araştırmakta bulduk ve kendileri General olan Şube Başkanımız arkadaşı olduğu için özür dileyebildik.

Ama bir şerh koydum. Görevimin gereğini yerine getirdiğim için özür dilemediğimi, olaydan sonra Şube Başkanımızın beni çağırdığını ve Kurmay Başkanının bizim Şube Başkanımızın arkadaşı olduğu için özür dilediğimi değilse haklı olduğumu da söyledim.

Şube Başkanım da arkadaşına haklı olduğumu anlatınca ve benim haklılığım ispat edilince tayinim çıkmadı, daha doğrusu sürgün yememiş oldum. (Azmi Başkan, Pendik Belediyesi Zabıta Komiseri)

"MÜDÜRÜN ARABASININ BENZİNİNİ BEN VERİYORUM"


Ben Eskişehir Tepebaşı Belediyesi'nde zabıta müdürü olarak çalışmaktayım. Bir gün ekiplerimden birisi ruhsatsız olarak açılan bir internet salonunu yönetmelik hükümlerine göre kapattı. Birkaç gün sonra ekiplerle gün içinde yapılması gereken görev dağılımı için toplantı yapıyorduk.

Toplantı sırasında ekip amiri arkadaşım;

--Müdür bey siz dünkü internet salonu sahibini tanıyor musunuz? , diye sordu.

--Hayır, dedim.

Arkadaşım ;

--Müdürüm, şahıs biz işyerini mühürlerken, " Müdürün arabasının benzinini ben dolduruyorum" dedi.

Kan beynime sıçradı. Hemen ekibe söz konusu arkadaşı belediyeye çağırmalarını söyledim ve beklemeye başladım.

Bir süre sonra şahıs belediyeye gelmişti. Ben son derece sinirli bir şekilde zabıta karakoluna indim:

--Kardeşim sen beni tanıyor musun?

-- Evet

-- İyi de kardeşim sen benim arabama ne zaman benzin doldurdun?

-- Geçen ay

Cevap karşısında ben de, karakoldaki arkadaşlarımda şok olmuştuk.

--Ben benzin istasyonunda pompacıyım amirim. Sizi oradan tanıyorum

--Peki kardeşim bedava mı verdin bana benzini?

--Olur mu hiç amirim, ya nakit ödemişsinizdir, ya da kartla. Şu anda hatırlamıyorum.

Ben de, karakoldaki bütün memurlara da gülme krizine tutulduk. Az daha böyle bir ifade yüzünden zan altında kalacaktım. (Mustafa Pediz, Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Zabıta Müdürü)

AMCAMIN DERDİ !!!

2000 yılının Temmuz veya Ağustos ayında Ankara Ulus meyve ve sebze halinde görev yaptığımız bir dönemde, zabıta noktasında otururken yaşlı bir amca panik ve heyecanla içeri girdi.

Hemen kendini buyur ettik ve sıkıntısının ne olduğunu sorduk.

Yaşlı amca;

-Sorma yavrularım yengenizi kaybettim.

Biz de hep bir ağızdan;

-Başın sağ olsun amca, dedik.

Yaşlı amca;

-Yok oğlum yok ölmedi, halin içinde alış veriş yaparken kaybettim, dedi

Bizler biraz tebessüm ve biraz da şakayla karışık;

-Amca merak etme bulunur, canını sıkma diyerek, rahatlaşmaya çalıştık ama nafile.

Amca;

-Yavrum yengenizi düşündüğümden değil, o salak salak dolaşır beni de bulur, evi de bulur. Benim sıkıntım torbada 2 kilo alabalık var, şimdi onları kokutur.

Hepimizi bir anda kahkaha tufanı sardı. Hemen ardından meyve ve sebze halindeki anons cihazında anonsla birlikte dört koldan arayarak yengeyi amcanın dediği şekilde bulduk.

Neden böyle ısrarla kendisini aradığımızı yengeye söylemeyerek eski de olsa bir yuvayı yıkılmaktan veya sarsıntıdan kurtarmış olduk. (Eyüp Çökelekoğlu, Zabıta Memuru-Ankara)

ZABITA'DAN ESNAFA KAMERA ŞAKASI

Yıl 2007, Yer Balıkesir Edremit. Zabıta Haftası etkinliklerini o yıl ilk kez düzenleyen Balıkesir'e bağlı Edremit Belediyesi, bazı esnaflara kamera şakası yapıyor.

Zabıta bürosunda toplanarak plan yapan ekipler, esnafa şaka olarak şok denetimler düzenleme kararı alıyor. Ağız birliği eden zabıta memurları, belirledikleri işyerlerine toplu olarak baskınlarda bulunuyor.

İlk olarak bir pastaneye baskın düzenleyen ekipler, içeriye girer girmez ,"Satış ve üretimi durdurun. İşyerinizi 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince kapatıyoruz. Haydi, arkadaşlar, mühürleyin."diyorlar.

İşletmeciler şokta, pastane personeli şaşkın…

Bir anda işyerine giren çok sayıda zabıtayı karşısında gören ve söyledikleri karşısında çok şaşıran işletmeciler ve personel ne olduğunu anlayamıyor.

Zabıtanın sert tavırlarından ciddi olduklarını sanan işletme müdürü, talimatlara itiraz etmeksizin yerine getirmeye başlıyor.

Ekiplerin dışarıya çıkarmaya çalıştığı personel ise bir anda işsiz kalacakları korkusuna kapılıyor. Bir çalışan, "Yapmayın, işsiz kalmak istemiyorum" diye ekiplere yalvarıyor.

Ama ekipler ketum, zabıtalar ciddiyeti bozmadan işlerini yapıyorlar. Yalvarmalara aldıran yok.

Herkes dışarı çıkartılıyor.

O da ne: Dışarıda bir grup zabıta, ellerinde kırmızı karanfiller, yüzlerinde büyük bir tebessüm dışarı çıkartılan personel ve işletme sahiplerini karşılıyor.

Herkese tek tek dağıtılan karanfiller… Olayın bir şaka, hatta zabıtaya ait bir etkinlik olduğunu açıklayan zabıtalar karşısında pastane sahip ve çalışanları hâlâ tedirgin.

Ama ardından derin bir ohhh çekiliyor, karanfiller alınıyor, zabıta haftası kutlanıyor.

Edremit Belediyesi zabıta ekipleri "kutlamalara" devam ediyorlar. Birkaç işyerine daha aynı şakayı yapan zabıtalar, kendilerini hoş karşılayan esnafa teşekkür etmeyi de ihmal etmiyorlar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri