Birbirlerine girdiler: Suriye'nin gerçek düşmanı o

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, gün içinde iki kez konuya değinerek Suriye liderinin açıklamalarının kabul edilemez olduğunu belirtti ve Esad için ‘Suriye halkının düşmanı’ ifadesini kullandı. 

Macron’un, Fransız televizyonuna verdiği bir söyleşide Esad ile masaya oturulacağını ancak bunun, halkı ve uluslararası hukuk önünde hesap vermeyeceği anlamına gelmediğini söylemişti. Bu açıklamaya Şam’dan cevap gecikmedi. Esad, Fransa Cumhurbaşkanı’nın barış kelimesini ağzına almaya hakkı olmadığını, ülkesinin içişlerine karışamayacağını ve Fransa’nın başından bu yana Suriye’deki teröristleri desteklediğini ifade etti.

Bu sözlere ilk tepki Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’dan geldi. Temaslar için bulunduğu ABD’den açıklama yapan Le Drian, “Zamanını halkını katletmekle geçiren birinin daha sessiz olması gerekir” ifadelerini kullandı. 

Esad’ın bu sözleri, Paris’te NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile düzenlediği ortak basın toplantısında Macron’a soruldu. Le Drian’ın Esad’a gerekli cevabı verdiğini belirten Macron, açıklamaların kabul edilemez olduğunu kaydederek, “Biz başından bu yana tek bir düşmana karşı savaştık. O da DEAŞ’tı” dedi.

Konu Macron ile Ürdün Kralı 2’nci Abdullah’ın ortak basın toplantısında bir kez daha gündeme geldi. Macron, Suriye’deki durum için, “Karmaşık ama paradoksal değil” ifadelerini kullanarak, Suriye’de Esad’a rağmen ya da Esad’a karşı dışarıdan bir çözüm bulunabileceği konusunda yanlışa düşülmemesi gerektiği mesajını verdi.

Macron şunları söyledi: “Esad, Fransa’nın dostu mu? Hayır. Esad, alandaki ana düşmanımız mı? Hayır çünkü ana düşman DEAŞ. Başar Esad, Suriye halkının düşmanı. Esad, Suriye’deki iktidar. Geçiş sürecinde onu görmezden gelebilir miyiz? Hayır. Gerçekçi olunması gerekiyor.”

DEAŞ’a karşı savaşı Şubat 2018’e kadar kazanacaklarını düşündüğünü söyleyen Macron, geçiş sürecinin bir bölümünün Esad ile olacağını, bu sürede devreye sokulacak çözümle Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, bir tür çoğulculukla ülkenin siyasi ve dini istikrarının sağlanması ve tüm tarafların adil şekilde temsil edilmesinin gerektiğini söyledi.