Abdullah Gül'den IŞİD çıkışı
Türkiye’nin IŞİD’e karşı ne yapabileceğine yönelik bir sorunun sorulması üzerine eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'ye bu konuda haksızlık edildiğini, ülkesinin müttefikleriyle birlikte işbirliği içinde olduğunu, örgüte katılmak amacıyla çeşitli Avrupa ülkelerinden gelerek Suriye’ye geçmeye çalışanların kimliği bildirildiği takdirde, bu isimlerin havaalanlarında tutulduğunu ve ülkelerine geri gönderildiğini söyledi.
Bu konuda sıkıntı yaşandığına dikkat çeken eski cumhurbaşkanı, “Eğer bunların isimleri bize verilmediyse nasıl İngiltere’de Fransa’da Almanya’da serbest dolaşım hakkı varsa, Türkiye’de de serbest dolaşım hakkı var. Bunlar yolunu bulup sınıra gidiyorlar. Oradan geçmek için uğraşıyorlar. 900 km'lik sınır. Bu 900 km'lik sınır daha önce mayınlıydı ve Suriye’yle Türkiye arasında çok sıkı bir sınır kontrol vardı. Ama 2 milyon göçmen Türkiye’ye hücüm edip Türkiye’ye gelince, biz kapıları ve sınırları açmak durumunda kaldık. Dolayısıyla buralarda çok boşluklar oldu. Belki bazıları geçmiş olabilir ama sınırda da yakalayıp gönderdiklerimiz oluyor” diye konuştu.
"IŞİD YENİ BİR ÖRGÜT DEĞİL"
IŞİD’in yeni bir örgüt olmadığını belirten Abdullah Gül, bölgedeki problemlerin sadece Türkiye üzerinden değerlendirilmemesi gerektiğini, örgütün 2006 yılından beri Irak’ta faaliyet gösterdiğini ifade etti. IŞİD’in 2006’dan bu yana hedeflediği ülke sınırlarını çizdiğini vurgulayan Gül, örgütün Arap-Irak-Suriye’de özellikle Sunni halkın hissiyatını çok istismar ettiğini söyledi. IŞİD’in bölgenin güney ve kuzeyinde bir takım argümanlar kullanarak halkı o yıllardan itibaren hazırladığını ifade eden Gül, o zamanlar hiç kimsenin bir şey söylemediğini anlattı.
Bölgede Musul halkının IŞİD’i bir kurtarıcı olarak gördüğünü söyleyen Gül, şu anda bölgede yaşananlar için, “Irak ordusuna bu kadar milyarlarca dolar, Irak ordusunu bu kadar eğitenler, Irak ordusunun böyle ufak bir saldırıda darmadağınık olacağını eğer bilmedilerse, söylemedilerse o zaman onları sorgulamak gerekir”diyerek eleştiride bulundu.
IŞİD’in dini bir hareket olarak görülmemesi gerektiğine değinen Abdullah Gül, “IŞİD politik bir harekettir. Tamamen öyle görmek gerekir bunu. Bir dini hareket olarak gördüğümüz andan itibaren çok yanılırız. Onlarla mücadelede de yanlış bir metod içerisine gireriz. Bu yanlış metodda daima karşınızda hiç beklemediğiniz yeni güçleri çıkartır. Onun için bu ayrımı bu kanaati iyi yapmak gerektiği kanaatindeyim.” diye konuştu.
"PARLAMENTER SİSTEMDEN YANAYIM"
Türkiye’de planlanan başkanlık sistemiyle ilgili ise daha önce Türkiye’de açıklamada bulunduğunu belirten Gül, moderatör Dr. Robin Niblett’in ısrarcı tavrına yanıt olarak, “Ben açıkça Türkiye’de söyledim, parlamenter sistemin daha uygun olduğunu düşündüğümü herkes biliyor” ifadelerini kullandı.
Başkanlık sisteminin anti-demokratik olmadığını vurgulayan Gül, Amerika Birleşik Devletleri’ni örnek göstererek, bir ülkenin demokratik ve hukuk ülkesi olduğu takdirde ve sistem sağlam kurulursa, başkanlık sisteminin gerçekleşebileceğini söyledi. Türkiye'nin bölgesinde son dönemde nasıl değişikliklerin yaşandığına dair soruya Gül,“Bölgedeki en büyük değişiklik özellikle bölgenin son yıllarda daha da istikrarsız olması.” diye yanıt verdi.
2. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyada ve bölgede yaşanan en önemli meselenin Filistin olduğuna dikkat çeken Gül, Orta Doğu barışının sağlanamamasının diğer başka problemleri beraberinde getirdiğini ve bu konumun fırsat bilinerek istismar edildiğini belirtti.
"İKİNCİ BİR SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNİN İÇERİSİNDEYİZ"
Konuşmasında Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışmalara da yer veren Abdullah Gül, meselenin sanıldığından daha derin olduğunu söyledi. Gül, NATO’nun karşılaştığı en ciddi konulardan birinin Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan gerginliğin olduğunu ve meselenin birçok ülkeyi çok tedirgin ettiğini belirterek, “Bu tedirginlik Baltıklardan tutun da Balkanlara, Kafkaslara, Orta Asya’ya kadar gider. Herkes birden bire kendine çeşitli dersler çıkarttı. Herkesin tehdit algısı değişti. Hele hele Kırım’ım defakto durumu yaratılarak işgali ve Rusya’ya bağlanması, buna karşı herkesin kabullenmiş bir vaziyete düşmesi. Bunlar tabii çok gergin bir ortam çıkarttı.” diyerek ikinci bir soğuk savaş döneminin yaşandığına dikkat çekti.
"KÜRT BÖLGESİNİN BAĞIMSIZLIĞI BÖLGEYİ İSTİKRARSIZLIĞA SÜRÜKLER"
Irak’ta Kürt bölgesinin bağımsızlığını ilan etmesi ihtimaliyle ilgili gelen bir soruya Gül, “Böyle bir durumun bölgeyi çok ayrı bir istikrarsızlığa götüreceği kanaatindeyiz.” cevabını verdi. Bölgede planlanan referandum kararının şimdilik rafa kaldırılmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiren Gül, Kürt olmayan Iraklı, Sunni ve diğer Arapların ülkelerinin bölünmesinden duyulan endişeyi dile getirdi.
Son zamanlarda Türkiye ve Mısır hükümeti arasındaki ilişkiler hakkında oturuma katılan davetliden gelen bir soru üzerine eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Tabii Türkiye’yle Mısır arasındaki ilişkiler her bakımdan çok eskidir. Tarihidir. Halktan halka olan ilişkilerdir. Rejimler ve hükümetler bir yana Türk halkıyla Mısır halkı kardeştir” yanıtını verdi. Mısır’ın askeri müdahale etkilerinden kısa süre içinde çıkarak demokrasiye ulaşması temennisinde bulunan Gül, varolan ortamın değerlendirilerek yapıcı şekilde destek olunması gerektiğini vurguladı. Gül, Türkiye’nin Mısır’la ilişkisi için “Geçici bir dönem içerisindeyiz. Muhakkak ki eğer halklar birbirinin bu kadar kardeşi ve birbirine bu kadar sevgi muhabbetleri varsa, inanıyorum ki gün gelecektir hükümetler de çok daha yakın bir işbirliği içerisinde olacaklardır” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.