ABD’li generalin karizması çizildi
Menbiç’te YPG/PKK’lı teröristlerle birlikte şov yapan ABD’li general ne diyordu? Türkiye bizi vurursa agresif karşılık veririz... O nedenle de ilişkiler hepten gerilmişti ve günlerdir Türk askeri ile ABD askeri karşı karşıya gelirse ne olur tartışması gündemdeydi.
Ve genel kanı da “Böyle bir şey olmaz ama olursa da Türk askeri gereğini yapar” şeklindeydi. Neyse ki iş bu noktaya gelmedi ve TSK’nın Afrin’deki kararlılığını gören ABD, Türkiye ile müttefik, stratejik ortak olduğunu anımsadı.
Yani Menbiç’teki ABD’li generalin karizmasını çizmek için şimdilik sadece masaya vurmak yetti.
Aslında bunun işareti PKK ve YPG’nin aynı örgüt olduğunu resmileştiren iki gün önceki ABD istihbaratının raporunda da vardı. Ancak hemen sonrasında ABD’nin diplomasi kanadından gelen “PKK ile YPG’yi savaştıralım” ya da “Ağır silah vermedik ki geri alalım” gibisinden gayri ciddi açıklamalar kafaları yine karıştırmıştı. Dolayısıyla da Ankara ile Washington arasında ilişkilerin normalleşmesi için varılan son mutabakatın geleceği de tamamen ABD’nin samimiyetiyle bağlantılı bir durum. Çünkü başından beri Türkiye’nin ABD’ye çağrısı ve hamleleri çok net:
Stratejik müttefikliğin gereğini yap, terör örgütüyle ilişkini sonlandır.
Buna karşı ABD’nin tavrı ise malum. Defalarca Menbiç’teki YPG’lilerin Fırat’ın doğusuna çekileceği ve teröristlere silah desteğini keseceğine dönük sözler vermesine rağmen tutmadı. Yani bu açıdan fazlasıyla sabıkası var. Bakalım bu kez sözünde duracak mı?..
Diyelim ki durdu ve Menbiç’teki YPG/PKK’lılar Fırat’ın doğusuna geçti. Bu durumda Türkiye hedeflerine ulaştı ya da beka tehdidi bitti denilebilir mi? Tabii ki hayır çünkü asıl sorun Fırat’ın doğusu, niyesi de şu:
Fırat’ın doğusundaki Irak sınırına kadar yaklaşık 600 kilometrelik alan Rakka, Deyrizor’a kadar YPG/PKK’nın işgali altında. Bir başka deyişle, Suriye topraklarının yüzde 30’u, enerji kaynaklarının da yüzde 50’si teröristlerin kontrolünde. Dahası, teröristlere kol kanat geren ABD’nin aynı topraklarda 13 tane üssü var. Ve ABD’nin eğitip silahlandırdığı 60 bin kişilik terör ordusu da o bölgede.
Açıkçası, ABD, Fırat’ın doğusunda teröristlerin devletçik hayalini gerçekleştirmek için elinden geleni yapıyor. O nedenle de görüntü flu. Dün bu durumu üst düzey bir askeri yetkiliyle konuştum. Öngörüsü şuydu:
“ABD’nin en büyük stratejisi şu; hedefi koyuyor, arada bir geri çekiliyor, arada bir de fazla adım atıyor. Bazen duruyor ama o hedef hiçbir zaman iptal edilmiyor. Fırat’ın doğusunu ele geçirmiş, yaptığı yatırımlar ve silah yığınağıyla orayı terk etmeyeceği de açık. Bir federe, özerk devlet kurdurması durumunda bunu Kuzey Irak’tan ayrı tutamazsınız. Onun için, Türkiye’nin gözünün devamlı Fırat’ın doğusu ve Irak’ın kuzeyinde olması lazım. Sonuçta, biz ABD’nin desteğindeki YPG’yle Fırat’ın doğusunda savaşacağız...”
İşte tüm bunların olabilirliği de mart ayında test edilecek. Ama şimdiden bildiğimiz bir şey var ki; o da Türkiye’nin terör belasını kökünden kazımaya kararlı olduğu ve bu yoldan asla dönmeyeceği...
Bilgileri Milliyet yazarı Tunca Bengin köşesinden paylaştı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.