Kamalak'tan Can Alıcı Soru
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, partisinin aylık olağan Genel İdare Kurulu toplantısı öncesi gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çanakkale Zaferi’ni kutlayarak konuşmasına başlayan Kamalak, Merkez Bankası polemiğinin ülkeye 151 milyar TL’ye mal olduğuna işaret ederek, “İktidar sahipleri Merkez Bankası yönetimi ile gerçekleştirdikleri toplantı sonrası ‘olayı tatlıya bağladık’ dediler ama bu tatlının faturası aziz milletimize çok acıya mal oldu. Türkiye’nin gerçekten yeni bir sese, yeni bir senteze ihtiyacı vardır. Bunu yapacak olan da Saadet Partisi’dir” diye konuştu.
Emeklilere artık 522 TL Maaş bağlanıyor
Ülkenin gerçek gündemine yani ekonomi ve işsizlik sorununa dönmesi gerektiğini belirten Kamalak, bir emeklinin SGK’ya yazdığı emeklilik dilekçesini de göstererek, SGK tarafından kendisine taahhüt edilen 686 TL’nin yerine emekliye 522 TL verildiğini ve bu durumun ülkedeki içler acısı halin geldiği nokta açısından örnek olduğunu söyledi. Kamalak, “Bir emekli ömrünü bu millete, bu devlete hizmet etmekle tüketmiş. Alacağı ücret 522 TL. Allah aşkına bu para ile bir aileyi geçindirmek mümkün mü. İktidarın önde gelenleri daha önce çay-simit hesabı yapıyorlardı. Uzun zamandır bu hesabı yapamıyorlar. Çünkü verilen para çay-simit bedelini de karşılayamayacak durumda” şeklinde konuştu.
Dış Politikadaki Hata ‘Güneş’ Gibi Ortada
Kamalak, dış politika ile ilgili de yaptığı açıklamada, iktidarı sert sözlerle eleştirdi. Kamalak, “Dış politika tam anlamıyla iflas etmiştir. Kim ne derse desin, ne kadar basın mensubunu koro halinde şarkı söyletmeye, ya da kalemşörlük yapmaya davet etsinler güneş balçıkla sıvamak mümkün değil. Türkiye’ni dış politikası bataklığa saplanmış vaziyette. Başta Suriye olmak üzere Irak, Libya, Mısır politikamız bir bütün halinde çıkmaz haldedir. Türkiye’nin dış politikasının yeni bir anlayışa bir kardeşlik ruhuna, D-8’lerin ruhuna ihtiyacı vardır. Erbakan’ın yolu diyenler çıksa da Erbakan’ın yolu zalimlerin yolu değil, mazlumların yanı D-8’lerdir. Ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz diyoruz” diye eleştirdi. Önümüzdeki seçimlerin iç politika açısından ölüm kalım mücadelesi anlamı taşıdığına da işaret eden Kamalak, “Mevcut iktidar, sorunları çözmekten ziyade, yeni yeni problemler üretmektedir. Meclis adeta arenaya dönmüş durumdadır. Bir milletvekili ‘meclis dingonun ahırı gibi oldu’ diyor. Böyle bir meclisin bu ülkenin problemlerini çözmesi takdir edersiniz ki sorunları çözmesi mümkün değil. Meclisin de yeni bir ruha ihtiyacı vardır. O ruh hiç şüphesiz ki Milli Görü ruhudur. Milli Görüş ruhundan uzak kalmış bir meclisten başka bir şey de beklemek mümkün değil” dedi.
Ülkede Yatırım Yok, Plazalar Yükseliyor
Bu ay açıklanan işsizlik rakamlarının rekor seviyeye çıktığını da kaydeden Kamalak, “İktidarın bunu engellemesi mümkün değil. Biz yaparız diyorlarsa neyi bekliyorlar. İşsizlik sürekli artıyor ama bundan sonra da daha da artacak. Çünkü, dış politika ile ülkenin ekonomisi çok kötü etkilendi. Kıbrıs’ı kurtardığımız zamanda, sözde dostlarımız bize ambargo uygularken, Libya yardım etmişti. Yeni iktidar ise işçilerimizi kovdu, onlarda işsizler ordusuna eklendi. Irak aynı şekilde, Mısır aynı şekilde, Suriye ise malumunuz. Bütün oradaki kardeşlerimiz Türkiye’ye dönüş yaptı. İşsizlik oranı daha da artacağa benziyor. Öte yandan ise ekonomi daralıyor ve bu işsizlik rakamlarını artırıyor. Son 5 ayda işsizlik rakamları çift haneli olarak artıyor. Son verilere göre işsizlik oranı yüzde 10,9 olmuştur. Ancak gerçek rakamlara göre işsizlik oranı yüzde 18 civarında. Gençler arasındaki rakam ise yüzde 22 seviyesinde. Üretmeyen ülkenin işsizliği önleyebilmesi mümkün değil. Ülkede yatırım yok, plazalar yapılıyor. Bunun yerine köprüler, yollar, binalar yapılıyor. Bu emek yoğun üretimdir. Türkiye teknoloji yoğun üretime geçmelidir” diye konuştu.
Merkez Polemiğinin Faturası 151 Milyar
Merkez Bankası üzerinden gerçekleştirilen polemiğin ülkeye faturasının 151 milyar TL olduğuna da değinen Kamalak, “Merkez Bankası üzerinden yapılan polemik sonucu doların değeri 35 kuruş arttı. Bunun faturası Türkiye’nin dış borcu dolar cinsinden 432 milyar dolar olduğuna göre bunun faturası Türkiye’ye tam 151 milyar 200 milyon. İş gücü bakımından 604 bin gence iş imkanının heba edilmesi demektir. Olayın vahametini belirtmek için ifade edeyim ki, merkezi bütçeden bu yıl personel gideri 119 milyar TL olarak belirlenmişti. İktidar sahipleri Merkez Bankası yönetimi ile gerçekleştirdikleri toplantı sonrası ‘olayı tatlıya bağladık’ dediler ama bu tatlının faturası aziz milletimize çok acıya mal oldu. Türkiye’nin gerçekten yeni bir sese, yeni bir senteze ihtiyaç vardır. Bunu yapacak olan da Saadet Partisi’dir” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, partisinin aylık olağan Genel İdare Kurulu Toplantısı öncesi gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çanakkale Zaferi’ni kutlayarak konuşmasına başlayan Kamalak, Merkez Bankası polemiğinin ülkeye 151 milyar TL’ye mal olduğuna işaret ederek, “İktidar sahipleri Merkez Bankası yönetimi ile gerçekleştirdikleri toplantı sonrası ‘olayı tatlıya bağladık’ dediler ama bu tatlının faturası aziz milletimize çok acıya mal oldu. Türkiye’nin gerçekten yeni bir sese, yeni bir senteze ihtiyacı vardır. Bunu yapacak olan da Saadet Partisi’dir” diye konuştu.
Çanakkale Zaferi’nden Dersler Çıkarmalıyız
Saadet Partisi Genel Merkezi Konferans Salonu’nda GİK Toplantısı öncesi kürsüye gelen Kamalak önce Çanakkale Zaferi ile ilgili konuştu. Kamalak, “ Bu gün 18 Mart. Çanakkale zaferinin 100’üncü yıldönümü. Resim rakamlara göre 250 bin, gayri resmi rakamlara göre ise 400 bin şehit verdiğimiz bir zafer. Bir hilal için 400 bin güneş batmıştır. Mekanları cennet olsun. Çanakkale zaferinden çok önemli dersler çıkarmamız lazım. Kendimizi sorgulamamız lazım. Dün Çanakkale’de vücutlarını birbirine siper eden ecdadın torunları ne oldu ki, bu gün birbirlerinin boğazını sıkar hale geldi. Bunun sorgulanması lazım” dedi. Kamalak, Çanakkale’de tören alanının halka kapatılmasına de tepki göstererek, “Çanakkale’nin gerçek sahibi aziz milletimizdir. Zafer milletin ruhuna nakşetmiştir, kapatma ile bu önlenemez” diye konuştu. Anadolu Gençlik Derneği’nin 11 Nisan’da 250 bin genç ile Çanakkale’de gerçekleştirecekleri töreni de öven Kamalak, “Allah kendilerinden razı olsun bizim pırıl pırıl gençliğimiz var. Geleceğe ışık tutan Fetih Neslimiz var. AGD’miz var, gençlik kollarımız var. İnşallah 11 Nisan’da 250 bin gençle biz de hep birlikte kutlayacağız, atalarımızı rahmetle anacağız ” dedi.
Artık Çay-Simit Hesabı Yapamıyorlar
Kamalak, ülkenin gerçek gündemine yani ekonomi ve işsizlik sorununa dönmesi gerektiğine de değinerek, “On yıl önce iktidarın çözmeyi taahhüt ettiği problemler aynen durmaktadır. Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar hala sürüyor” dedi. Kamalak, bir emeklinin SGK’ya yazdığı emeklilik dilekçesini de göstererek, SGK tarafından kendisine taahhüt edilen 686 TL’nin yerine emekliye 522 TL verildiği örneğini de ülkedeki içler acısı halin geldiği nokta açısından örnek gösterdi. Kamalak, “Bir emekli ömrünü bu millete, bu devlete hizmet etmekle tüketmiş. Alacağı ücret 522 TL. Allah aşkına bu para ile bir aileyi geçindirmek mümkün mü. İktidarın önde gelenleri daha önce çay simit hesabı yapıyorlardı. Uzun zamandır bu hesabı yapamıyorlar. Çünkü verilen para çay simit bedelini de karşılayamayacak durumda” dedi.
Sivil Sıkıyönetim Geliyor
“Hükümet yasakları kaldırma vaadi ile iktidara gelmişti. Ancak yasaklar git gide artıyor” diyen Kamalak, İç Güvenlik Paketi ile ilgili de sert eleştirilerde bulundu. Kamalak, “Mahiyeti nedir bunun. Özü itibariyle Türkiye’nin sosyal problemleri gün geçtikte ağırlaştığı için, iç dinamikler rayından çıktığı için, iç barış bozulduğu için Türkiye bir kaosa doğru sürüklenmekte. Sıkıyönetimi doğuracak, haller belirmektedir. 6-8 Ekim olayları görüldü. Hükümet bu tür olayları bastırabilmek için sıkıyönetim ilan etmeden, sıkı yönetim tedbirlerini düşünmek zorunda kalmıştır. İç Güvenlik Paketi’nin mahiyeti sürekli sıkı yönetim tedbirlerini uygulamaya koymaktır. Sıkı yönetim komutanlarının yetkileri valilere aktarılıyor. Ancak sıkıyönetim tedbirlerinden daha ağır sonuçlar öngörülüyor. Sıkıyönetim kaldırıldığı zaman sıkıyönetim kuralları askıya alınır. Yani bunun adı sürekli sivil sıkıyönetim demektir” diye eleştirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.