En büyük risk faktörü ileri anne yaşıdır, yani 35 yaş üstü gebelik down sendromu (DS) riskini 50′de bir oranda artırmaktadır.
Ancak son yapılan çalışmalarda genç annelerin de down sendromlu bebek doğurma riski artmış, bu oran yüzde 75-80 civarında bulunmuştur. Bunun nedeninin genç yaşta daha fazla bebek sahibi olması düşünülebilir.
Daha önce down sendromlu çocuğu olan, genetik yapısında bir bozukluk olan anne veya babanın down sendrom tekrarlama riski daha fazladır. 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü kapsamında Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç Dr. Banu Yazıcı, 21 adımda down sendromunu anlattı.
Down sendromlu (mongolizim) gözlerinin çekik olması nedeniyle bu isim verilmiş ancak günümüzde trizomi 21 olarak da tanımlanabilir. Trizomi çocukların birçok malformasyonu, zeka geriliği, kalp, sindirim sistemi bozuklukları ve bazı klinik bozuklukların da görüldüğü genetik bir hastalıktır.
FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ NASILDIR?
Down Sendromlu kişilerde bazı belirgin özellikler mevcuttur,bunlar çekik gözler, gevşek vücut yapısı, basık burun kökü, kısa parmaklar, küçük ağız, kalın ense, üst göz kapağı fazladan çizgi, avuç içinde düz yatay tek çizgi, ayakta kısa beşinci parmak, baş parmağı ile ikinci parmak arası aralığının geniş olması sayılabilir bu özellikleri hepsi veya birkaçı görülebilir.
DAHA YAVAŞ BÜYÜRLER
Zihinsel gelişimleri geriden gelmektedir. Bu gerilik yaş ilerledikçe daha belirgin olarak gözükmekte ancak uygun eğitim programları ile bu çocuklar pek çok başarıya imza atmakta ve toplum hayatı içinde anlamlı hayatlar kurabilmektedirler. Burada düzenli ve disiplinli bir eğitim programı ve bol tekrar en önemli faktördür.
ÇOK BAŞARILI OLABİLİRLER Zeka geriliği çok değişkendir genellikle az bir bölümü IQ:50-70 civarındadır ortalama 35-50 nadiren de IQ:20-35 görülebiliyor. Burada amaç DS’lu çocuğun kapasitesinin maksimum düzeyde kullanılabilmesi için uygun ve doğru zamanda yeterli eğitimin ve desteğin verilmesidir.
Erken eğitim programları, fizyoterapi, dil terapisi, alternatif terapiler, oyun grupları gibi alternatif yöntemler aileler tarafından iyice değerlendirilmeli ve doğru kaynaklara ulaşılarak karar verilmelidir.
Zamanında ve doğru bir eğitimle bu bireyler lise ve hatta üniversite bile bitirebilmekte, hiçkimseye bağımlı olmadan hayatlarını sürdürebilmektedirler. DS bireyler genel olarak yaşıtlarından daha kısa boylu olurlar, özellikle tiroid bezleri genellikle daha az çalıştığından dolayı metabolizmaları daha yavaştır o yüzden doğru beslenme alışkanlıkları edinmezlerse ilerleyen yaşlarda obezite riskleri fazladır.
Kaslardaki güçsüzlük yüzden fizyoterapi desteğine ihtiyaç duyarlar. O yüzden bebek doğar doğmaz bir fizyoterapist ile temasa geçip ileriye yönelik destek programı hazırlamak gereklidir.
Down sendromlu bireylerin vücut dirençleri düşüktür. Vücut savunma mekanizmaları yani immun sistem defektleri olduğundan dolayı enfeksiyonlara yatkınlıkları fazladır özellikle üst solunum yolu enfeksiyonları, orta kulak iltihapları sık görülmektedir.
NE YAPILABİLİR?
1- Tüm gebelere yaşı ne olursa olsun mutlaka Down Sendromu işe ilgili testleri yapılmalı. Bu testler gebeliğin ilk üç ayında anne yaşı, bebeğin ense kalınlığı ve birtakım kan testlerine bakılmalı.
2- Eğer bakılmadıysa gebeliğin ikinci üç ayında genel maternal ultrason yapılıp bir başka kan testi (yani dörtlü test) yapılmalıdır. Bu iki testin duyarlılığı yüzde 95′tir. Yüzde 5 yanlış pozitiflik verebilir. Eğer annenin yaşı 35′in üzerinde ise anneye karnında bir iğne ile bebeğin amnion sıvısından genetik incelemesi veya koryonvillus denilen bir parça alınarak genetik incelemeyle down sendromu tanısı yüzde 100 konmaktadır.
3-Sonuç alındıktan sonra eğer down sendromu riski varsa aileye uygun bir ortamda iki ebevyene birlikte bilgi verilir.
4-Doğumdan sonra karşılaşabilecekler hastalıklar veya gelişim süreci ile ilgili bilgi verilir ve ailenin kararına bırakılır. Aile gebeliği sonlandırabilir veya devam etmek isteyebilir. Devam etmek isterse aileye genetik danışmanlık verilmelidir.
5-Doğum yapılacak hastanenin uygun koşulları olması gereklidir çünkü down sendromlu çocukların doğumsal kalp problemleri çok sık görülmektedir bu yüzden mümkünse yenidoğan yoğun bakım ünitesi olan bir hastanede doğum yapılması uygun olacaktır.
6-Doğum yapıldıktan sonra aileye ilk olarak doğumu başarılı bir şekilde yaptığından dolayı tebrik etmek gerekir ve çocuk doktoru ve kadın doğumcu ile birlikte uygun bir dille aileye anlatılması önemlidir.
7-Bebeğin ilk muayenesi çocuk doktoru tarafından yapılmalı, daha sonraki evdeki bakımı konusunda aileye danışmanlık verilmelidir.
8-Bu bebeklerin beslenmesinde diğer bebeklerden farklı değildir,emmeler genellkle aktiftir, ilk 6 ay anne sütü önerilmektedir. Ancak dil yapısı biraz büyük ve burun kökleri basık olduğundan daha uzun sürede ve yavaş beslenebilirler.
9-Beslenirken tıkanma veya akciğerlere kaçırma dolayısıyla tekrarlayan zatürre, gelişme geriliği, tekrarlayan solunum problemler, gastroözefageal reflü sık görülebilir.
10-Doğumsal kalp hastalıkları sık görülmektedir bu yüzden belirli periyodlarda bir çocuk kardiyologu tarafından ekokardiyografi çekilmesi özellikle doğumdan sonra gerekmektedir.
11- DS’lu çocuklarda göz problemleri çok sık grülmektedir,doğumdan sonra gözde kırmızı (red refleks) bakılarak katarakt varsa göz doktoruna yönlendirilmelidir.
12- İşitme kaybı görülmektedir. Doğumdan sonra her iki kulakta işitme testi yapılmalı. DS ‘lu bireylerde orta kulak infeksiyonları görüldüğünden işitme kaybı meydana gelebilir. İlk olarak doğumdan sonra yapılır testi geçmezse 3-6 ayda bir tekrarlanır.
13-Bu bebeklerin troid bezleri genellikle az çalışmaktadır, bu yüzden troid hormonu desteği almaları gerekebilir. Tiroid hormonunun az çalışması kabızlık ve obezite için bir risk teşkil eder. 6 ayda bir troid hormonunun kontrolü yapılmalıdır.
14-Doğumdan sonra dışkısını yapamaması ve karında şişkinlikle giden barsakların bir bölümündeki sinir yokluğuyla karakterize hirschsprung hastalığı yüzde 1 oranda görülmekle beraber yapılan muayene gözden kaçırılmamalıdır, eğer mevcut bulgular varsa bir çocuk cerrahına yönlendirilmelidir.
15-Ayrıca gluten enteropatisi denilen sindirim sisteminin gluten içeren buğday arpa gibi besinler alındıktan sonra ishal, uzun süren kabızlık, gelişme geriliği ile giden bir hastalık olan çölyak hastalığına yatkınlığı fazladır o yüzden yapılan sağlam çocuk muayenelerinde bu bulgular gözden geçirilmelidir.
16-DS’lu bireylerin vücut savunma mekanizması zayıf olduğundan dolayı alt solunum yolu hastalıkları da daha sık görülmektedir, bu yüzden bireylerin kalp hastalığı da beraber ise RSV virusüne karşı korunmaya alınabilir ve bu bireyler influenza (grip) aşısı yaptırması önerilmektedir.
17-Bireylerde boyun omuru pozisyonu önemlidir: yürüyüş bozuklukları,ellerini ve kollarını kullanamama,barsak düzeninin değişmesi,idrar yapma fonksiyonunun değişmesi, boyun ağrısı, boyunda sertleşme sayılabilir. Bu şikayetler varsa boyun grafisi çekilir ve bir çocuk beyin cerrahına veya çocuk ortopedistine yönlendirilir.
18-Otizm ve hiperaktivite riski fazladır bu bireylerin genellikle 2-3 yaşlarında gözlenebiliyor böyle bir durumda çocuk psikiyatrisine yönlendirilmelidir.
19-DS’lu bireylerin düzensiz diş yapısı ve geç diş çıkarma dönemi vardır, diş gelişimi açısından diş hekimine yönlendirilebilinir.
20-Ergenliğe geçişte down sendromlu bireyler vücutları ile ilgili bilgilendirilmelidir, jinekolojik bakımları önemlidir, üreme, ergenlik dönemi, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı önlem ve özellikle istismara karşı ebeveynlere danışmanlık verilmelidir.
21-Down sendromlu bir bireyin hamile kalması mümkündür ve yüzde 50 oranında down sendromu tekrarlama riski vardır, erkek down sendromlu bireylerin genellikle üreme özellikleri yoktur ancak nadiren üreme özelliği görülebiliyor.