Gözlüğe Rağmen Göremeyenlere Uyarı

Gözlüğe Rağmen Göremeyenlere Uyarı
Doç. Dr. Türkyılmaz: "Bireyde sık sık gözlük değiştirme ihtiyacı oluyorsa ve gözlük kullanmasına rağmen görmesi artmıyorsa keratokonus hastalığından şüphelenilmesi gerekiyor" dedi.

Türkyılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gözün saydam kısmının sivrileşmesiyle oluşan "keratokonus" hastalığının, ergenlik döneminde başladığını ve kırklı yaşlara kadar ilerlediğini belirtti.

Hastalığın Türkiye'de 2 binde bir kişide, Doğu Karadeniz'de ise görme bozukluğu olan 12-35 yaş arası yaklaşık 500 kişiden bir kişide görüldüğünü ifade eden Türkyılmaz, "Hastada en önemli şikayet görme bozukluğu oluyor. Bunun dışında gözde kaşıntı, yanma, batma, sulanma ve çift görme gibi şikayetler olabiliyor. Ayrıca hastalık baş ağrısına da neden olabiliyor. Okuduğunu bulanık görmenin yanında dikkat gerektiren işlemlerde gözde çabuk yorulma olabiliyor" dedi.

Türkyılmaz, bütün hastalıklarda olabileceği gibi keratokonus hastalığının bir sebebinin de genetik olduğunu kaydederek, "Hastalığın yüzde 10'luk kısmı genetik. Bunun dışında çevresel faktörler de hastalığın oluşmasında etken. Ülkemizin de dahil olduğu ekvator kuşağı ve yakınındaki ülkeler bu hastalığın sık görüldüğü bölgeler. Bunun sebeplerinden biri aşırı güneş ışığına maruz kalma ve alerji yapıcı nedenler. Bireyde sık sık gözlük değiştirme ihtiyacı oluyorsa ve gözlük kullanmasına rağmen görmesi artmıyorsa keratokonus hastalığından şüphelenilmesi gerekiyor" diye konuştu.

"Erken teşhis oldukça önemli"

Türkyılmaz, hastalık ilerledikçe görme bozukluğuna yol açtığına ve bu hastaların gözlükten tam olarak fayda görmediğine dikkati çekerek, "Hastalığı erken evrede teşhis etmek oldukça önemli. Çünkü hastalığın ilerlemesini durdurma şansımız var. Eğer hastalık erken evrede yakalanmazsa ilerliyor ve tedavisi daha zor bir döneme giriyor" ifadelerini kullandı.
Keratokonus hastalığının yanlışlıkla göz tembelliği gibi takip edilebildiğine, bu yüzden hastalığın erken dönemde yakalanıp ilerlemesinin önüne geçilme şansının azaldığına işaret eden Türkyılmaz, şunları kaydetti:
"Eğer hastalar 20 yaşın altında ise tespit edilir edilmez, 20 yaş üzerinde ve ilerlemeye eğilimli ise bütün dünyada uygulanan çapraz bağlama yöntemini uyguluyoruz. Bu yöntem görmede herhangi bir artışa yol açmıyor ancak hastalığın ilerlemesini durduruyor. Tabii bu erken dönemde yakalanırsa. Geç dönemde de hastalığın ilerleme ihtimali yanında insanların görme kaygısı ön plana çıkıyor. İnsanlar doğal olarak daha iyi görmek istiyor ama buna bu yöntemin bir faydası yok. Burada başka yöntemleri kullanıyoruz. Hastalığın ileri evresinde mevcut tedaviler sayesinde körlüğe yol açmıyor ama tedaviler daha da zorlaşıyor. En basit olarak gözlük veya kontakt lens deniyoruz. Bunlardan fayda görmeyenlere saydam tabaka içine halka yerleştirmesi, saydam tabakanın çizilmesi veya kornea nakli uygulanabiliyor."

Türkyılmaz, hasta kişileri, hastalığın yüksek ilerleme ihtimali nedeniyle sürekli takip altında tuttuklarını da söyledi.

"Gözün kaşınması sakıncalı"

Türkyılmaz, hastalığın Doğu Karadeniz'de fazla görülmesinin en önemli sebebinin polen çokluğu olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Polenin fazla olduğu bölgemizde oluşan göz kaşımaları hastalığın oluşmasını tetikleyebiliyor veya mevcut hastalığın ilerlemesine yol açıyor. Kaşımayla beraber gözün saydam tabakasından sitokinler salgılanıyor ve bu maddeler gözün saydam tabakasında şekil bozukluklarına yol açıyor. Bu da çocukları ya da hastalığa yatkın olan gençleri etkiliyor. Bu hastalarda göz kaşıması çok sık görülüyor. Hastalara gözlerini kaşımamalarını, bunun yerine soğuk suyla yıkamalarını öneriyoruz, ayrıca kaşıntı için göz damlası verebiliyoruz."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.