Katar krizinde sıradaki hamle ne olacak?

Katar'ın egemenlik haklarını ihlal edici maddelerin bulunduğu ifade edilen listenin Katar tarafından kabul edilmesi beklenmezken, söz konusu ülkelerin atabileceği muhtemel bazı adımlar dile getiriliyor.  Katar krizi nedeniyle ABD yönetiminde de önemli bir çatlak oluştuğu ifade ediliyor. Katar, Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez ülkelerinin krizin sona ermesi için açıkladığı, 3 Temmuz’a kadar süre tanınan listeyi kabul etmeyeceklerini yineledi. Katar Dışişleri Bakanı listedeki taleplerden Türk üssünü kapatmayacaklarını da vurguladı.

5 Haziran sabahına komşu ülkelerin ablukası altına uyanan Katar yönetiminin, abluka ülkeleri tarafından iletilen 13 maddelik talep listesini olumlu yanıtlaması beklenmiyor. ABD ve Suudi basınında, 5 Haziran'daki ablukanın başlangıcı örneğindeki gibi 'topyekûn ve beklenmedik' bir adımın atılmasının beklenmediği ifade ediliyor.

Uluslararası basında dile getirilen senaryolar arasında Katar'ın talepleri karşılamaması durumunda bu ülkeye yönelik uygulanan ablukanın kalıcı hâle getirilmesi yer alıyor. ABD'li bir gazeteci ise ABD'nin Katar'daki askeri üsten düzenlediği hava operasyonlarını Birleşik Arap Emirlikleri'ne taşımaya yönelik sessiz temaslarda bulunduğunu yazdı.

Katar, ABD'nin Ortadoğu'daki en büyük askeri üssü Al Udeid'e ev sahipliği yapıyor.  

13 MADDELİK LİSTEDE '4 BAŞLIK'

Katar'a yönelik 13 maddelik talepler birçok yabancı basın kuruluşu tarafından '4 başlık altında' değerlendirildi. Bu başlıklar nitelikleri itibariyle 'Katar'ın egemenlik haklarını' ihlal eden maddeler, 'İran karşıtı' maddeler, 'terörle mücadeleye ilişkin' maddeler ve 'özgür basına karşı olduğu düşünülen' madde.

Katar'ın 5 Haziran'da Körfez ülkeleri ve Mısır tarafından ablukaya alınmasının ardından ilk etapta hiçbir talep açıklanmamıştı. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un Körfez ülkeleri Katar'a yönelik talepleri konusunda açık olmalı açıklamasında bulunmasının ardından söz konusu ülkeler Katar'a 13 maddelik 'uygulanması imkânsız' gözüken taleplerini iletmişti.

"TANSİYON ARTMAYACAK AMA YOLLAR TAMAMEN AYRILACAK"

BAE Dışişleri Bakanı Enver Gargaş, taleplerin Katar'a iletilmesinin ardından 24 Haziran'da yaptığı açıklamada listenin kabul edilmemesi halinde yollar tamamen ayrılacağını söylemişti.  Gargaş, Katar'ın Arap ülkelerinden gelen talepleri kabul etmemesi alternatifinin 'tansiyonun artması değil yolların ayrılması'  olduğununu ifade etmişiti.

"KATAR YÜZÜNÜ BİR YABANCIYA, ZAYIFA DÖNDÜ"

Sosyal medyayı sık kullanmasıyla bilinen Dubai'nin Şeyhi Raşid El Maktum, kısa süre Instagram hesabında Katar'a yönelik bir tehdit gibi algılanan bir şiir paylaştı. El Maktum Bir kurt sadece sürüden ayrılan koyunu yer ifadesinin bulunduğu yazıda, "Katar yakındaki bir yabancıya, bir zayıfa döndü" ifadesiyle İran'ı ima etti.

KALICI ABLUKA SÖYLEMİ

BAE merkezli Al İttihad gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Muhammed el Hammadi, Al Arabiya için kaleme aldığı yazısında Katar'ın talepleri kabul etmesinin beklenmediğini ve krizi çözmek için Katar'a yönelik 'kalıcı bir abluka' uygulanması gerektiğini yazdı.

El Hammadi, Katar'ın doğu ve batıda lobi arayışlarına girişerek Suudi Arabistan, Mısır ve BAE üzerinde baskı kurmaya çalıştığını iddia ederek, "Bunun işe yarayacağını düşünüyorlar, fakat bu sadece onların yeni gerçekliği ve oyunun yeni kurallarını anlamadığını gösteriyor" ifadesini kullandı.

Tanınmış Suudi gazeteci Abdulrahman el Rashed yazdığı köşesinde "Savaş oldukça açık. Katar, rejimleri zayıflatmak yahut devirmek yoluyla hedef alıyor. Bu eylemlere aynı yolla karşılık vermek kaçınılmaz. Bu nedenle bu kötü davranışlı kedinin propagandasına inanmak yerine beyaz bayrağını sallaması en iyisi olacaktır" dedi.

TRUMP VE TILLERSON ÇATLAĞI

ABD merkezli The Washington Post gazetesi'nde 30 Haziran tarihinde yayımlanan bir makalede Katar krizinin ABD yönetimi içinde yol açtığı çatlağa yer verildi.

Doha yönetimine karşı 'tavizsiz' şekilde yürütülen müzakere sürenin Avrupa başkentlerinde ve ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson nezdinde hoş karşılanmadığı belirtilirken, Katar krizinin patlak verdiği anda krizi çözmek için yumuşak bir tavır alan Tillerson'un ABD Başkanı Donald Trump'ın ablukaya Twitter'dan destek vermesi üzerine öfkelendiği belirtiliyor.

"BÜYÜK BİR KARMAŞA!"

Tillerson'un Birleşik Arap Emirlikleri'nin Washington Büyükelçisi Yusuf el Otaiba'nın Beyaz Saray yönetimi üzerindeki 'etkisini' fark ettikten sonra bu durumdan oldukça rahatsız olduğu ifade ediliyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı ve danışmanı Jared Kuschner'in 'yakın bir dostu' olarak tarih edilen BAE büyükelçisinin Trump'ın pozisyonu konusunda önemli bir etkiye sahip olduğu ifade ediiliyor.

Konuya yakın bir gazeteci, "Tillerson, Beyaz Saray'da 'ikinci bir dış politika yürütülmesinden çok rahatsız oldu. Otaiba, Jared Kuschner'e ağırlığını koydu, o da Trump'a. Büyük bir karmaşa" ifadesini kullandı.

"ABD, SESSİZCE GÖRÜŞÜYOR"

ABD'li gazeteci James Stavridis, ABD'nin Katar'dan yürüttüğü askeri uçuşları Birleşik Arap Emirlikleri'ne yönlendirme planını sessizce görüşüyor olabiliceğini yazdı. Yazıda, BAE'nin böyle bir hamle hoş karşılayacağı ve Suudi Arabistan'ın da yardımıyla ABD'nin olası hamlesini finanse etmek isteyeceği ifade edildi.

KATAR: LİSTE KABUL EDİLEMEZ

Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, dün Roma’da gazetecilere yaptığı açıklamada, Doha yönetiminin krizin çözümü için masaya oturmaya hazır olduğunu söylerken “Liste reddedilecek, kabul edilemez. Biz diyalogun sürmesini istiyoruz ancak adil şartlar altında” dedi. Bakan Sani, ayrıca ülkedeki Türk askeri üssünü kapatmayacaklarını, üssün varlığının iki bağımsız ülke arasındaki savunma anlaşmasının bir parçası olduğunu söyledi. Bakan, listedeki isteklerden olan, El Cezire kanalını da kapatmayacaklarını söyledi. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Bahreyn tarafından iletilen maddeler arasında ülkedeki Türk askeri üssünün kapatılması da bulunuyordu.

PUTİN GÖRÜŞTÜ

Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün akşam yaptıkları telefon görüşmesinde Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin, diplomatik yollar ve tüm taraflar arasında doğrudan diyalog kurularak çözülmesinin zorunlu olduğunu vurguladı.