Ahilik hakkında çarpıcı analiz!

Ahilik hakkında çarpıcı analiz!
Fütüvvet Hareketi, gençler üzerinden topluma İslâm ahlâkını yerleştirme ve dindar toplum oluşturma faaliyetidir. Bu faaliyet kurumsallaşmış ve kurumsal değerlerini Ahilik Teşkilatına yansıtmıştır. Ahiler siyasi otorite boşluğu ve kargaşa dönem

Emekli Öğretim Üyesi Sayın Dr. Ahmet Atılgan ile Fütüvvet Hareketinin kültürel ve zihinsel altyapısını oluşturan Ahilik kültürünü konuştuk. “Ahilik, bir esnaf örgütlenmesidir. Ahilikte ilkeler sosyaldir, erdemli birey ve toplum inşaa etme amaçlıdır, uhrevi içeriklidir. Ahilik, aynı zamanda, teşkilatlı bir sosyal güvence ortamında kişilik eğitimi gerçekleştirmektir” diyen Atılgan, çarpıcı açıklamalarda bulundu...

Bize kısaca Ahilik hakkında bilgi verir misiniz?
Ahilik kültürel-zihni altyapısını Fütüvvet Hareketinden almıştır. Fütüvvet Hareketi İslâm uygarlığının dinamik bir toplumsal örgütlenme biçimidir. Bir gençlik hareketi olarak gelişmiştir. İslâm’ın gaza, cömertlik, dayanışma, dostluk, doğruluk gibi ilkelerini daha yaşanılır kılmak için geliştirilmiştir. Bu hareket kentlerin gelişmesini ve kentlileşmeyi sağlamıştır. Modern dünyada şehirlerin başbelası olan işsiz-güçsüz anarşi gruplarından çok farklı olarak, kentlileşen İslam toplumlarındaki gençler, İslâm ahlâkını örgütlü bir yapı içerisinde yaşanılır kılarak, kendilerine hayat alanı açmışlardır. Bunlar “genç sosyeteleri”dir.

Fütüvvet Hareketi gençler üzerinden topluma İslam ahlakını yerleştirme ve dindar toplum yaratma faaliyetidir. Bu faaliyet kurumsallaşmış ve kurumsal değerlerini Ahilik Teşkilatı’na yansıtmıştır.

Anadolu Selçukluları zamanında 13.yy başlarında Abbasi Hilafeti tarafından görevlendirilen bazı fütüvvet şeyhlerinin Anadolu’ya gelmesi burada fütüvvet hareketini başlatmıştır.

Anadolu’daki sosyal ve siyasi şartlar toplum için Fütüvvet Hareketi’ni bir tür sığınak haline getirmiştir. Meslek grupları da Fütüvvet Hareketi içerisinde örgütlenmişlerdir. İşte bu, Ahilik Teşkilatı’nın doğuşudur. XIII. yüzyılda Anadolu’da Nasıruddîn Mahmud el-Hoyî (Ahi Evren) (1175-1262) tarafından ahi esnaf teşkilâtı kurulmuştur.

Ahilik Kültürü’nün ahlâkî temelleri neydi?
Fütüvvet ve Ahilik İslâm ahlâkının bir kavramsallaştırılma ve hayata geçirilme biçimidir. Mesela “elini, belini ve dilini korumak”, Hz. Peygamber’in “Müslüman elinden ve dilinden Müslümanların güvende olduğu kimsedir” hadis-i şerifinin Fütüvvet Hareketi’nde formüle edilmesinden ibarettir, denilebilir.

Ahilik, bir esnaf örgütlenmesidir. Ahilikte ilkeler sosyaldir, erdemli birey ve toplum inşaa etme amaçlıdır, uhrevi içeriklidir. Ahilik, aynı zamanda, teşkilatlı bir sosyal güvence ortamında kişilik eğitimi gerçekleştirmektir. Üretim, devletle ilişkiler, fiyat ve standart belirlenmesi, haksız rekabetin önlenmesi, anlaşmazlıkların giderilmesi ve kadıların koyduğu narhın uygulanması Teşkilatın görevleri arasındadır. Narh koymak kadının yetkisinde, fiyatları muhtesipler denetliyor. Kadılar, kamu görevlisi muhtesipler ve Ahi Teşkilatı fiyatların belirlenmesi, fiyat ve kalite denetimi konularında işbirliği yapıyorlar.

Ahilik, bir Sivil Toplum Örgütü olarak fonksiyonel miydi?
Ahilik sosyalleştirici, sosyal bütünleşme sağlayıcı, kentlileştirici bir örgüttür. Göçler, Anadolu’da yeni bir uygarlık yaratma süreci ve siyasi-sosyal kargaşa anaforunda, Ahiler bu çalkantıların savurduğu kişileri, kesimleri ve kitleleri himaye ederek, çok önemli bir sivil toplum örgütü fonksiyonu üstlenmişlerdir. Ahi Teşkilatı Selçuklu ve Osmanlı toplumlarında orta tabakayı taşıyan ve hareketlendiren bir sosyo-ekonomik örgüttür.

Ertuğrul Gazi’nin arkadaşları arasında fütüvvet ehlinden Gazi Abdurrahman, Akça Koca, Konur Alp, Turgut Alp, Hasan Alp, Ak Timur, Kara Mürsel, Samsa Çavuş gibi isimlerin bulunması Ahilerin devlet kurucu önemlerini ortaya koymaktadır.

Fütüvvet kültüründe ve Ahilikte ekonomik faaliyet, Hz. Peygamber’in “insanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadis-i şerifine uyma çabasını yansıtır. Ahilik hedeflerine esas olan bazı hadis-i şerifleri hatırlayabiliriz:

“Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim.”

“Allah’a ve ahiret gününe inanan misafirine ikram etsin.”

“Allah işini sağlam yapan kulunu sever.”

“Kim bir kötülük görürse eliyle düzeltsin, eliyle gücü yetmezse diliyle düzeltsin, ona da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin.”

İbn-i Batuta, Ahiler hakkında genel bilgiler verirken, “zorbaların hakkından gelmek hususunda bunların dünyada benzeri yoktur” demektedir. Gerçekten, Ahiler siyasi otorite boşluğu ve kargaşa dönemlerinde yerel düzeni sağlamış, toplumsal dokunun tahrip olmasını önlemişlerdir.

Bu noktada ‘ahlâk’ın önemi daha belirginleşiyor sanırım..

E. Durkheim, insanlar arasında barış ve düzen tesisinin bir ahlak işi olduğunu ve ekonominin bir ahlâk disiplinine sahip olmadan yaşayamayacağını belirtiyor. Ona göre, ahlaki kaidelere tabi olmayan bir ekonomide, birbiriyle çarpışan fert hırslarından başka bir şey olamaz.

Ahiler dindarlığı cihanşümul bir doğruluk, merhamet, dayanışma, iyilik, hoşgörü ve kötülüğe karşı mücadele olarak, örgütlü ve organize hale getirmişlerdir.

Ahi Teşkilatı Osmanlı Devleti zamanında önceleri siyasi, askeri ve idari roller de üstlenmiş, fakat, merkezi yönetim güçlenince, rolleri sosyal ve ekonomik amaçları ile sınırlanmıştır. 1300-1450 yılları arasında salt bir esnaf teşkilatına dönüşmüşlerdir.

Ahi teşkilatında “sosyal güvenlik kurumu” olarak orta sandığı önemlidir. Sandığın sermayesi esnafın bağışları ile aidatlardan oluşurdu. Yani, Ahi Teşkilatı, kuralları ve gelenekleri olan, tanımlanmış görevlerini yerine getirebileceği mekanizmaları yaratmış, varlığının maddi koşullarını gerçekleştirmiş bir örgüttü. Hiyerarşik bir yapısı vardı. Yiğitbaşı, kethüda, naip, şeyh gibi görevliler örgütün faaliyetlerini yönetiyorlardı.

Ahiliğin eğitimi nasıl gerçekleşiyordu?
Ahi zaviyelerinde dini, ilmi, edebi bilgilerle, Kur-an-ı Kerim ve Türkçe, Arapça vb. diller öğretilirdi. Hat ve musiki dersleri verilirdi. Zaviyelerdeki bu eğitimin neticesinde ahi esnaf ve sanatkarları, ilmi eserleri okuyabilir ve ilmi mevzular üzerinde fikir yürütebilirlerdi. Ahiliğin gücü de herhalde buradan geliyordu. Yükselmek ve dünyanın efendisi olmak, esnaf-zenaatkarı bu kadar eğitimli bir toplumun hakkıdır. Ahiliğin kültürel alandaki önemli katkılarından birisi, toplumda bir okuma geleneği oluşturmuş olmasıdır.

Zaviyelerde sözlü (şifahi) eğitim de önemliydi. Yüzyüze ilişkiler, eğitimi çok etkin kılıyordu. Eğitim yaygın eğitim niteliğinde idi. Ama, kaabiliyetli çırakların-kalfaların medrese eğitimi almalarına yardım ediliyordu. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında çok önemli yeri olan zaviyelerde, müderris, kadı, hatip, hoca, vaiz, silah talimcisi, hattat, şair ve rakkas gibi birçok görevli bulunurdu.

Ahilikteki dayanışma ahlâkı, bizim değerlerimiz arasında önemle yer almalıdır.
Ahilik sisteminin çöküşü, emeğin ve emekçinin ezilmesini de beraberinde getirmiştir diyebilir miyiz?..

Batı’da sanayi devrimi liberal iktisadi koşullarda yaşanmıştır. İşçiler aleyhine koşullar yaratan yapıyı dengelemek için işçi sendikaları kurulmuştur. Ahilik, şayet kendisini yenileyip bir sanayileşebilseydi, işçi meselesini de kendi bünyesinde çözebilirdi. Çünkü, emeğe saygı İslâm’ın temel prensipleri arasındadır. Ne var ki, İslâm Alemi gerileyerek kendini tekrarlar duruma düştüğü için, kültür değerlerimize uyan bir sendikacılık örneği Türkiye’de yeni yeni oluşturulabilmektedir.

Ahiliğin ve Fütüvvet Hareketinin dayandığı İslâm ahlakında sosyal dayanışma esastır. Bundan dolayı Ahiliğin sendikacılığa da bir temel oluşturduğunu söylemek yakıştırma bir yorum olmaz.

Ahiliğin insani boyutunu kavramak için şu noktaya dikkat edilmelidir: Ahilikte üretim ve ticaret ekonomik olduğu kadar ahlaki bir olgudur. İslâm’da ve Ahilikte her şey Allah içindir. Ahilik bizim diriltici bir tarihi zenginliğimiz olarak önemlidir.

MIKAIL AKAD / YENİ AKİT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.