Alperenler'den 'Kutlu Doğum' programı

Alperenler'den 'Kutlu Doğum' programı
Kağıthane alperen ocakları ilçe teşkilatı Hz. MUHAMMED SAV efendimizin doğumunun 1439. kutlu doğum haftası nedeniyle Kağıthane kültür merkezinde anma programı düzenledi.

Belki bin dört yüz otuz dokuz sene geçmişti O en sevgilinin devri üzerinden ama hadisleri sünnetleri değişmemişti. O zaman çölde açan bir gül idi. şimdi ise “karla kaplanmış gönül yollarında açan bir kardelen Onun ismi gökte hâlâ Ahmet yerde Muhammed”di. almalıydık o nur’u tarihin tozlu raflarından. yaşantımızı o nurun ziyasıyla ışıklandırmalıydık iç dünyamızı risâlet gülleriyle süslemeliydik.Çünkü; kalpler ancak onun sohbetiyle aydınlanırdı. 

Programa istiklal marşı ve ardından bu yıl ülkemizi dünya hafızlık yarışmasında temsil edecek olan hafızlarımız RAMAZAN GÜR, SABİT AY ve M.İSMAİL DEMİREL’in KUR'ANI KERİM ziyafetleriyle başlayan program Kağıthane Alperen ocakları başkanı YUSUF KARADEMİR in ve ardından BBP İstanbul İl Başkanı Sayın BAYRAM KARACAN beyin konuşmalarıyla devam etti. KARACAN yaptığı konuşmasında;
‘’Herhalde, hayattaki en zor işlerden biri, sözcüklerin O’nu anlatmakta aciz kaldığı, Rahmetellil Alemin olan, sevgililer sevgilisinin, insanlığın nuru, yüz akı ve yaratılmış her şeyin ama her şeyin biricik peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V.)’i konu edinen bir konuşma yapmaktır. İnanın bu durum hakikaten çok zor bir iş, hele benim gibi cahil biri içinse çok daha zor olacak. Öncelikle bu durumdan dolayı sizden peşinen özür diliyorum.

Peygamber Efendimiz, Rebiyyül Evvel ayının 12. Günü kainatı şereflendirmiştir. Bu da miladi takvime göre 20 Nisan gününe tekabül etmiştir. 1989 yılından bu yana Diyanet işleri Başkanlığı tarafından bu günü içine alan hafta kutlu doğum haftası olarak ilan edilmiş ve Aziz Milletimiz bu haftayı coşkuyla sevmiş ve sahiplenmiştir. Bu hafta Anadolu‘nun dört bir tarafında hatta yurt dışındaki ülkelerde yaşayan vatandaşlarımız tarafından çeşitli programlarla değerlendirilmektedir. Cumhuriyet kurulmadan önce, kurucu meclis zamanında 24 Ekim 1923 tarihinde Atatürk’ün imzası ile de kabul edilen bir kanunla kutlu doğum günü yani 20 Nisan resmi bayram olarak ilan edilmiş, 27 Mayıs 1935 yılına kadar da 20 Nisan günü resmi bayram olarak kutlanmıştır. İnönü hükümeti tarafından 27 Mayıs 1935 tarihinde bu uygulama kaldırılmıştır.

Evet, 1989 yılından bu yana Kutlu doğum haftası kutlanmaktadır. Bu hafta dolayısıyla çeşitli organizasyonlar, programlar, konferanslar, paneller yapılmakta, bu hafta onun şanına uygun bir şekilde değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Fakat bana göre bu kutlama ve anma programlarından daha önemlisi onu ve onun getirdiği mesajı anlamaktır. Onun mesajının neresinde olduğumuzu tespit etmek ve kendimizi muhasebe ve murakabe etmektir.

Bugün dünya üzerindeki gelişmelere baktığımızda, başta İslam dünyası ve ülkemiz olmak üzere bütün insanlığın onun mesajından çok uzaklarda olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz.

Eğer bizler, Müslümanlar ve bütün insanlık onun mesajını tam olarak anlamış, anladığımızı yaşamış ve de anlatabilmiş olsaydık,

Dünyanın en fakir ve garip ülkeleri, İslam ülkeleri olamazdı.

Bilim de ve teknolojide kimse bizim ile İslam dünyası ile yarışamazdı,

Batı dünyası ortalama 25.000 dolarla geçinirken, İslam coğrafyası birkaç yüz dolar ile geçinmek zorunda kalmazdı.

Batılı silah tüccarları geliştirdikleri yeni teknolojik silahlarını bir bahane ile savaş çıkarttıkları Müslüman coğrafya üzerindeki insanlar üzerinde deneme cesaretini gösteremezlerdi.

Dünya da sapıklık ve sapkınlık prim yaparken, ahlaki değerler horlanmazdı.

Mavi emzikli bebek bombalama sonucu bina yıkıntılarının altında değil, annesinin şefkatli kollarında olurdu.
Coni, Afganistan’a Irak’a kardeşlerimizi sözüm ona hizaya sokmaya değil, ancak buralardan feyiz almaya gelebilirdi.

Avrupa’nın ortasında, dünyanın gözü önünde, Bosna da Kosova da kardeşlerimiz soykırıma uğramazdı,
Dünya’da Oxford, Cambridge, Yale, üniversiteleri yerine İstanbul, Bağdat, Tahran, Kabil Üniversitelerinin yapmış olduğu çalışmalar konuşulurdu.

Dünyanın alış veriş para birimi Dolar, Euro değil, Lira, Dinar olurdu.

Dünya üzerindeki Müslümanlar “Terörist” olarak algılanmazdı, Adaleti, nezaketi, ve bilgeliği ile bütün insanlardan iltifat ve saygı görürdü.

PKK olmazdı, olamazdı, Güvenlik kameralarına gerek olmazdı, bilmem kaç yerden kilitlenen çelik kapılar olmazdı, ahlaksızlık olmazdı, haksızlık olmazdı, çek-senet olmazdı, karakollar olmazdı, bu kadar büyük, geniş ve son teknolojiyle donatılmış hapishanelerimiz olmazdı, köşe dönmecilerimiz olmazdı, rüşvet olmazdı, bu kadar çok hâkime ve mahkemeye gerek kalmazdı.

Dünyada silahlanmaya harcanan para ile değil Afrika da ki bütün insanlar, dünya üzerindeki bütün aç ve fakir insanların karnı doyardı.

İnsan şerefi ve onuru adına akla gelen her türlü güzelliklerin yaşandığı, zenginliği ve fakirliği paylaşan, mutluluğu ve acıyı paylaşan, güzellikleri büyütüp, kötülükleri yok eden bir mekan olurdu Dünya.

2010 yılı yüce kitabımız Kuran-ı kerim’in indirilmeye başlanmasının 1400. Yılına da tekabül etmektedir. Kainatın ve kainatta bulunan her şeyin kullanma klavuzu olan Kuran-ı Kerim‘in pratiğe dökülmüş halidir onun yaşantısı. Yani yaşantısı ile Kuran-ı Kerim’i tefsir etmiştir efendimiz. Kuran-ı hayata geçirmiştir. Bu yüzden Hicretten vefatına geçen 10 yıllık süre içerisinde İslam coğrafyası 3.250.000 KM2 ye ulaştığı halde, yani her gün 850 KM2 İslam coğrafyası genişlediği halde yapılmış olan seferlerde, müminlerden şehit olan ve müşriklerden ölenlerin sayısı 500 kişiyi dahi bulmamıştır. Oysa insanlığın onun mesajından en fazla uzaklaştığı tarih kesitlerinden biri olan 20. Yüzyılda meydana gelen savaşlarda 110 milyondan fazla ölüm, 250 milyona yakın sakatlık meydana geldi. Şiddet yaygınlaştı. 120 milyondan fazla insan yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı. Kıtlık ve hastalıklar yaşandı.

O her şeyi güzel yapıyordu

Geçenler de Türk bankalarındaki mevduat tutarını açıklamışlardı. 525 milyar TL bankalardaki mevduatın tutarı . Bu paranın zekatı yani % 2,5’u onüçmilyaryüzyirmibeşmilyon TL. Türkiye’de 15 milyon aile yaşıyor. Bunun % 10 u zekata muhtaç olsa aile başına 8.750,00 TL zekat düşüyor. Onun getirdiği mesajdan, insanlık sadece bunu uygulamış olsa,inanın Dünyanın iklimi değişir.

Aziz milletimiz, tarih boyunca inançlarına çok bağlı yaşamış, Bilinen bilinmeyen her şeyin sahibi ve tek yaratıcısı olan Allah’ın rızası için hep mücadele içinde olmuş, O’nun Habib’im, Sevgilim diye hitap ettiği Hz Peygamber efendimize çok hürmet etmiş ve Osmanlı öncesi Türkleri de sayarsak 1000 yıla yakın İslam’ın sancaktarlığını yapmıştır. Yukarıda da söz ettiğim gibi, cumhuriyetimizi kuran kurucu meclis O’nun dünyayı şereflendirdiği güne ithaf en kutlu doğum gününü bayram ilan etmiştir. Fakat ne yazık ki bir dönem kasıtlı bir şekilde Kuran ve Sünnetullah adına ne varsa her şeye karşı çıkılmış, yasaklanmış, resmen tehdit ve tehlike olarak ilan edilmiştir. Bu anlayışın kalıntıları günümüzde dahi aynı cehalet ve düşmanlıklarını devam ettirmektedirler. Bunun en ilginç tezahürü ise Cumhuriyet tarihine 27 Nisan E-Muhtırası olarak geçen muhtırada Kutlu doğum haftasını kutlayan şiir okuyan çocukları tehlike ve tehdit olarak görmüştür. Bu anlayışı son derece cahil ve ilkelce bulduğumuzu, reddettiğimizi ve ogün karşısındaydık, bu günde ve yarınlarda da karşısında olacağımızı buradan ilan etmek istiyorum.

Bu vesileyle sağlığında iki dönem İstanbul il başkanlığı yapmam dolayısıyla yakınında bulunma şerefine nail olduğum ve şahit olduğum kadarıyla peygamber ahlakını kendisine ahlaki model olarak seçmiş şehit Liderimi de anmak istiyorum. Günahsız kul olmaz. Fakat şunu çok rahat söyleyebilirim ki ben onun yanındayken günahına şahit olmadım. O şehit olmuştur. O yerini bulmuştur. İnşallah Efendimize komşu olmuştur.

Doğumların en kutlusu, en şereflisi, en muhteşemi, vesilesiyle, bu programı hazırlayan Kağıthane Alperen Ocaklarına çok teşekkür ediyorum. Uzaktan yakından bizi bu akşam burada yalnız bırakmayan siz değerli misafirlerimize teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki amel defterlerine bu akşam da güzel amel olarak yazılacaktır. Bu kutlu doğum haftasının onun mesajının yeniden dünyayı sardığı yeni güzel doğumlara vesile olması dileklerimle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Allah’a emanet olun’’ dedi.

Günümüzde peygamberimizi anlamak konulu konuşmasıyla emekli din görevlisi sayın REFİK YAZGANİ ve peygamberimizin dava şuurunu anlamak konulu konuşmasıyla ilahiyatçı yazar sayın HÜSEYİN YAĞMUR hocalarımızın doyumsuz sohbetleriyle programın akışı devam etti.

Hüseyin YAĞMUR izleyenlerle ilginç bir anısını da paylaştı. Merhum Muhsin YAZICIOĞLU’nun helikopteri düştüğünde Amerika’da Fetullah GÜLEN hocaefendimizin yanındaydım. Arama çalışmaları sürerken Hocaefendi odasına kapandı, merhum Yazıcıoğlu’nun ölüm haberi gelince üç defa ‘’KEŞKE BEN ÖLSEYDİM’’ dedi.
Konuşmalar arasında birbirinden güzel slayt videolarla da geceye renk katıldı.

Programa katılan konuklar arasında BBP İstanbul İl ve İlçe yöneticileri, İSTANBUL ALPEREN OCAKLARI yöneticileri Kağıthane Belediye Başkanı Sayın FAZLI KILIÇ ve çok sayıda davetlinin katıldığı program yapılan ikramlarla birlikte son buldu.

Programa katılan konuklara GÜL dağıtılırken günün anlamıyla ilgili ikişer adet kitap da hediye edildi. ayrıca lokum ve pilav ikram edilerek program son buldu. Özellikle bayanların programa olan ilgisi de dikkatlerden kaçmadı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.