Bal Her Derde Deva
İZMİR Şifa Üniversitesi'nde Ege Üniversitesi, Canik Üniversitesi, Türkiye Apiterapi Derneği ve İzmir Arı Yetiştiricileri Birliği'nin işbirliğiyle, Apiterapi Arı ve Sağlık Sempozyumu düzenlendi.
Açılışta konuşan Sempozyum Başkanı, Şifa Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Eren Akçiçek, Türkiye'nin pek çok nektarlık bitkisi bulunan, florası çok zengin bir ülke olduğuna dikkat çekti.
Akçiçek, “Ülkemiz arı kovanı bakımından dünyada ikinci ve bal üretimi olarak da 4'üncü sırada yer alıyor. Bal kadim bir besin maddesi ve aynı zamanda asırlardan beri insanlığın pek çok derdine çare olmuş, kadim bir ilaçtır" dedi.
Hipokrat, Galen ve İbni Sina'nın eserlerinde bala ait çok değerli bilgilerin bulunduğunu belirten Akçiçek, “O gün geleneksel şekilde kullanılan ve hakikaten faydalı sonuçlar vermiş arı ürünlerinin bugün hangi mekanizmalarla işlem yaptığını biliyoruz.
Bugün bal, yanık ve yara tedavisinde kullanılan çok güçlü bir antibiyotik, onun dışında arı poleni bugün astronotlara gıda maddesi olmakta, arı sütüyle 'anti-aging' denilen gençleştirme yapılmaktadır. Propolis, tümörden korunmada ve tümör tedavisinde çok iyi sonuçlar veren bir arı ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Arı ürünleri ile romatizmal hastalıklarda iyi sonuçlar alınmakta, yine son zamanlarda kovan havası ile alerjik hastalıkların tedavisi giderek yaygınlık kazanmaktadır" diye konuştu.
ŞİZOFREN FARELER BALLA İYİLEŞTİ
Şifa Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarsılmaz da balın içinde bulunan 'Cape' maddesi üzerinde bugüne kadar bir çok uluslararası çalışma yaptığını söyledi. Bunlardan birinin şizofreni ile ilgili olduğunu belirten Prof. Dr. Sarsılmaz, fare deneyleri üzerinde balın şizofreniye iyi geldiğini gördüklerini söyledi. Prof.Dr. Sarsılmaz, "İnsanlar üzerinde deney yapmadık. Ancak balın şizofreniye de çok iyi geldiğini düşünüyorum. Bilim adamları alışmalarını bu yönde yoğunlaştırmalı" dedi.
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Akın Olgun ise konuşmasında arı ürünleri sektörünün sorunlarına değindi ve sektörün potansiyelini tam olarak kullanamadığını söyledi.
Arıcılığın toprağa bağımlı olmadan yapılabilen nadir tarımsal faaliyetlerden birisi olduğunu belirten Prof. Dr. Olgun, “Arıcılık aynı zamanda yaşlı nüfusun istihdamı açısından da büyük bir avantaj sağlıyor. İlla gençlerin yapması gereken bir faaliyet değil. Üstelik bunun için bir mülke, toprağa da ihtiyacınız yok. Ormanlık alanlarda, benzeri yerlerde rahatlıkla yapılabiliyor. Ancak kovan sayısı yönünden dünya ikincisi olsak da sektörün rakamları bal üretiminde önde gelen ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça gerilerde kalıyoruz" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.