Eğitim her engeli aşar!

Eğitim her engeli aşar!
Türkiye Beyazay Derneği’nin koordine ettiği “Eğitim Her Engeli Aşar” kampanyası hakkında konuştuğumuz AK Parti’nin görme engelli milletvekili Lokman Ayva, bir yılda umduklarından fazla mesafe katettiklerini ifade ederek, “Eng

ALİ EYVAZ'IN HABERİ...

Engellilerin eğitimi konusunda Türkiye’de bugüne kadar yapılan en büyük kampanyanın koordinatörlüğünü üstlenen Türkiye Beyazay Derneği Genel Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Lokman Ayva, proje hakkında önemli bilgiler verdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün himayesinde, Milli Eğitim Bakanlığı ve Devlet Bakanlığı ile ortaklaşa Türkiye Beyazay Derneği koordinatörlüğünde yürütülen “Eğitim Her Engeli Aşar” kampanyası kapsamında konuştuğumuz, kendisi de görme engelli olan AK Parti İstanbul Milletvekili Lokman Ayva, bir yıldır yapılan bu çalışmalarda, umduklarından da fazlasını elde ettiklerini söyledi. Kampanya hakkında TBMM’deki odasında Vakit’e bilgi veren Türkiye Beyazay Derneği Genel Başkanı Lokman Ayva, Eğitim Her Engeli Aşar kampanyasının Türkiye’nin hiçbir yerinde eğitim almayan engelli kalmaması için hayata geçirildiğini ve engellilerin eğitimi konusunda toplumu bilinçlendirmek amacıyla tanıtım toplantılarına devam ettiklerini söyledi.

LÜTUF KAVRAMI SONA ERİYORHAK KAVRAMI GELİYOR
Türkiye’de 8.5 milyon engelliden 4 milyonunun eğitimsiz olmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını dile getiren Lokman Ayva, “Bu kampanyaya ilk başladığımız günlerde umduğumuz hedeflerin de ilerisine ulaştık. Hızla ülkemizdeki bu açık kapanacak. Hazırlanan son Anayasa değişiklik teklifine giren engellilerle ilgili maddeyle bütün engelliler kendilerini açık cezaevinden çıkmış gibi hissedecekler. İlk kez devlet engelliye hizmeti lütuf kavramından çıkartıp, bunu bir hak kavramına dahil etmiş oluyor” dedi.

“EĞİTİM ALMIŞ OLAN NORMALLEŞMEYE YAKLAŞIR”
İlk başta 3 yaş üstü engelli çocuklar için başlatılan çalışmaların şimdi 3 yaş altına da indiğine dikkat çeken Ayva, bunun mutluluk verici bir gelişme olduğunu kaydetti. Ayva, şunları kaydetti: “Kampanyada beklediğimizden daha iyi neticeler çıktı. Daha değişik alanlara girme şansımız oldu. Çok iyi gidiyoruz şu an. Biz 0-6 yaş arası özürlü çocukların eğitimini de önemsiyorduk. Burada uygulama sorunları olduğunu fark ettik. Düzenin ona göre kurulmadığını, 3 yaş üstü gruba göre kurulduğunu fark ettik. Bu önemli; çünkü 3 yaş altında gelişim bozukluğu vardır. Belki çocuğu tamamen özürlülükten kurtarma şansı bile olabilir. Zihinsel eğitim yapıyorsunuz, bedensel eğitim yapıyorsunuz. Eğitim almayan bir çocuğa göre, bunlar eğitim aldığı için normalleşmeye doğru yaklaşıyor.”

“OKULA GİT DE, PEKİ TAHTAYI NASIL GÖRECEKSİN?” DENİLDİ
Engelli eğitiminin çok küçük yaşlarda başlaması gerektiğini belirten Ayva, bu konuda kendi yaşamından da örnekler verdi: “Ben kendi hayatımdan bir örnek vereyim.. Ben 1 yaşımda kör oldum ve tam 5 yıl evde kaldım. Niye? Ben demiştim ki babama; baba ben okula gitmek istiyorum. Babam da ‘Tamam götürelim de, ne yapacaksın okulda, tahtayı nasıl göreceksin?..’ Böyle şeyler söyledi. Düşündüm, haklı adam. Meğer ki bunların yöntemleri varmış ama biz bilmediğimiz için bunlardan haberimiz yok. Ben 16 yaşımda okula başladım. Ama şimdi eskisi gibi değil, birçok okul açıldı, binlerce bu konuda hizmet var artık. Bütün bunlara rağmen bu çocuklar okumuyor. Niye okumuyor? Birçok sebep sayılabilir. İşte bunlarla mücadele etmek gerekiyor.”

“ÖZÜRLÜ OLDUĞU İÇİN DEĞİL EĞİTİMSİZ OLDUĞU İÇİN ÇALIŞAMIYORLAR”
Toplumda engellilerin neden çalışamadıkları konusundaki yargının da yanlış olduğuna dikkat çeken Ayva, şunları söyledi: “Eğitim özürlü bir çocuk için o kadar önemli ki. Mesela ben kaşık tutmayı nasıl öğreneceğim, yolda yürümeyi, namaz kılmayı sizler görerek öğreniyorsunuz. Ama kör birisi bunları nasıl öğrenecek. Tek tek göstermeniz gerekir. Hayatımızın her döneminde eğitime ihtiyaç var. Özürlüler niye sosyal hayata katılamıyor; özürlü olduğu için diye düşünürdük. Halbuki sadece eğitimsiz olduğu için sosyal hayata katılamıyorlar. Eğitimini aldıktan sonra hiçbir sorun yok. Mesela bakın ben bu bilgisayarı kullanıyorum. Peki bunun eğitimini almasam nasıl kullanacağım? Bakın mesela yolda yürüyemeyen arkadaşlarımızdan Metin Şentürk, 300 kilometre hıza bile çıkabildi, bana mısın bile demedi. 320’yi gördüm diyor. (Gülüyor). Demek ki eğitimini aldıktan sonra yapılabiliyor.”

“AİLELERDE KABULLENME SORUNU VAR”
Ayva, engelli çocuklarını eve kapatmamaları konusunda ailelere de çağrıda bulunarak, oldukça çarpıcı örnekler verdi: “Empati yapalım; bir ailenin çocuğu doğuyor, kucağına alıyor aile fertleri. Ancak birkaç yıl sonra çocukta birtakım sorunlar olduğu anlaşılıyor. Özürlü olduğu anlaşılınca da bu sefer insanlar birbirlerini bile suçluyor. İşlerde ‘senin günahın yüzünden böyle oldu’ diyeni mi ararsın, kaynananın gelini suçlamasını mı ararsın, sanki Cenabı Allah anneyi çocukla cezalandırıyor. Böyle bir durum var. Bunun kabullenilmesi yıllar alıyor. Kabullendikten sonra da imkân arama aşamasına 15-20 sene gecikenler var.”

“ÖZÜRLÜ ÇOCUĞUNU GİZLEYEN PROFESÖRLER VAR”
“Üstelik bu sorunlar konusunda eğitimli-eğitimsiz ayrımına da hiç gerek yok. Öyle ki, özürlü çocuğunu gizleyen profesörler var, generaller var. ‘Benim gibi bir adamın nasıl sakat bir çocuğu olabilir’ anlayışı var. Bunu ailelerin kabullenmesi çok zor.”

“BABA KABULLENMEDİĞİ İÇİN ANNE İNTİHAR ETTİ”
“Oysa bu çocukları çok küçük yaşlarda fark edip, o çocuğun eğitimine başlanması çok önemli. Özürlülüğün utanılacak bir şeyden çıkması gerekiyor. İnsanlar artık bunun normal bir durum olduğunu fark etsin. Bu konularla ilgili çok olaylar var. Mesela bir karı-koca var; tekerlekli sandalyede bir çocukları var ve baba çocuğuyla aynı yerde görünmek istemiyor. Üstelik bu anne-baba öğretmen. Baba istemiyor çocuğu ve bütün yük annede. Bir müddet sonra anne intihar ediyor. Böyle çok acı dramlar var.”

YETİŞKİN EĞİTİM KURSLARI
Ayva, 15 yaş üstü engellilerin eğitimi için de yatılı yaz kurslarının bulunduğunu belirterek, bütün bu hizmetlerin ücretsiz olduğuna dikkat çekti. Ayva, şunları kaydetti: “Biz Milli Eğitim Bakanlığımızla yetişkin eğitim kursları da açıyoruz yaz aylarında. 15 yaştan büyük özürlüleri yatılı eğitime alıyoruz 2 ay boyunca. Bu eğitimleri sonucunda ilkokul 5’i bitirmiş gibi oluyorlar. Belgelerini alıyorlar ve daha sonra ortaokul, lise ve üniversiteye devam da edebiliyorlar ki; böyle çok işe girenler de var. Böyle bir kursa çocuğunu göndermek istemeyen çok aile var. Mesela Tarsus’ta bir anne, ölürüm de göndermem diyor. Benim param yeter ona bakmaya diyor mesela. Özürlüye, bakıma muhtaç muamelesi yapılıyor. Konu komşudan çekiniyorlar; sakat bir çocuğu var da onu da başlarından atmaya çalışıyorlar, derler diye. Ya da çocuğun o kursta başına bir şey gelecek sanıyorlar; güvensizlik var. Ya da zaten gereksiz, eğitim görüp de ne yapacak diyenler de var. Yani sebep çok çeşitli. Ancak olan o özürlü çocuklara oluyor ve eğitimsiz kalıyorlar.”

GÜVEN UNSURU ÖNEMLİ
“Bu konularda güven çok önemlidir. Biz Hayrünnisa Gül Hanımefendi’yi bu kampanyaya niye dahil ettik? Çünkü güven çok önemli burada. Cumhurbaşkanlığı bir güven unsurudur ve ayrıca kendisi de anne. Zaten bu yüzden çok faydası oldu, aileler şimdi çocuklarını daha rahat gönderiyorlar.”

“ÇOCUK SAYISINDA 24 BİNİ GEÇTİK”
Ayva, çalışmalarının neticesiyle ilgili sayısal bilgiler de verdi: “Biz şu anda 24 bini geçtik çocuk sayısında. Beklediğimizden daha fazla bir rakam bu. Yine atmosfer değişikliği oldu. Türkiye’de genel olarak bürokrasinin, halkın özürlülerin eğitimine karşı tavrı değişti. Mesele Anayasa değişikliğinde özürlülerle ilgili madde çok önemli. Kendimi açık cezaevinden çıkmış gibi hissediyorum, hazırlanan bu son Anayasa değişikliği ile birlikte.”

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ENGELLİLER İÇİN ÇOK OLUMLU
“Anayasa teklifindeki özürlüler maddesiyle birey olarak bizim şu ana kadar çıkardığımız bütün yasalar Anayasa’ya aykırı. Çünkü orada eşitlik maddesi var ya; mesela siz Lokman Ayva’ya özürlü maaşı diye ek bir para veriyorsunuz dediğiniz zaman, sistem buna mani olacak. Çünkü eşitlik yasalarına göre kıyak çekilmiş bir durum var. Yani ya benim maaşım kesilecek, ya da size ek ücret verilecek. Ayda 210 bin aileye 500 lira para veriyoruz. Üç sene önce yoktu böyle bir rakam. Dolayısıyla bütün bunlar mevcut Anayasa’ya aykırı idi. Ayrıca sistem beni korunmaya muhtaç bir varlık olarak görüyor ve bu yüzden belli alanları daraltmış durumda. Belli memuriyetleri daraltmış durumda. Ama bu Anayasa değişikliğinden sonra bütün bunlar sistem olarak oturmuş olacak. Ben de artık bütün bunları bir hak sahibi olarak talep edebileceğim. Eskiden çocuğa kabartma kitap veriyorsan, bunu bir lütuf gibi görüyorlardı. Halbuki şöyle düşünün; ilkokul çocuğunu oturttuğunuz sıraya üniversiteliyi de oturtabilir misiniz? Eşitse, ikisine de aynı sırayı vermeniz gerekir. Artık ben de kabartma kitabı talep edebileceğim. Lütuftan çıkıp, hak kavramına dönüştü.”

“VAKİT GAZETESİNE MÜTEŞEKKİRİZ”
Lokman Ayva, bu kampanya boyunca Vakit gazetesinin kendilerine verdiği destekten ötürü müteşekkir olduklarının altını çizerek, “Vakit gazetesi her zaman yanımızda oldu, bize yönelik her türlü desteğini bir saniye bile esirgemedi. Bundan dolayı çok teşekkür ederim. Basınımızda engellilere yönelik bu denli bir duyarlılık takdire şayandır. Hepsinden Allah razı olsun” dedi.

VAKİT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.