Çamuru dünya çapında sergiliyor

Taş fırında pişirdiği çamurla resme başladı, dünya çapında sergiler açıyor

Sanat ve sanatçı nedir diye bir soru yöneltilse, çoğu kimsenin vereceği cevap klasik ve nettir: "Sanat, evrensel ve göreceli bir kavramdır. Sanatçı ise bununla uğraşan kişidir." 

Genel manada kabul görse de sanatlarını lâyıkıyla icra etmek için gecesini gündüzüne katan sanatçılar için bu tanım çoğu zaman yeterli olmuyor. 

Atatürk'ün 'Herkes sanatçı olamaz' sözünün ne kadar doğru olduğu, eser ortaya çıkarabilmek için büyük emekler veren sanatçılar tanındıkça daha iyi anlaşılıyor. Bu ender sanatçılardan biri de ressam Gülten İmamoğlu. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Resim İş Eğitimi Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Gülten İmamoğlu, taş fırında pişirdiği çamurdan ressamlığa uzanan hayat hikayesini CİHAN muhabirine anlattı.

Doç. Dr. İmamoğlu, 1970 yılında Tokat'ın Turhal ilçesinde doğmuş. 1991'de OMÜ Eğitim Fakültesi Resim İş Eğitimi Bölümü'nü bitiren İmamoğlu, bir yıl sonra da aynı bölüme araştırma görevlisi olarak atanmış. 

1991-1994 yılları arasında 'Samsun Halkının Resim Sanatına Bakışı' konulu tez çalışması ile OMÜ'de yüksek lisansını tamamlayan İmamoğlu, 1994-1998 arasında ise 'Görsel Dışavurumda Objektif Saptama Tekniklerinden Öznel Anlatıma Doğru Geliştirilebilir Bir Pratik Olarak Desen Eğitimi' konulu tez çalışması ile 'Sanatta Yeterlik' derecesi almış. Daha sonra da aynı üniversitenin Güzel Sanatlar Resim İş Eğitimi Bölümü'ne öğretim görevlisi olarak atanmış. 1999'da yardımcı doçent, 2005'de ise doçentliğe terfi eden İmamoğlu, halen de bu unvanla üniversitede resim üzerine öğrencilerine eğitim veriyor. 

Sanata gönül veren İmamoğlu'nun müzik, tiyatro, bale ya da operayı değil de neden resmi seçtiği ise doğup büyüdüğü topraklarda gizli. Resme nasıl başladığını ise şöyle anlatıyor İmamoğlu; "Doğayla ve kendi yöremin zengin kültürüyle alabildiğine iç içe büyüdüm. Her yaz Turhal'a bağlı köyümüze gider dedemin çiftliğinde iğde, kiraz çiçeği kokulu bahçelerde uzun soluklu günler geçirirdim. Her köyü farklı bir renkten oluşan kültürel dokusuyla küçük bir Anadolu mozaiği. Daha ufak bir çocukken çamurdan yaptığım değişik formları yine çamurdan yaptığım minik taş fırında pişirirken her seferinde çatlayıp kırılmaları beni pes ettiremezdi. Renge olan tutkum Anadolu'ya olan hayranlığım özüme yerleşti. Sanata olan ilgi ve yeteneğimi 12 yaşlarında fark ettim. Resim yaparken çok keyif alıyor, her fırsatta resim yapmak istiyordum. İlk yağlı boya resmimi ortaokul yıllarında yaptım. İlk karma sergimi ise lise eğitimim sırasında Samsun'da açtım. Üniversitede de sanat alanında eğitim görerek, hem bir akademisyen hem de profesyonel anlamda sanatçı olarak yolumu çizmiş oldum.''

Doç. Dr. İmamoğlu, resimlerinde genel olarak insanın yitirdikleri, özlemleri, eğreti mutlulukları ile toplumsal baskı sonucunda oluşan mecburiyetler gibi iç kaygıların ön plana çıktığını belirtiyor. 

İmamoğlu, sanatta her zaman kişinin nerede yaşadığından ve nasıl bir eğitim aldığından ziyade 'Kim' olduğuna, bu 'Kim'liğin yaptığı işlere ne oranda yansıdığının önemine vurgu yapıyor. Sanat yaşamına 9 online, 15 kişisel ve 39 da karma sergi sığdıran sanatçının 143 eseri bulunuyor. 

2005 yılında Amerika'nın California eyaletinde Dünya çapında organize edilen 53. Sausalito Art Festival'ne katılan ilk Türk sanatçı ünvanına sahip olan İmamoğlu, ayrıca Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD)'nin üyesi. (CİHAN)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri