Necip Fazıl KISAKÜREK çocukluk hatıralarını anlatırken, içinde doğup büyüdüğü konağı en ince ayrıntılarına kadar tasvir eder:
''Çemberlitaş'ta, Sultanahmet'e doğru inen sokaklardan birinde, kocaman bir konakta doğmuşum...
Harem ve selamlık halinde iki kapılı, dört katlı ve bilmem kaç odalı bu konak, içinde, yakıcı hatıraların kaynaştığı tütsü çanağıdır. Renk renk, şekil şekil, fısıltı hatıralar... Bazen de çığlık çığlık... Çocuk denecek kadar gençken yazdığım' Bir Yalnızlık Gecesinin Vehimleri' isimli hikayemdeki mekan işte bu konak...
Selamlık kapısının önünde, bodrum katının üstünde, birkaç merdivenle çıkılan köşeleme mermer gibi bir sahanlık ve yanında küçük bir bahçe... Mermer sahanlığa, üst katın çıkıntısından iki sütun iniyor. Ve giriş Kapısı...
Asıl bahçe, büyük bahçe, konağın arkasında... Bahçenin iki ucunda, uşak odası ve çamaşırhane, iki ayrı binacık... Ortada, yakın bir bildik gibi suratının bütün çizgileriyle tanıdığım bir dut ağacı. Bahçenin konak tarafında, dikine batırılmış çakıl taşlarından daracık bir yol.
Bahçeye, komşu konakların arka cepheleri bakıyor. Şu esvapçıbaşının, şu bilmem kimin evi...
Konağın içi müthiş girifit. Kocaman salon... Sofalar üzerinde büyüklü küçüklü odalar; ve odalardan geçtikçe oradan buradan sağa sola kıvrılan dehlizler, geçitler, aralıklar, bölükler, merdivenler... Her tarafı loş, her köşede her an akşam havası...rutubet kokuyor her taraf...''[O ve Ben]