'Evladımı Askere göndermem'
Akşam yazarı Halit Kakınç, "Artık yeter! Gerçekten yeter! Zülfiyare dokunursa dokunsun. Fincancı katırları ürkerse ürksün. Dilerlerse bu satırların yazarını ve benzer görüş serdedenleri vatan haini ilan etsinler" dedi
VE İŞTE BÖYLE İSYAN ETTİ... (VİDEO)
Akşam yazarı Halit Kakınç'ın konuya ilişkin yazısı...
ARTIK YETER!
Gerçekten yeter!.. Zülfiyare dokunursa dokunsun. Fincancı katırları ürkerse ürksün. Dilerlerse bu satırların yazarını ve benzer görüş serdedenleri vatan haini ilan etsinler.
Açıkça söylüyorum:
200 bin kişi ile bir avuç eşkıyanın-üç tane kıçı kırık PKK’lı sergerdenin hakkından gelemiyoruz. Türk Milleti kandırılıyor. Türk Ordusu’nun başarısızlığı, hiçbir geçerliliği ve tutarlılığı olmayan laf ebelikleri ile kamufle ediliyor.
Milletin evlatları helak oluyor. İşin kötüsü helak edilmesine göz yumuluyor.
PKK’lının elinde ağır silah yok. Hava gücünden yoksun. Piyade tüfeği ile aynı karakol noktasına beşinci baskınını veriyor.
Görev yapan eratın başında yine bir astsubay var. Üst rütbeli subaylar nerede?
Palavraları bırakalım ve itiraf edelim. Ortada resmen bir görev hatası var... Sakın ola can veren o fedakâr Mehmetçikler’i suçlamaya kalkmasınlar... Sebep erlerin eğitimsizliği değil. Eri istediğin kadar eğit. Başına subay lâzım. Ara ki bulasın. Bu iş başlayalı kaç yıl geçti, artık hatırlayamıyorum.
Dünya alay ediyor.
Örtbas etmeyin!
Yapmayın. Her zamanki gibi birtakım bahanelere sığınarak başarısızlığınızı örtbas etmeyin. İstisnasız göreve gelen bütün hükümetler, her istediğinizi verdi.
Geriye ne kaldı? Türk Silahlı Kuvvetleri’ni korumak için banka kapılarında gördüğünüz sivillerden korumalar mı tutalım?
Hain Pusu başlıklı yazımda anlatmaya çalışmıştım... Daha da kötüsü tekrarlandı. Alıştık, bu iş bu şekilde devam edecek deyip susalım mı?
Bir başka yazımda Bari şu APO’yu salıverin... Dağdaki PKK’lılara da birer Nataşa bulup everin... Çeyizlerini de bütçeden verin, top-tüfek almaktan ucuza gelir diye acı bir gönderme yapmıştım. Zekâsı kıt bir kısım zevat, tepki vermişti. Şimdi ne demek istediğimi anladılar mı?
Ne kaldı söylenmedik?
Herif silahını almış dağa çıkmış. Yalvararak mı indireceksin? Yalvaralım mı?
Subayların maaşlarını mı keselim? Yoksa Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nı Diyarbakır’da mı kuralım?
İtiraf edin!
Arkadaş... Bu ülkenin 56 yıllık bir vatandaşı olarak, bu felaketlerin sorumluları kimler, bilmek istiyorum. Sivil bir halt yerse, ipliğini dakikada pazara çıkartıyoruz. Eğer asker kesiminde bir şeyler yanlış gidiyorsa, onları da bilmek-görmek, tanımak istiyorum.
Genelkurmay Başkanı’nın komutanların görev-sorumluluk bölgelerini ayırmasını istiyorum. Bölge komutanına, her kimse, Niye doğru dürüst tedbir almadın? diye sormasını ve en ağır şekilde cezalandırmasını istiyorum.
Subayların bu bölgede ayrıca bir hizmet tazminatı aldıklarını duyuyoruz... Teknik olarak yapılması gereken yapılamadığına göre... Birliğin başında yine subay bulunmadığına göre... Karakollarda bu durum ortaya çıktığına göre... Sadece başarısızlardan değil, meslek olarak bu görevi seçmiş herkesten bu tazminatların kesilmesini istiyorum.
Baskından korumak için kurulmuş bir yer, beşinci kez baskına uğramaz. Harbedemiyorsak, bunun da geçerli nedenleri ile birlikte resmen itiraf edilmesini istiyorum."
Kakınç, bugünkü yazısında da, ilk yazısına verilen tepkileri özetledi. İşte Kakınç'ın bugünkü yazısı:
HALKIN SESİ
"Pazar günkü makalem ve ATV’deki yorumlarım, inanılmaz bir ilgi gördü. Mailler yağdı. 34 yıllık gazeteciyim. Böylesini yaşamadım.
Bu maillerden bir derleme yapacağım. İsim açıklamayacağım. Sarıkamış’ın zafer değil hezimet olduğunu, bu toplum ancak 8 yıl sonra öğrendi. Bu sefer aynısı olmayacak:
“Artık Yeter yazınız ve TV’de ‘Oğlumu böyle bir durumda askere göndermek istemem, ama ben savaş olsa canımı veririm’ diyerek yaptığınız cesur konuşmanız için teşekkür etmek istedim.
Varsınlar vatan haini desinler, vatan sevgisini kendilerine maske edinenler asıl bu güzel vatanın hainleri...
Sizden istediğim, bildiğinizi, duyduğunuzu bizlerle Türk Halkı’yla paylaşın.. Bizleri uyandırın, biz de arkanızdan gelelim...”
“Ben Güneydoğu’da iç güvenlik harekâtına katılan bir astsubayım. Askeri yaşantımda hissettiklerimi mükemmelce ifade ettiniz.
Keşke Kuzey Irak harekâtına fiilen katılan tim veya komutan statüsünde bir dostunuz olsaydı da size harekâtın ne kadar başarısız olduğunu anlatsa da Türk Milleti’ni de uyandırsanız.
3 günlük takviyeli kumanya ile 10 gün harekat yapıldığını ve ikmalin gerçekleşmediğini düşünebilir misiniz? Sizce kamplara girildi mi? Nerede fotoğraflar?”
“KRAL ÇIPLAK”
“İçimizden geçenleri söylediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Yeterince şehit verdik, tek tek hepimiz de şehit oluruz bu topraklar, bayrağımız için. Ama nereden beslendiği belli olmayan ve 25 yıldır bize çektiren bir avuç çapulcu dağ faresi için bu vatanın gencecik evlatlarına yazık olmakta....”
“Kaleminizden ve yüreğinizden dolayı kutluyorum. Aklı başında olanların düşünüp de dillendirmediği bir yara asker konusu. Subaylar garnizonda! Astsubay ve uzatmalarla asteğmenler kırsalda...”
“Şehit olan 15 askerimiz karakolda ölüme atılmışlardır. Karakol diye kurulmuş en âdi köy evlerinden bile daha basit olan, tuğladan ya da ona benzer malzemelerden yapılmış bu rezil yerin hesabı başta genelkurmay başkanı olmak üzere ilgili bütün ordu ve hükümet mensuplarına sorulmalıdır.
Şehit aileleri ise artık Vatan Sağolsun demekten vazgeçip, ölüme terk edilen, ölüme atılan çocuklarının hesaplarını mahkemelerde yetkililere sormalılar.”
“Sizi açıkça kral çıplak dediğiniz için takdir ediyorum.Bütün bu olayların üzerine gidilmediği, sorumluları açığa çıkarılarak gerekli yasal işlem yapılmadığı için bu tür acı olaylar daha devam edecektir. Yetkililer hesap vereceğine hesabı sorulacak, kanı yerde kalmayacak gibi laflarla milletimiz oyalanacak ve bu tür olaylar unutturulacaktır.
“SESSİZ YIĞINLAR”
Savaşan timlerin başında hep bir astsubay var. Üstsubaylar törenlerde ve düğünlerde boy gösterirlerler. Bu kadar zayiatın üzerine yılbaşında bir de eğlence tertip ederler. Bu olayların hesabı hep arazide savaşan, yağmur ve kar altında ailelerinden uzakta çalışan şehit olan ve yaralı kalanlardan sorulur, hatalar şehitlere yıkılır gider.”
“Sessiz yığınların sesi oldunuz. Birileri sesini çıkarmadıkça, bu iş bir çok insanın kesesini doldurmaya devam edecek... Adamlar yıllardır savaşıyor bizim 20 yaşında babasının tokat vurmadığı çocuklar karşı koyuyor. Söylenecek çooook şey var ama...”
“Birilerini vatan haini ilan edeceklerse, beni de bunların arasına koyabilirler. Artık TSK’nın dokunulmazlığı yetti. Askerî, hukukî veya maddî herhangi bir konuda hesap sorulamamazlığı yetti. 15 şehit var ama karakolda subay yok. Çünkü bu ülkenin evlatlarının (er ve erbaştan bahsediyorum) kanları bedava...”
“Şehitlerimizin biri kısa dönem er, yani 6 ay askerlik yapacak bir arkadaşımız. Topu topu kaç gün acemi eğitimi aldı? Eğitimi neydi? Kimse bunu sorgulamıyor. O askeri o kadar kritik bir bölgeye nasıl gönderdiniz? Lûtfen bunları da köşenizden sorgulayın da, ulus olarak biz de öğrenelim...”
“Hayatımda ilk kez bir gazeteciye mail atıyorum. Eğer maillerinizi okuyorsanız size sadece helâl olsun diyorum. Bu ülkedeki tek gerçek gazeteci sizsiniz. Büyük bir yüreklilikle gerçekleri korkmadan yazmışsınız. Gazetelere baktığınızda, bir kişi bile yahu bu teröristlerle savaşan Ordu’nun hiç mi yanlışı yok diye sormaya cesaret edemez.
HAKK’IN SESİ
Şimdi de Amerika’yı niye saldırıyı bize söylemedin diye eleştiriyorlar. Amerika olmasa biz ülkemizi koruyamıyacak mıyız? Saldırıya uğrayan karakolun resimlerini görmüşsünüzdür. Ahırla baraka karışımı bir yapı. Çatısı rüzgârdan uçmasın diye üstüne taşlar konulmuş. Bu kadar çok saldırıya uğrayan bir karakol niye kale gibi sağlam yapılmaz? Niye bu ülkenin gençleri o baraka gibi karakolda kaderlerine bırakılır? Türkiye’nin her yerine orduevleri yapan, turistik yörelerimizde 5 yıldızlı otel ayarında askeri kamplar kuran Ordu’nun asıl görevi bu sınır karakollarını düzgün yapmak değil midir?”
Söyleyecek bir tek söz kaldı: Halkın sesi, Hakk’ın sesidir!"
SORUMLULAR İSTİFA ETSİN!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.