Darfur’dan yükselen sessiz çığlık
Ağaç dallarından yapılan tek odalı evlerde 10-15 ailenin yaşadığı kampa günde sadece 2 saat su verilebiliyor. İslam ülkelerinden yardım bekleyen kamp sakinleri, çocuklarının gelecekleri için endişeleniyor.
Afrika’nın en genç ülkesi Güney Sudan’da halk, dünyanın gözleri önünde ölümle pençeleşiyor. Açlık ve susuzlukla boğuşan Güney Sudanlılar, son çare olarak yaşadıkları toprakları terk ederek komşu ülke Sudan’a sığınıyor. 2011 yılında Sudan’dan ayrılan Güney Sudan, iç savaş ve kuraklık nedeniyle son yılların en şiddetli açlık felaketiyle mücadele ediyor. İnsani trajedinin hat safhada olduğu ülkede ekonomi çökmüş, gıda fiyatları da vatandaşların satın alamayacağı kadar yükselmiş durumda. On binlerce kişinin yiyecek bulma umuduyla geldiği Darfur eyaletindeki kamplar, bu insanların hayata tutunacak son dalı konumunda.
GÜNDE SADECE 2 SAAT SU VERİLİYOR
Güney Darfur’daki Nyala Kasabası’na yaklaşık 15 km. mesafede bulunan Maskar Otash Kampı bu trajedilerin yaşandığı yerlerden sadece biri. Kampta yaşayan binlerce Güney Sudanlı, yetersiz beslenme yüzünden sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. Kampta 150’si yetim çocuk olmak üzere 73 bin kişi yaşıyor. 10-15 ailenin ağaç dallarından yapılan tek odalı evlerde birlikte yaşadığı kampa, günde sadece 2 saat su veriliyor. Oturacak, yatacak yerin dahi bulunmadığı kampta hijyen yetersizliği nedeniyle hastalık ve enfeksiyonlar da baş gösteriyor. Bu hastalıklar yüzünden de her ay pek çok kişi hayatını kaybediyor.
OKUL İMKANI YOK
Yaşları 1 ila 13 arasında değişen kampın çocuklarının durumu ise daha vahim. Yeterince beslenemeyen çocuklar bir yandan açlıkla diğer yandan kampın zor koşullarıyla boğuşuyor. Eğitim alma imkanları olmadığı için gelecekleri de belirsiz olan çocuklara anneleri sahip çıkmaya çalışıyor.
Çocuklarım için yaşıyorum
Kampa eşini Güney Sudan’daki çatışmalar sonucu kaybettikten sonra yerleşen 5 çocuk annesi Fatıma İsmail, “O korkunç savaştan kaçarak burada biraz mutluluk bulabileceğimizi ummuştuk ama burada da bizi yoksulluk karşıladı” dedi. 5 çocuğundan 1’inin savaş sırasında akli dengesini yitirdiğini söyleyen gözü yaşlı kadın, “Ben şuan sadece çocuklarım için yaşamaya çalışıyorum. Onlara ne bir yemek ne de bir oyuncak veremiyorum. Gelecekleri için endişe içerisindeyim. Türk halkından bize yardım etmesini bekliyorum” diye konuştu.
Yardıma ihtiyacımız var
Gün içerisinde maksimum bir kez yemek pişen kampa ulaşan yardımlar genellikle yetersiz kalıyor. Ölmeyecek kadar yemek yiyen kamp sakinleri her gün gelecek yeni bir yardımı gözlüyor. Kamptaki son durumu anlatan Kampın başkanı Şeyh Radyo Dabanga, en çok çocukların eğitimsiz kalmalarından yakınıyor. Dabanga, “Bizlerin yaşı geçti, cahil kaldık ama evlatlarımız eğitimden mahrum kalmasın. Hepimiz Müslümanız ve İslam ülkelerinden yardım bekliyoruz. Özellikle Türkiye bizim gönlümüzde ayrı çünkü oraya olan sevgimiz çok farklı” dedi.
Yeni Şafak
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.